Bazen futbolda skoru kale çizgisini geçen top belirlemez. Maç öncesinde, maç içerisinde ve maç sonrasında yaşananlar futbolun önüne geçti desek yeridir.
Maddelerle sıralayalım...
1) Bir düşünün! Trabzonspor gibi bir takımın futbolcusu sezon devam ederken, hem de hafta arasında yöneticisine, hocasına haber vermeden uzatmalı sevgilisi ile düğün yapabiliyor. Sonrasında da hocasını arayıp, hafta sonundaki maçta oynamak istediğini "yüzsüzce" ifade edebiliyor. Aynı şekilde diğer oyuncular da, hocasından izin almadan bu düğüne katılabiliyor.
Ne yaptı Hami Hoca? Kimse bu takımdan büyük değil diyerek tepkisini ortaya koydu. Kafasında Trabzonspor şevki olmayanları kadroya almadı. Helal olsun Mandıralı'ya. Mustafa Reşit Akçay'ın en çok eleştirdiğimiz tarafı oyunculara hakim olamamasıydı.
2) Maçın ilk yarısında Gençlerbirliği oyuncusu sakatlanıyor. Rakip oyuncuyu sağlık görevlileri saha dışına taşırken Hami Hoca yanına gidip geçmiş olsun diyor, acısını paylaşıyor.
3) Aynı oyuncu, sahaya girmek için oyunun durmasını bekliyor. Kaleciliği, adamlığı hep zirvede olan Trabzonspor kaptanı Onur Kıvrak topu dışarıya atarak rakibinin oyuna dahil olmasını sağlıyor.
Burada bir parantez açalım. Çok ileriye gitmeye gerek yok. Pazar akşamı oynanan GS-FB maçında yaşananları hatırlayalım. Bir de Avni Aker'de yaşananları.
İstanbul takımlarının yaptıkları ile hayata bağlanan yazılı ve görsel ulusal medyanın da zoruna (!) gitmiştir Hami Hoca ve Onur'un yaptıkları.
Sırası mıydı çocuklar? "Emre mi çirkef, Melo ondan daha mı çirkef?" tartışmasının alevlendiği bu günlerde futbolun unutulan güzelliklerini ortaya çıkarmak sırası mıydı?
Utandırıyorsunuz televizyon ekranlarındaki futbol baronlarını. Yüzleri kızarıyor mu acaba şimdi onların? Emre ve Melo'nun çirkinliklerini değil de, Hami Mandıralı ve Onur Kıvrak'ın parlattığı centilmenlik yakutunu dakikalarca ekranda döndürmek akıllarına geliyor mu? "Marcus, 50 yıllık tecrübenle nediyorsun?" "Tümer, sen sahadan geliyorsun kardeşim. Gördün mü böyle bir şey?" diye soruyor mu acaba beyaz saçlı, sarı lacivert gözlü "futbolumuzun marka değeri"
Zeki Yavru'nun onbirde başlamasının, Olcan Adın ve Emre Güral'ın formsuzluğun, Yusuf Erdoğan ile Henrique'nin yedek beklemesinin ne önemi var?
Evet, Trabzonspor kötü oynadığı bir maçta üç puanı üç golle aldı. Ama ya kazandırdıkları?