Marka kentlerin baskın bir renginin olduğunu, bu renk konusunun kentlerin markalaşma sürecinde önemli olduğunu;
Trabzon’ da konunun gündemimize alınmasını ve adım atılmasını;
Trabzon’un markalaşma sorunu ve çözüm önerileri üzerine geçenlerde yazarken, markalaşan kentlerin kendine has bir renginin olduğuna dikkat çekmiş ve dünyadan da çeşitli örnekler vermiştim.
Bu renk saptama işinin öncülüğünü Belediyemiz yapmalıdır. Otobüslerden başlayarak kendi alanlarında bu rengi kullanarak, Trabzon’un bir önemli eksiğini tamamlamalıdır demiş ve Belediyemizin, bunu kolaylıkla hayata geçirilebileceğini ve bir farkındalık yaratılabileceğini de eklemiştim.
Bu renk ne ola ki
Gürol Ustaömeroğlu (Mimar) bu tez için Trabzon’un renginin sarı olması gerektiğini ilginç bir bilgi notuna dayandırarak şöyle açıkladı.
Eski denizciler Trabzon göründüğünde “sarı şehre” geldiklerini söylermiş. Denizcilerin dilinde Trabzon “sarı şehir” olarak anılırmış.
Yaa…
Benim ilk defa duyduğum bu bilgi notunu birkaç Trabzonluya da sordum,
I ıh… Kimsede bu notu doğrulayacak bilgi yok.
Ama benim çocukluk anılarımda bu sarı rengin, evlerin dış cephe badana ve boyamalarında baskın olarak kullanıldığına dair izler var.
Ya bırak Allahını seversen, her işimiz bitti de; işimiz boyaya mı kaldı
Valla hiç kimse kusura bakmasın; Trabzon’da herkesin kafasına göre seçtiği bir renk ile evini işyerini boyaması, kafasına göre dış cephe uygulaması yapmasını işini hem bilim, hem de piyasa tarafında olan Ustaömeroğlu’na sordum. Bu dış cephe badana ve diğer uygulamalar dış dünyada da böyle midir? Her isteyen kafasına göre mi iş yapar?
Mümkün değildir, şeklinde yanıtladı sorumu. Gürol’un hem kendisinin Üniversitede ders vermişliği, hem de eşinin Mimarlık Bölümünde akademisyen olması, verdiği yanıtın etkisini artırdı bende. Bu yanıt hem “marka kent” olmak için çaba harcayan Trabzon için, hem de benim için önemliydi. Gürol, dörtbinbeşyüz yıla kadar tarihlenen bu kentte göze hoş gelmeyen çarpık (arabesk) uygulamalar yapılıyor olması kabul edilemez, dedi.
Yanlış uygulamalar beyinde hasar oluşturur
Bunda mimarların suçu yok mu? Sorusuna ise Ustaömeroğlu’nun yanıtı net oldu; elbette vardır. Mimarlık orkestra şefliği gibidir. Onun gözünden kaçan başkalarının beyninde hasar oluşturur. Hem mimarlara hem de Belediyeye iş düşüyor; ayrıca Belediyenin her türlü yetkisi de vardır, dedi.
Bizim bir de Kent Konseyimiz var. Marka şehir Trabzon’un yaratılması sürecinde bu renk işine ve dış cephe uygulamalarını ele alarak Trabzon’da bir duyarlılık yaratması mümkündür.
Başkan Gümrükçüoğlu Kentin sahibi olun, dedi
Başkan Gümrükçüoğlu bu duyarlılığı tüm Trabzonlular’dan rica etti. Buna göre, eğer kentin sahibi değil de sakini iseniz, ne renk, ne de bu kentle alakalı başka şeyler sizi ilgilendirir.
Ama kentin sahibi gibi yaşıyorsanız ya da öyle yaşamak istiyorsanız “bana dokunmayan bin yaşasın” demeyin, lütfen münasip dille uygunsuz davranış gösterenleri uyarınız. (TMMOB Trabzon Kent Sempozyumu 9 Eylül 2011)
Başkan bu Kentin sahibi olarak yaşanlara ya da yaşamak isteyip de yaşayamayanlara, bizlere çok iş yüklemiş oldu.
Kentin sahibi isek
Akyazı dolgusu da, bu dolgu için TOKİ’ye verilecek kent varlıkları da,
Boztepe’deki yapılaşmayla bozulan kent silueti de (görseli),
Kentin trafiği de…
Gelişigüzel bırakılan çöpler de kentin azalan yeşili de bizi ilgilendirir.
Başkanın uyarısı
Ola ki uyarınıza çok sert tepki alısınız sakın ha kavga etmeyiniz…
Kentin sakini değil, sahibi isem
Hakkı Terzibaşı’nın 395 m alanında (Palet – Meydan Parkı) arasında kaos yaşıyoruz, dediği bölgenin tertip ve düzene sokulmasını; da da da dat, zart zurt kornaya basmaların önlenmesini, marka şehir Trabzon’un ortaya çıkarılmasında diğer konularla birlikte renk ve dış cephe uygulamalarında çağdaş bir görüntü istiyoruz.
Son söz yerine
Kırsalın aksine kent, farklılıkların yaşandığı ama belirli bir düzenin sağlanması gereken de yerdir. Özenle hazırlanmış kurallar ve bu kurallara sahip çıkacak bilinçli kent sakinleri ile çok daha yaşanabilir hale getirilebilir.