Sosyal medya paylaşımları eğer iyi niyetli yapılırsa amacına ulaşan mesajlar adrese teslim oluyor
Tıpkı 18 yıl önce Trabzon’da kaybettiğimiz “dava adamı” rahmetli Ali Soylu için sosyal medyadan verilen mesajlar gibi..
Rahmetli için yazılan paylaşımları okudukça hem “vefalı olmayı” hem “dava adamlığını” hem de vicdan ve cüzdan arasında kalmamayı” öğrendim şahsen.
Ali Soylu ile tanışıklığım olmadı..
Hiç-yüz yüze gelmedim.
Çayını içmedim sohbetim olmadı..
Ama yakın çevresini-arkadaşlarını-dostlarını iyi biliyorum.
Milli Görüş davasının da nasıl şekillendiği, kimlerin bu davaya gerçek anlamda sahip çıktığını, kimlerin de menfaat ve çıkarları için dönekleştiğini yakından takip etmiş biri olarak böyle bir yazıyı kaleme alıyorum..
Her şeyden önce “dava adamlığını” önce vatan-önce millet-önce vicdan ve merhamet olarak bilen ve hayatını bu uğurda yaşayıp en ağır bedelleri ödeyenlere saygı ve şükran duyduğumu belirtmek isterim
Dava adamı olmak öyle herkese nasip olmuyor.
Dava adamlığı “namus ister, şeref ister, haysiyet ve karakter ister”..
Dava adamlığı “yürekli olmak, mert olmak, dürüst olmak, hak ve halktan yana olmaktır”
Öyle her önüne gelenin “ben dava adamı” demeye hakkının olmaması gerek.
Ama ne yaparsın sahtekar o kadar çok ki “kimin dava kimin para adamı” olduğunu anlamak zor..
Millî Görüş davasının unutulmaz isimlerinden olan Ali Soylu’yu ben de vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
18 yıldır gönüllerde taht kurmuş..
18 yıldır boşluğu hep kalplerde hissedilmiş.
“Soysuzlar” Soylu olmayı anlamaz zaten.. Onlar varsın bildiğini okumaya devam etsin
Umarım Ali Soylu’nun dava adamlığını örnek alanlar onun gibi yaşıyor, onun davasına adam gibi sahip çıkıyordur.
Çıkanlar zaten onu unutmayanlar kendilerini biliyorlar..
Biz de biliyor toplumda biliyor..
Hepimizi bilmezsek Allah biliyor ki o yeter zaten..
Bir dava ve ahlak adamı, vefalı bir dost, cefakar bir baba, hayırlı bir evlat, hayatı başkaları için yaşayan alicenap bir gönül eri olmak..
İşte tüm bunlar Ali Soylu’nun arkasından söylenen sözler..
Şu yalan dünyadan ayrılırken keşke hepimiz için aynı sözler söylense..
Son sözümde şu olsun..
Ne olursa olsun insanları yaşarken sevelim, sevgimizi gösterelim, değerlerimize sahip çıkalım..
Sonradan “ah-vah” çekmek “timsah gözyaşları dökmek” kaybettiklerimizi geri getirmiyor
Dava adamlarını iyi tanıyalım ve onları bu çileli yolcuklarında yalnız bırakmayalım..