İlginç olan bir taraf, Van’da doğan Trabzonlu Vali Atik’in ebesi Siirtliymiş, o da bebek Atik’in doğumunda kestiği göbek bağını, gitmiş Van Valiliğinin bahçesine atarak, dua etmiş ’’İnşallah büyüyünce vali olur’’
…Siirt halkı Vali Atik için, şahsım kanalıyla kamuoyuna haber göndererek '' Sizin hayal ettiğinizi, biz burada yaşıyoruz '' diyerek, anlamlı bir söz sarf etti.
…Atik; Burada aşıkların bir sözü vardır '’Seninle aşkımız, Siirt-Eruh yolu gibi olsun, hiç bitmesin’' diye, ama biz bu yolu hızla bitireceğiz.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Baba Muharrem Atik, Trabzon Vakfıkebirli, şimdi emekli o dönemlerde de Van Emniyet Müdürlüğü’nde Baş Komiser olunca, Ali Fuat Atik’te şirin ilimiz Van’da doğmuş, hem de toprak damlı bir evde. Anne Emine Atik ev hanımı, 3 kız, 1 oğlan 4 kardeşler.
Baba 73, anne 70 yaşında, 5 yıl nişanlı kalmışlar, 48 yıldır aynı yastığa baş koyuyorlar. Vali Atik'le bir zamanlar terör yuvası, şimdi ise Siirt halkının ve yerli, yabancı turistlerin mesire ve gezinti alanı olan Botan Vadisi’nde söyleştik. Aynı yerde duramıyor. Hop orda, hop burada, tipik bir Balık burcu, sanırım hiperaktif.
Havadan sudan derken, ben sordum o anlattı; ‘’ İşin ilginç tarafı, Van’da doğduğum da, sonradan öğrendim ki ebemiz Fatma bacı Siirtli imiş. O da benim yani bebek Atik’in kestiği göbek bağını, gitmiş Van Valilik binasının bahçesine atarak, dua etmiş ’İnşallah büyüyünce vali olur’ demiş. Aha da buyur Vali olduk. Enteresan bi hikaye değil mi? ‘’
Kendi ve diğer 3 kız kardeşi de, tek bir baba maaşı ile üniversiteyi tamamlamış, biri Kocaeli’de devlet memuru, diğeri Orman Mühendisi, bir diğeri de Eczacı.
Bu yüzden, şimdi Kocaeli’de babasıyla yaşamını sürdüren annesi ile de bu yazıyı yazarken bizzat telefonda görüştüğüm de ‘ Evin reisi şimdi o ‘ diyerek, Ali Fuat Atik’i gösterdi… Annesi telefonun hoparlöründen konuştukça o dinledi. Hem annesi, hem de kendi gururlandı. Öyle bir ana gururlanmasın da, kim gururlansın değil mi?
*
Müthiş manzarası olan Botan Çay’ına tekrar sohbete dönersek, Vali Atik Trabzon’un Vakfıkebir ilçesi Esentepe, asıl ve daha güzel adı ‘Uspurlu’ olan köyden. Büyükbaba dan kalma biraz bağ-bahçe var köyde o da öylesine duruyor. Anne, baba yaz mevsiminde İzmit’ten kalkıp, Vakfıkebir’de köyün yolunu tutuyor. Ata toprağına basmak için.
Kendisi Ankara, 3 kız kardeşi İstanbul, Bolu ve Eskişehir’deki üniversitelerden mezun olan baba Atik maddi, anne Atik’de manevi olarak yorulmuştur sanırım. Ama sonu güzel bir yorgunluk olmuş. Tek maaşla 4 evlat, 4 ayrı şehir de okumuş. Baba Atik, bu konuda belli ki ‘Ronaldo’ gibi, o pozisyon da oynamış!
Ali Fuat Atik, kaymakamlık kursunu üstün başarıyla tamamlayınca, kaymakam adayı olarak, sırasıyla Kırklareli’nin Pehlivan ilçesin de, ardından Edirne’nin Lalapaşa kasabasın da kaymakam vekilliği yapmış.
2003 Yılında ilk kez kaymakam olarak, kendi bölgesine atanmış, Rize Derepazarı’na. Oradan aynı yıl içinde müşterek kararname ile Bingöl’ün Karlıova ilçesine atanmış. Ardından Ağrı’nın Taşlıçay kasabasının yolunu tutan, Trabzon ve Trabzonspor fanatiği Ali Fuat Atik, oradan da almış bavulunu eline, aşçılarıyla meşhur olan Bolu-Mengen’in yolunu tutmuş...
*
Vali Atik, demli çayından üst üste iki yudum alıyor. Yakın koruması İhsan'dan, ince uzun beyaz sigarasından istiyor ve yakıyor. Belli ki sigarayı çok seviyor. Biraz da yemek yemeyi. Haliyle kilo almış ama ilk fırsatta vereceğim diyor.
"Kaymakamlık için kura çekecektim ki, bir de baktım Rize Derepazarı’na kaymakam olmuşuz’’ diyen ve şimdiki görevinde bu ay içerisinde tam 2 yılını dolduracak olan Siirt Valisi Atik, dumanı Botan Vadisi’ne karışan sigarasının dumanından bir fırt aldıktan sonra ‘’ Bir dönemde Erzurum Karayağız’da, kayyum olarak belediye başkanlığı ve kaymakamlık yaptık. Devlet görevi bu, haritaya bile bakmadan, görevlendirilen yere aynı heyecanla koşarak gidiyoruz. Yer seçmem, burun kıvırmam. Çünkü bu vatanın her karış toprağı bizim’’
*
Çocukluk döneminde, babasının vasıtasıyla başlayan Trabzonspor sevdası, zamanla kıvılcıma ardından da yangına döner. Çocukluğu Trabzon’da geçmemesine rağmen, artık okul dışında sırtında hep bordo mavili forma vardır.
Yaz tatillerinde geldiği memleketine, köyüne doyamaz, her dönüşte içini, hüzün kaplar. Zaman zaman bulunduğu Köyünde ki çocukluk arkadaşlarını geride bırakıp, babasının görevli olduğu yere döner. Adeta 'Seyyah' gibidir.
Büyük dostluklara sebep olacak Çanakkale-Ezine Kaymakamlığı’na geçtiğinde takvimler 2013 yılını gösteriyordur. Orada halen dostluğu devam eden, eski bitirim şimdi meşhur kokoreççi nam-ı diğer Baykuş Yüksel, yani Yüksel Çiçek ile tanışması da ayrı bir hikaye aslında.
Bu süreç içerisinde Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, yönetim bilimi alanında yüksek lisans eğitimini ve İngiltere Londra’da Middlesex Üniversitesi’nde yabancı dil eğitimini tamamlar.
İlk kez valilik görevine atanmasına gelince, gelin isterseniz ondan dinleyelim; ''Daha önce görev yaptığım Çanakkale'ye gittim. Ramazan ayı idi. Üstelik de Kadir gecesiydi. Sabah uyandım. Telefon çaldı. Karşımdaki arkadaşımın ilk sözü; Günaydın Ali Fuat, Hayırlı olsun. Kararname yayınlanmış. Ben de sabah mahmurluğuyla ne kararnamesi dedim. Cevabı gecikmedi. Siirt Valisi olmuşsun. Çok sevindim haliyle, hemen ilk babamı, annemi aradım. Sevindiler. Aklıma ilk şu geldi. Siirt'in Kurtalan ilçesinde babam Emniyet Amiri olarak görev yaparken, liseye orada başlamış, Kocaeli’de tamamlamıştım"
İki yıl önce sıcak bir haziran ayı idi, Siirt'e geldim. Haziran'ın 29'u idi. Ne ilginçtir ki yine bir mayıs ayının 29'unda da, ilk kaymakamlık vazifeme başlamıştım.
*
Vali Atik, anlatmaya devam ediyor, ailesiyle ve ben dinlemeye, bir yandan da not almaya devam ediyordum. '' Yöreye yabancı değildim. Yörenin insanını seviyorum. Bunlar bizim insanlarımız. Her şeyi geldiğim de hazır buldum burada, Siirt'te. Hele Siirt basını en büyük yardımcım oldu. Geldiğimde Siirt basını bana bilgi verici bir mektup yazdı sayfalarında, Siirt basınının gazetedeki bu mektubu, bana işe başlarken yol haritam oldu. Özellikle iç işlerimiz de, en önemli sorun şimdi hizmete başlayan Siirt Havalimanı, Siirt - Kurtalan ve Siirt-Eruh arası karayoluydu. Buralara el attık hemen. Bu yollar da çalışmalar devam ediyor ve önümüzdeki Temmuz ayı sonuna doğru bitmiş olacak inşallah'' diyor ve Ali Fuat Atik devam ediyor '' Burada aşıkların hem ciddi, hem esprili sayılan bir sözü vardır. 'Seninle aşkımız Siirt-Eruh yolu gibi olsun, hiç bitmesin' Evet aşıkların aşkı hiç bitmesin ama ben bu yolu vatandaşın hizmetine sunmak için bitiriyorum.''
Siirt'in 6 ilçesi var. Kent merkezinin nüfusu 160 bin, ilçeleriyle beraber 333 bin. Kürtlerin, Zazaların, Arapların ve Türklerin bir arada yaşadığı 4 dilli, herkesin dinini kendi yoluyla yaşadığı kardeş ve kadim bir şehir Siirt. Böyle bir coğrafya da ve böyle kaygan bir zeminde de bu tip kentleri idare etmek herkesin başarabileceği şey değil. Gördüğüm kadarıyla bu çorbaya sevgi ve samimiyet katılmış. Mesela; yine aynı bölgedeki bir ilin valisi gibi, vatandaşa iş olsun diye sarıldıktan sonra, yine aynı sarıldığı vatandaşların yanında, üstü başı sanki pislenmiş veya tozlanmış gibi elleriyle silmesi, ne kadar ayıp ve yanlışsa, Vali Atik'in de karşısındaki vatandaşa 40 yıllık dostu gibi sarılıp öpmesi de, o kadar doğal ve de örnek olmalı, her valiye. Çünkü bölge halkının orada iş imkanı olduğu kadar, sevgiye ve dostluğa ve de güveneceği bir kapıya muhtaç olduğu da bir muhakkak ve bu köprüyü Vali Atik, iki yıldır kuruyor.
*
*
Sohbetimizin sonlarına yaklaştığımızda, Siirt'in akşam serinliği de hafif hafif bizi ısırmaya başlamıştı. Alman Kurt köpeği Çita ise tel kafes ile çevrili yuvasına kilitlenmişti ama inanıyorum ki aklı, gözü, kulakları halen bizdeydi.
"Sizin gibi Trabzon’daki gazetecilerden, Ahmet Külekçi kardeşimizin ön ayak olduğu, Siirt-Trabzon kardeşliği projesini başlattık ve devam ediyor '' diye de ekleyen, kamuoyun da ve medya dünyasın da, ülkenin en başarılı ilk 10 valisinden biri olarak gösterilen Atik, ''Allah birlik beraberliğimizi bozmasın'' diyerek sözlerini tamamlarken, karanlık gökyüzündeki ayın yansımasıyla, yakamoz gibi gövdeleri parlayan bahçedeki ağaçların, hafif rüzgardaki hışırtılarını arkamızda bırakarak, otelimizin yolunu tuttuk.