Trabzonspor Medicalpark, bu hafta, geçen sezonu aratan performasını yukarılara çıkarabilmek adına ligde kendisi gibi bir galibiyeti olan İBB ile takımın içersindeki dengeler açısından son derece önemli bir karşılaşmaya çıktı. Zira kaybedilmesi durumunda gerek ligdeki konumunun, gerekse takım içerisinde başta Markovic olmak üzere bir takım isimlerin sorgulanmaya başlayacağı bir durumla karşı karşıya kalınması işten bile değildi. Bu tedirginlikle çıktığı karşılaşmada ilk yarının büyük kısmını yapması gereken savunmayı yapmayınca geride geçirdi. İlk yarının sonunda ise yapılan hamleyle, soyunma odasına 38-38 berabere girdi.
İlk yarı boyunca savunmada tıpkı hafta içinde oynadığı Arıs karşılaşmasındaki gibi son derece savruk ve dengesiz bir görüntü sergiledi. Gerek yardımlaşmalarda, gerekse savunma rebaundlarında rakibinin üstünlüğünü kabullenen bir görüntüyle karşılaştık. Dolayısıyla çok daha önceden koparması gereken karşılaşmayı ilk yarı boyunca rakibin üstünlüğünü kabullenerek geçirdi. Sürekli vurguladığım gibi savunma sertliği konusunda performansınızı bütün karşılaşmaya yayamazsanız ve karşınızda İBB gibi yumuşak bir takım yoksa karşılaşmaları her zaman böyle rahat kazanamazsınız. İlk yarı boyunca rakip, boyalı alanda özelikle savunma reboundlarında rakibimize bariz üstünlük sağladı. Yine ilk yarı boyunca özelikle takımın itici gücü olması gereken Velickovic ve Kınsey gibi isimlerin takım performansına katkı sağlayamaması da oyunun rakibin kontrolünde geçmesini sağladı. Fakat bu arada 1994 doğumlu Erdi Gülaslan yaptığı kritik 3 sayılık isabetle ve çembere penetreleriyle, öne çıkan bir görüntü sergilemesi de takımımız adına sevindirici bir performas oldu.
Karşılaşmanın ikinci yarısına müthiş bir başlangıç yapan Trabzonspor Medicalpark, 10-0 lık bir seriyle karşılaşmayı 48-38’e getirdi ve zaten bu andan itibaren de karşılaşma koptu. Savunma performansının yükselmesiyle gelen bu fark da karşılaşma boyunca devam etti ve takımımızın oyunu kontrolüne almasını sağladı. Tarance Kınsey’in erken faul problemine girmesi oyuncunun takım performansına etkisinin de olması gerekenin altında seyretmesine ve karşılaşmayı 2 sayıyla tamamlamasına sebep oldu. Odom’un delici penetreleri ve Hardy’nin rakip coach’ın bile takdirine sebep olan performası, iyi savunmayla birleşince fark birden iki haneli sayılara ulaştı. Erdi Gülaslan da ikinci yarıda da kaldığı yerden devam edip, 10 sayı, 2 asist, 3 top çalma gibi dikkat çekici bir performansla karşılaşmayı tamamladı. Bu arada Damian Kulig karşılaşma boyunca üst düzey bir performans sergilemese de son derece kritik iki tane 3 sayılık isabetle rakibin tamamen oyundan düşmesine sebep oldu. Tabii geçen sene kaldığı yerden devam eden Andrija Stıpanonovic’in 12 sayı, 8 rebound ve 3 top çalma performası da takımımızın özelikle savunmada ayağa kalkması ve maçın kazanılması adına son derece etkili oldu. Zaten karşılaşmanın 4. Periyodunun büyük bir bölümü formalite olarak geçti, zira 4. periyodun başında rakip de skora razı bir anlayış içerisine girdi.
Takımımız adına son derece krıtik bir karşılaşmadan galibiyetle ayrılmak önemliydi. Fakat bu performansın 4 periyoda yayılmaması durumunda hala iyi durumda olmadığımız ligde takımımızın, hiç de iç açıcı bir görüntü sergileyemeyeceği aşikar. Ligde herkesin herkesi yenebildiğini göz önüne alarak artık biraz daha ayakları yere basan bir performans sergilememiz takımın güzel günlere ulaşması adına çok net görülen bir gerçek olarak karşımıza çıkacaktır.