Sevgili Trabzonsporlular. Çile çekmeye gönüllüler, Bir helal puan için, koskoca bir sezonu elinin tersi ile itebilenler… Konuşmak zor, izlemek zor, inanın yazmak daha da zor…
Evet, Trabzonspor sahipsiz kaldı. Haklı davasında yalnızlığa itildi. İşadamı, siyasetçi, bürokrat, işçi, memur… Hangi yelpazeden olursa olsun, iyi günde Trabzonspor'un yanında olanlar, şimdilerde suçlu arıyorlar. Trabzonspor, haksızlıkla, hırsızlıkla mücadele ettiği için zorda ve darda bırakıldı.
Yapılan yanlışlar o kadar çok ki, bugünleri konuşuyoruz. Ama Trabzonspor tek, Trabzonspor eşsiz. Zaman birbirimizi kırma, sen onun adamısın, ben bunun adamıyım, sen yanlış yaptın, ben doğru yaptım zamanı değil. Görünen o ki, devenin bile, şu andaki Trabzonspor'dan daha fazla doğrusu var.
VİP Tribününde, Loca'da oturan bu duyguyu yaşayamaz. En güzel sevinçler maratonda, kale arkalarında yaşanır. Trabzonspor demek kale arkasıdır. Doksan dakikayı deri koltuklarda çekirdek yiyerek tüketmek değildir. Üşümektir, ıslanmaktır, yanmaktır, kül olmaktır. Bu takıma sahip çıkacak, yiğidi düştüğü yerden kaldıracak yine taraftardır.
Gelin Trabzonspor'a sahip çıkalım. Siz bakmayın, Elazığ'da, Bursa'da, "Trabzonspor Kümeye!" diye bağırdıklarına. Bu takım küme düşmez. Üzerindeki safraları atmanın sıkıntısını yaşıyor. Zaman birlik zamanı. Zaman her ne şartta olursa olsun destek olma zamanı.
Sakin olalım. Panik en büyük tehlikedir. Yönetim, teknik kadro, futbolcular… Mayıs'ı bir bekleyelim. Sonrasında hepsinin köküne kibrit çakma zamanı da gelecektir. Elimizde kılıçla dolaşıp kesmek, doğramak Trabzonspor'a bir şey kazandırmaz. Vakit birlik olma vakti. Vakit ayırma değil birleştirme vakti. Unutmayalım! Başka Trabzonspor yok…