18'ime doğru ilerlerken geleceğim adına umut dolu hayaller kuruyordum. Hayaller kurarken adım adım gerçeklemesi için planlı, disiplinli, meşekkatli, yorucu, zorlu ve bir o kadar da sabır gerektiren çalışma yapıyordum.
Niçin ?
Her genç gibi iyi bir gelecek, iyi bir meslek iyi bir hayat ve üniversieteyi kazanmak için...
İmkansızlıklar içerisinde en iyisi için çalışıyordum. Ama bazı sorunlarım vardı: " Heyecan, stres, ya olmazsa kaygısı..."
Annen babam, aile yakınlarım ne düşür ne der?
Başaramazsam arkadaşlarımın ve çevrenin bakışı ne olacak ?
Tüm bu sorular, duygular dimağ ve kalbimi çevrelemiş sisli havada önünü görememek gibi ufkumu açmakta zorlanıyordum.
İşte beynimi, kalbimi kemiren bu sorunlarım, yaptığım tüm çalışmalarımı zora sokuyor; bakış açımı, yorumlarımı, bilgilerimi köreltiyor, var olan potansiyelimin açığa çıkışını zaafiyete uğratıyordu.
Nitekim; pes etmeden çalışarak düşe kalka umutla ilerledim. Ve hayalime ulaştım.
Zaman; heyecan ve stresin insan ufkunu karartan en önemli duygu karmaşası olduğunu ortaya koydu. Ancak stresin çoğu zarar, hiç olmaması da zarar. Motivasyon için biraz olması da yarar.
O yıllarda hakikaten aile, çevre baskı, stres ve kaygıda çok etkiliydi.
O gün ve bugünün ortak olan yanı aile baskısı.
Ama şimdi herşey çok farklı. Çünkü;
???? Okuyan gençlerin gelecek kaygısı var.
???? Üniversite sonrası iş ve istihdam kaygısı var.
???? Yaşam kalitesini sağlayacak ekonomik kazanç yetersizliği kaygısı var.
???? Bir çok mesleğin itibar görmemesi var.
???? Okumadan da büyük kazançlar elde edenlerin örnek teşkil etmesi var.
???? Kolaydan hayata atılma arzusu var.
???? Emek vermeden hazır bir hayat arayışı var. Ve ve ve
LGS ve YKS sınavına hazırlanan gencecik yavrularıza bakıyorum. Gün yaklaştıkça telaşlarını, kaygılarını, heyecanlarını, yüreklerindeki baskıyı, yoğun kaygıyı görüyorum.
Fidanlarımızı gördükçe yaşadığım ve yaşayan arkadaşlarımın o günlerini hatırlıyorum.
Her ne olursa olsun bu gençler bizim gelecegimiz. Hangi olumsuzlukları yaşarsa yaşasınlar onlara ihtiyacımız var.
Hangi şartta olursa olsun iyi bir eğitim almaları olmazsa olmazımız.
Süreç içerisinde gençlerin üzerinde baskı kurmak hiç bir sonuç vermez. Aksine daha da körelmelerine, yok olmalarına kalıcı ruhsal travmalar yaşamalarına neden olabilir.
Onları ikna ederek, sistemli ve düzenli bir çalışmayı öğretmek doğru olandır. Bunun yanında ölçülü biçimde eğlenceli, keyifli, sosyalleşmelerine ortam hazırlamak, özgüven aşılamak gerekir.
Ne olursa olsun, yanında olduğunuzu O'na hissettirmeniz gerekir. Çocuğunuzun bunu hissetmesi, inanın işin sırrını çözer, çocuğunuza yeni ufuklar ve kapılar açar.
Aileler çocukları üzerinden kendi hırslarını tatmin yoluna gitmemeli. Kendi yapmadıklarını onlardan yapmasını istememeli. Kendi egolarını tatmin etmek, desinler pisikolojinden sıyrılmalı. Çocuğunuzun üzerinden başka ailelerle rekabet etmemeli. Çocuğunuza, kendi hayalleri için kendi zorluklarını aşmayı öğretmeli. Unutmayalım ki, ailenin hırsları çocukları daha başarılı yapmaz.
Çocuğunun potansiyelini görüp bu kabullenmeli. Bu potansiyel üzerinden çocuğunuz ile strateji ve gelecek inşa etmelisiniz.
Çocuğunuzun stres ve kaygı eşiğini azaltan tutum ve eylemler, hem çocuğunuzu hem sizi rahatlatacak, mutlu edecektir. Hiçbir şey çocuğunuzla kuracağınız güzel bir ilişkiden değerli değildir.
Ebeveynler olarak çocuğunuzla sevgi temelli ve ölçülü kuracağınız ilişki çocuğunuza, geleceğe dair sağlıklı birçok yol açacaktır.
Onlara kendi idealleri peşinde koşma ortamı oluşturursanız, onlara güven aşılarsanız, sistemli ve düzenli olmayı öğretebilirseniz, inanın onlar ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır.
Baskı ve stres onların hem ruh sağlığını hem beden sağlığını hem de performanslarını olumsuz etkileyen zararlılar olduğunu unutmayınız. Sonuçta; bunu faturası bize hem bedenen ve ruhen, hem maddi ve manevi olarak kayıplar olarak ocaklarımıza ateş gibi düşmektedir.
Pırlanta gibi evlatlarımız var. Aile olarak birlikteliğin mutluluğunu tadını çıkarın. Bugünden, ileride pişman olacağınız işlere zemin hazırlamayınız.
Her koşulda, ailesinin desteğini arkasında hisseden bir çocuğun sahip olduğu özgüven ve disiplinli çalışma, ona muhakkak olumlu dönüş sağlayacaktır.
Sınav hazırlık sürecinde mesele; " Sonuca değil, sürece odaklanmaktır.
Baba olarak sizlere bir anımı paylaşmak isterim. Bir akşam komşum olan bir abime misafir oldum. Eğitimden konu açılınca dediki; " Ben okumadım ama çocuklarımın iyi bir eğitim almasını istedim. Ne yaptıysam olmadı. Çocuklarım okumadım. Ezikliği ölene kadar benimle olacak. " dedi.
Ardından dediki; " Bir gün işim gereği devlet dairesine gittim. Kuyruk vardı. Ben de hemen bir fırsat bulup kuyruğu aşıp memurun yanına gittim. Memur, işimi hemen halletsin diye sonradan pişman olduğum bir iş yaptım. Tabi ben zengin ya... Zennliğimin gücüyle hemen işimi hallederim düşündüm. Benim o an ki tavrım karşısında memur bana dedi ki beyefendi! Ben bugünlere gelene kadar yıllarımı verdim. Senin servetin bırak beni, şu boğazımdaki kravatımı satın alamaz. Öyle moralim bozuldu ki, yaşadığım rezillik ile sessiz sedasız işimi dahi yapmadan oradan ayrıldım. O gün eğitimin ne büyük bir değer, erdem olduğunu anladım. Onun için o gün bugündür eğitimli, düzgün insanlara hürmet eder saygı duyarım. "
"Eğitim sadece bir meslek edinmek para kazanmak değil, kültürlü, erdemli, ahlâklı insan olabilmektir. O nedenle kıymetini bilin. Ben geç anladım. Siz geç kalmayın," dedi.
Sağlıklı, mutlu, geleceğe umutla bakan, kaygıdan, stresten, baskıdan uzak, özgüvenli evlatlar karşılarına hangi sınav çıkarsa çıksın hepsinin üstesinden gelecektir. Hem kendilerini hem siz ebeveynleri mutlu edecek milletin yarınlara damga vuracak kalıcı izler bırakacaklardır.
Unutmayınız ! Hiçbir şey evadınızdan kıymetli değildir. Sadece onları sevin, yanlarında olun, desteği esirgemeyin, onlara yol gösterin, güvenin ve fırsat verin. Onlar ellerinden gelenin en iyisini yapacak, medeniyet meşalesini zirveye taşıyacaklardır.
LGS ve YKS sınavlarına girecek canımız evlatlarımıza önce sağlık sonra başarı diliyorum. Herşey gönüllerince olsun.