21 sene önce üniversitede mimarlık son sınıf diploma projesi konum toplu konut idi. Yüksek bir derece ile üniversiteyi bitirmeme vesile olan bu projemdeki ana fikrim konutlar arasında bir meydan bir avlu yaratmaktı. Hatta sunum esnasında o meydanı kentsel avlu olarak tanımlamıştım. Araç trafiği bu avluyu 360 derece dolaşıyor, 3 ana cadde ile konutlara servis yapıyordu. Avlunun kendisi ise tamamen yayaya ayrılmış idi. İçinde kültürel etkinliklerin yapıldığı çok amaçlı bir salon ile de taçlanıyordu.
Dünyada eski değeri olan bütün kentler birkaç kent meydanına sahiptir. Sosyal aktivitelerin her türlüsünün alışveriş, pazar, yürüyüş, oturma, yemek, toplantı, siyasi toplantı, kültürel gösterilerin gerçekleştirildiği birer meydandır bunlar. Hatta suç cezalandırmalarını da bunlara ( idam, sopa gibi..) ekleyebiliriz ama sevimsiz bir örnek olduğu için burada bırakalım. Özellikle Roma ve Paris gibi dünyadaki örneklerinin havası bir başkadır bu meydanların. Motorlu taşıtlara kurban edilmeyen, taşıtın mevcut kültür içinde kendisine çeki düzen verdiği meydanlar olarak insanların rahatlamalarına olanak sağlamaktadırlar. Tıpkı konutların arka bahçeleri gibidirler. Gerek binalarının bakımı, gerek zeminindeki malzemenin kalitesi, gerek heykel, anıt gibi plastik görsellerin yoğun oluşunun anlamı da burada yatar. Ülke ve kent kimliğini algılamadaki kolaylık, huzurlu bir gözlem imkanının parçalarıdır bunlar, ayrıca tabii ki devlet prestijinin ve gücünün de bir yansımasıdır. Sanata ve kimliğe devlet gözüyle bakışın bir başka tezahürüdür.
Gelişmiş eski kentlerde birden çok meydan var. Hepsinin de tarihte yüklendiği bir görevi bir anlamı var. Kimi trafiği içine alır, kimi dışlar, kimi tren garını içine alır, kimi metroyu. Ama hepsinde esas olan kent huzurudur. Motorlu taşıtların elini kolu-
nu bağlayıp, bir kural içinde erittiği meydanlardır bunlar.
Esasında motorlu taşıtın bütünü ile yok edildiği; Saint Petersburg Saray Mey-
danı, Roma Aziz Peter Meydanı gibi meydanların sayısı çok azdır ama motorlu taşıtın sistem içinde eritilip nizama sokulduğu meydan sayısı oldukça fazladır. Pekin Tiananmen Meydanı, Moskova Kızıl Meydan, Paris Concorde Meydanları bunlara
ait etkileyici örnekler olarak verilebilirler.
Ülkemizdeki meydan kültürü Osmanlı"dan bugüne esas anlamını 1900 lerden sonra kazanmaya başlamışsa da özdeki davranış gelişmişlik karşısında sürekli değişime uğramıştır. Yani eskinin o soluk alınabilinen kültürü; nüfusun da katkısı ile bir curcuna, bir keşmekeş kültürü olarak hayatımızdaki yerini acımasızca almıştır. Zira geçen haftaki yazımızda Trabzon"dan bahsederken gelişmesini sürekli olarak eskiye müdahale ederek sağlamaya çalışan bir kent olduğunu söylemiştik.
Köklü geleneğe sahip dünya kentleri meydanı artık kültürün bir parçası olarak algılarken biz daha yeni yeni mevcut meydanları rehabilite etmek yolunda emekleye-
rek adımlar atma çabası içerisindeyiz.
Meydanlarımıza köyden kasabaya inişin ilk adımındaki otogar veya otopark gözüyle bakmak bu mekanlara yapılacak en büyük haksızlıktır. Meydanlar ortak kamusal alanlardır. Bebeklerden yaşlılara herkesin kenti soluyabileceği kentsel avlulardır.
Peki Trabzon Atatürk Alanı nedir?