Siz bu soruyu alın; kendi köyünüz, kendi ilçeniz ya da Trabzon için sorulduğunu düşünün.
Aslında soru, TÜBİTAK’ın desteklediği KAMAG projesi (1007-Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı) kapsamında Akçaabat’ın - Salacık Köyünde kadınlar, erkekler ve gençler olmak üzere 3 ayrı katılım gurubuna “Nasıl bir Salacık’ta yaşamak istersiniz” şeklinde soruldu.
Doğal değerlerimiz korunsun
Muhteşem deniz manzaralı Salacık Köyü, üç sırt ve derin vadiler ile birbirinden kopmuş mahallelerden oluşuyor. On- oniki kişilik guruplarla yapılan toplantılarda pek çok Salacıklı kadın ve genç ilk kez bir araya gelerek tanıştılar. (Yetişkin Erkekler kahvelerde bir araya geliyorlar).
Katılımcı guruplara ayrı ayrı “Nasıl bir Salacık’ta yaşamak istiyorsunuz?” proje ekibi tarafından soruldu.
Katılım guruplarının verdikleri net yanıtlar proje ekibinde hayranlık uyandırdı.
“Doğal değerlerinin korunmasını” istediklerini verdikleri yanıtların en başında saydılar.
Köyde eski tarihi evlerin, Salacık sahilinin korunmasını, organik tarımsal üretimin devam etmesini istediler. Köyün betonlaşmasına yol açacak site yapılaşmasına açılmasını ise istemediklerini söylediler.
İlk defa bir araya gelen aynı köyün birbirini tanımayan kadın, genç katılım gurupları, buluşmada büyük coşku içinde;
Sosyal bir tesisimiz olsun, bundan sonra da bir araya gelelim, dediler.
Proje ekibinin,
“Bu sosyal tesis nerede olsun?” sorusuna ise
Hiç kimsenin “bizim mahallede olsun” dememesi, KAMAG proje uygulayıcılarının tüylerinin diken diken yaptı...
Salacıklı kadınlar önemli bir saptamayı ise ekonomide yaptılar:
“Salacık’ta ürettiğimiz ürünleri sergileyip satabileceğimiz bir düzenleme, pazar yeri yapılsın, hatta kooperatifimiz olsun…”
Ve
“Denizimiz (Salacık sahilini işaret ederek) temiz, düzenli olmalı ve yararlanabilecek hale getirmeliyiz” güçlü isteklerden olarak algılandı.
Salacıklı kadınlar, erkekler ve gençler (katılım gurupları) “Nasıl bir Salacık’ta yaşamak istiyorsunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar ile geleceği tasavvur eden cümleler kurmaları, başarmak istedikleri ve katılımcılığı önemseyen yaklaşımları,
Proje ile amaçlanan “kırsal planlamaya” temel olacak, zengin ve derinlikli bir içeriğin ortaya çıkmasına yetti de arttı bile…
Şehirlerin sahipleri değişti.
Trabzon yerel yönetimleri aynı soruyu, yani “Nasıl bir Trabzon’da yaşamak istiyorsun” sorusunu bizlere sorup, neden bir vizyon, stratejik önceliklerden hareketle eylem planlarını yapmıyor?
Trabzon’un kabul edilebilir büyümesi, yeni uydu kentler (şehirle bağlantılı yerleşim yerleri) ile yeni şehirler (kendine yetebilen yerleşim yerleri) planlanmalıdır.
Hedeflerin ölçülebilir olması, hesap vermeyi ve sormayı kolaylaştırır. Neden belki de budur…
Yeter ki istensin.
Salacaklılar atacakları adımlarda proje ekibinden “hep yanınızda olacağız” sözünü almışlar.
İşte bu dayanak gerçek bir kırsal planlamanın başarıya dönüşmesi ve kalkınma için en büyük güç olacak.
Salacık’tan alınacak derse sıra gelince: İşletmelerin, atanmış ya da seçilmişlerin de her şeyi bildiklerini sanmaları, kendilerini yeterli - hatta mükemmel görmeleri “yaparım ve olur” yaklaşımları, katılımcılığı önemsemeyen tutumları ile gelişmenin önündeki en büyük engeli oluşturduğunu bilmeleri gerekiyor.
Bu haftalık da budur.
Saygılarımla.