Hami Mandıralı: "Herkesin şansa ihtiyacı vardır. Ben hazırım. Kimse doğarken antrenör doğmuyor. Sayısız hocalarla çalıştım. Futbolcuyu yönetmek, taktik, bizim içinde olduğumuz şeyler. Şans verilirse üstesinden geleceğime inanıyorum.”
İbrahim Hacıosmanoğlu: "Herkes teknik direktör olarak doğmuyor. Herkese bir şans verilmeli.”
Nasıl yani?
Trabzonspor teknik direktörlüğü nasıl bir görevdir anlayamadım.
Şans olarak dağıtılıyor.
Başkan seçim öncesi “Trabzonspor başkanlığı ülkedeki en önemli 10 koltuktan biridir” demişti. Trabzonspor teknik direktörlüğü de ülkenin en önemli koltuklarından biridir. Ayrıca doğru yönetim sistemlerinde başkanlık bir anlamda temsil makamıdır. Temsili becerebilecek herkes görevi yürütebilir.
Teknik direktörlük ise bir icra makamıdır ve Trabzonspor teknik direktörlüğü ülkede futbol adına en önemli birkaç makamdan biridir. Bu makama gelebilecek olanların kendi branşlarında yetişmiş, bilgili, tecrübeli, yetenekli insanların en iyilerinden seçilmelidir.
Hami Mandıralı Trabzonspor tarihinin en önemli isimlerinden biri. 20 yılı aşkın futbolculuk dönemi mutlaka bu yolda onun için büyük bir avantaj. Ancak yeterli mi?
Trabzonspor teknik direktörlüğünü hedefliyorsa önünde çok uzun bir yol vardır. Eğitimini tamamlamalı, belki alt liglerde çalışmalı, belki önemli isimlerin yanında yardımcılık yaparak gelişimini tamamladıktan sonra Trabzonspor’un başına gelmelidir.
Ancak bu yolla Hami’den bir Şenol Güneş, bir Fatih Terim, bir Ertuğrul Sağlam olur.
Rakibimiz Juventus'un teknik direktörü Conte de efsanevi oyunculardan. Hami'den 1 yaş küçük olan Conte, Hami'den 1 yıl sonra 2004'de futbolu bırakmış.
Conti 2005'de Siena ile başladığı antrenörlük yaşamında Arezzo'da 1 yıl çalıştıktan sonra geldiği Bari'yi Serie B' de 2009' da şampiyon yaptı. 2010'da yarım dönem Atalanta'da çalışan Conti 2010/2011 sezonunda Siena'yı serie A'ya çıkardı.
6 yıllık stajdan sonra Juventus'a gelen Conti ilk yılında Juventus'u şampiyonluğa ulaştırdı.
Üstelik Conte bu süre içerisinde; 2010-2011 sezonunda Serie B'de mücadele eden Siena'yı çalıştırdığı dönemde, Novara-Siena ve Siena-Albinoleffe karşılaşmalarındaki şikeyi bildiği halde, yetkili makamlara bildirmediği gerekçesiyle 10 ay hak mahrumiyeti cezası aldı.
Conte bunları yaparken Hami futbolu bıraktıktan sonra kendini Trabzonspor teknik direktörlüğüne hazırlayacak ne yapmıştır? Kimse Milli takım sorumluluğunu mazeret olarak sunmasın, cevabı hepimiz biliyoruz. Futbol adına kendini geliştirerek yükselmek yerine, ilişkilerini geliştirme yolunu seçmiş ve bunda da başarılı olmuştur.
Üzülerek söylüyorum ki seçtiği bu yolla Hami; Trabzonspor’un efsane oyuncuları olup sadece vekaleten birkaç maça çıkabilen ağabeyleri gibi kalacaktır.
Hami’nin “şans verilirse üstesinden geleceğime inanıyorum” diyebilmesinin bilimsel nedenlerini bu olaylardan çok önce 17 Ocak tarihli yazımda bulabilirsiniz.
Yazıyı okumak için tıklayınız….
Trabzonspor teknik direktörlüğü ona buna şans verilerek deneme-yanılma yöntemi ile idare edilebilecek bir makam değildir.
Hemen her yönetim kendi döneminde çeşitli görevler uydurarak kendi yandaşlarını kayırmıştır. İşe adam değil adamlarına iş bulmuştur. Bu bazen izleme komitesi böyle oluşmuştur, bazen danışmanlar, bazen alt kademedeki yöneticiler.
Yönetim de Bölgesel Lig’den tutun da PTT 1. Lige kadar kontrol edebildiği takımların yönetim ve teknik kadrolarına kendi ekiplerini yerleştirdi. Bu yöntemin sonuçlarının hiç de iyi olmayacağını hep birlikte göreceğiz.
Ancak hiçbir zaman Trabzonspor’da bu kadar etkili makamlar şans verelim mantığıyla dağıtılmamıştı.
Trabzonspor’da çok önemli görevler basit işler gibi sunularak ikili ilişkilere kurban edilmektedir. Danışmanından teknik direktörüne kadar herkese şans verip bir süre sonra değiştirmekle nereye varılacağı çok açık.
Mustafa Reşit Akçay’ı denediniz.
40 yıldır bu sahaların tozunu yutan Akçay bile Trabzonspor’u taşıyamadı.
Şimdi deneme sırası Hami’de.
Zaten Akçay’ı savunma adına kadroyu değersizleştiren yağdaş medya gereken zemini hazırlamıştı. Her mağlubiyetten sonra “bu kadroyla bu iş olmaz” yalanına taraftarı inandırdı. O biterse “bu kadroyla şampiyon mu olacaz” yalanını pompalarsınız, daha olmadı hakem, o da olmadı nerde kupamız.
Sezon sonunu bulursunuz.
Bulursunuz da yaratılan tahribat ne olacak.
Bugün teknik direktörlükte bizim adamımız bir şans verelim kapısını açarsanız, sonucu ne olacak biliyor musunuz?
Yarın beklentiniz olan daha güçlü insanlar, Hami’den çok daha yetersiz biri için de “şuna bir şans verelim, kimse anasının karnından teknik direktör doğmuyor” dediğinde nasıl karşı duracaksınız.
Bu hızla bu iş çaycı Hüseyin’e kadar gider.
40 yıl şampiyon olmasa da büyük takım olarak kalacak Trabzonspor hızla sıradanlaştırılıyor.
MUSTAFA REŞİT AKÇAY’A
Sevgili hocam düzenlediği basın toplantısında kendisini “Gömlek bol geldi” şeklinde eleştirenlere kapak yapmış.
Mavi gömleğini göstererek, “Sanıyorum Avrupa gömlek. Ama bu gömlekte sanki iyi oturdu be. Manşetleri de güzelmiş” demiş
Sevgili hocam
Başlangıçta sizinle ilgili yapılan “Gömlek bol geldi” iddiasından daha üzücüsü sonuçta bunu söyleyenlerin haklı çıkmasıdır.
maalesef hocam?