Yıllardır heyelan ve sel olayları bölgede tekrarlanıyor. Ancak bu doğal afetlerin zararları zamanla azaltılamıyorsa bilgiyi kullanmadığımız veya kullanamadığımız anlamına gelir.
26 Ağustos 2010 tarihinde Rize’nin Gündoğdu Beldesinde oluşan sel ve heyelan felaketini çok yönlü değerlendirmek gerekir:
1-12 kişinin hayatını kaybettiği doğal afet ekonomik olarak da önemli kayıplara neden olmuştur.
2- Bilimsel açıdan afet bölgesi kitle hareketlerinin özellikleri konusunda inceleme yapılabilecek doğal laboratuar niteliğindedir.
3- Yaşanan afet gelecekte tekrarlanması mümkün benzer olayların zararlarını azaltmada önemli, eğitici ve yönlendirici bir rol oynayabilir.
Heyelan veya kitle hareketlerini önleyebilmek veya zararlarını azaltabilmek için her şeyden önce bölgedeki kitle hareketlerine neden olan etmenleri çok iyi belirlememiz gerekir. Bunlar önem sırasına göre:
Aşırı yağış
Eğimli arazi ( yerçekimi )
Ayrışmış kırıklı kayaç ve üzerinde gelişen toprak örtüsü ( gevşek zemin )
Kitle hareketlerine neden olan bu üç esas etmeni ne kadar kontrol altına alabilirsek heyelanları da o denli önleyebiliriz.
Aşırı yağışı önleyemeyiz ancak suyu heyelan sahasından uzaklaştırabiliriz
Türkiye’nin en fazla yağış alan Doğu Karadeniz Bölgesinde yağışı durduramayacağımıza göre yağan yağmur sularını potansiyel heyelan bölgesinden yüzey drenaj ağı oluşturarak uzaklaştırabiliriz. Ancak Doğu Karadeniz Bölgesindeki yerleşim alanlarının hiç birinde yüzey sularını toplayıp risk bölgesinden uzaklaştırabilecek etkin, yüzey drenaj ağı sistemi yoktur.
12 kişinin öldüğü, 20 evin yıkıldığı, 100 den fazla evin hasar gördüğü 150 aracın çamura gömüldüğü Rize felaketinde Gündoğdu Beldesine iki günde düşen toplan yağmur 218 kg/m2dir. Eğer bu yağmur suları olması gereken yüzey drenaj sistemi ile bölgeden kısmen uzaklaştırılabilseydi toprak aşırı şekilde suya doygun olmayacak, yer altı su seviyesi büyük oranda yükselmeyecek,büyük ölçekte heyelan ve özellikle çamur akmaları oluşmayacaktı. Yağmur sularını bölgeden uzaklaştırmanın bir diğer yolu da yağışın etken olduğu bölgedeki kuru ve su taşıyan derelerin ıslahıdır.
Yerçekimini durduramayız ancak arazi eğimini azaltabiliriz
Kitle hareketlerine neden olan en önemli bir diğer etmen yerçekimidir. Başka deyişle kitleyi yamaç aşağı çeken güçtür. Arazinin eğimi artıkça kitleyi hareket ettiren kuvvet de artmaktadır. Bu nedenle heyelanları önleyebilmek için teraslama usulü ile arazi eğimini azaltabilir ve ağaçlandırma yapabiliriz.
Heyelanlı sahaları yok edemeyiz ancak bu alanları farklı biçimde kullanabiliriz
Yerleşim alanlarının belirlenmesinde ve planlanmasında jeolojik harita yapımı yanı sıra heyelanlı sahaların tespit edilmesi son derece önemlidir. Bir heyelan sahasını yok edemeyiz ancak heyelanlı bölgeleri yerleşim alanı yerine tarım arazisi, yeşil alan vb. amaçla kullanabiliriz.
Ancak heyelanın tehdit ettiği Doğu Karadeniz Bölgesinde kaç ilde kent yerleşimine dönük ayrıntılı jeolojik harita vardır? Kaç il Bakanlığın gönderdiği doğal afetleri önleme yönetmeliğini yeterince uyguluyor veya uygulayabiliyor?
Çamur akması geliştiyse çayın günahı ne?
Rize de yaşanan felaket tipik bir heyelan değildir. Kitle hareketi heyelan yanında aşırı yağışın neden olduğu çamur akması ( mud flow ) şeklinde gelişmiştir. Başka deyişle suya doygun tarım toprağı ve moloz akması felakete neden olmuştur. Doğal toprak oluşumunu önleyemeyeceğimize göre erozyonu önleyen sığ köklü çayları sökmek ve yerine daha derin köklü ağaç dikmek kitle hareketlerini kısmen önlese de etken çözüm değildir. Kaldı ki yöre halkının tek geçim kaynağı olan çay ve çay bahçelerini yok etmek mümkün değildir. Ancak bu tür çay bahçelerinde yukarıda sıraladığımız heyelan önleyici tedbirleri almak mümkündür. Özetle bölgedeki çay bahçeleri olmasa da aşırı yağış nedeniyle çamur akmaları gelişecektir.
Fotoğraf da görüldüğü gibi Rize de aşırı yağış yamaçta heyelanlarla birlikte çamur akmasına da neden olmuştur
Bu heyelanda neden çamur akması oluştu?
Her kes bu heyelanın diğer heyelanlardan farklı olduğunu söyler. Çünkü aşırı yağış ( iki günde 218 kg/m2 ) sadece sığ heyelanlara değil onunla birlikte suya doygun taş,toprak, moloz akmasına da neden olmuştur. Arabaları önüne katıp sürükleyen çamur akması:
1- aşırı yağış, 2- yüksek arazi eğimi nedeniyle gelişir. Normal yağış heyelanlara neden olabilir; ancak çamur akması gelişmeyebilir. Oysa aşırı yağış hem heyelan hem de çamur akmasına neden olabilir. Aşağıdaki iki tahta üzerindeki çamuru karşılaştırın. Şekilde görüldüğü gibi suya doygun toprak düşük eğimde ( şekil 1 ) hareketsiz kaldığı halde daha yüksek eğimde ( şekil 2 ) yamaç aşağı doğru akmaktadır.
1 2
Çamur akma deneyleri:
1- Çamur akması oluşmaz 2- Çamur akması gelişir
(Suya daha az doygun-düşük eğim) ( Suya daha fazla doygun-yüksek eğim )
Bilgiyi ne kadar kullanabiliyoruz?
Yaşadığımız doğal afetler bilgi kullanımı ile kısmen doğal olaya dönüşebilir ve doğal afetlerin zararları önemli ölçüde azaltılabilir. Ancak biz bunu yapamıyoruz. Çünkü bilgiyi kullanmıyor veya kullanamıyoruz. Yıllardır heyelan ve sel olayları bölgede tekrarlanıyor. Ancak bu doğal afetlerin zararları zamanla azaltılamıyorsa bilgiyi kullanmadığımız veya kullanamadığımız anlamına gelir. M6-7 büyüklüğündeki bir deprem Japonya da ve Amerika da önemli hasara sebep vermezken ( bilgi kullanımı var ) M5 büyüklüğündeki bir deprem Türkiye de önemeli ölçüde hasar oluşturabiliyor ( bilgi kullanımı yok ).
Sonuç olarak doğal afetlerde bilgi kullanımı yerine her yaşanan doğal afeti boyutları ile birlikte kaçınılmaz doğal olay görüp çözümü devletin ve Kızılay’ın imkanlarında arıyoruz.
Bu mantık devam ettikçe son Rize felaketi bundan sonra olabilecek felaketlerin ilki olacaktır.
Prof.Dr. Osman BEKTAŞ