Trabzonspor Medicalpark dün akşam yine ligdeki konumunu belirleme adına son derece önemli bir karşılaşmaya çıktı. Artık bu cümle rutin hala gelse de Spor Toto Basketbol Ligi öyle bir durumda ki takımların oynadığı tüm karşılaşmalar, her hafta ligdeki konumlarını bir anda değiştirip hiç ummadıkları yerlere taşıyabilecek nitelikte. Eğer Trabzonspor Medicalpark dün akşamki karşılaşmayı kaybetse ligin düşme potasındaki takımlara yaklaşıyor olacakken, şu anda kafasında play-off hedefini şekillendirmeye başladı. Fakat yine tekrarlamakta fayda var, alınacak birkaç mağlubiyet yine hiç istenmeyen hesapların yapılmasına sebep olabilir. Rakip Türk Telekom, ciddi anlamda bir yönetim anlayışını benimseyememiş olması nedeniyle uzun yıllardır ciddi yatırımlar yapmasına karşın bunun karşılığını bir türlü alamamış bir kulüp. Zira eğer bir spor kulübü başkanıyla, yönetim kuruluyla, camiasıyla tam anlamıyla bir kulüp gibi yönetilmediği sürece yaptığınızın karşılığını alamazsınız. Bence artık Türk Telekom’un Türkiye’de kulüpler maddi konularda böylesi sorunlar yaşarken, bir kulübe sponsor olması gerekmektedir.
Takımımız oyuna ligdeki durumdan dolayı stresli başladı. Özelikle savunma sertliğini ilk yarıda yeteri kadar yüksek düzeyde yapamadığından rakibin sürekli oyunun içinde kalmasını sağladı. Yaş ortalaması oldukça yüksek olan Telekom karşısında oyun ritmini bir türlü yükseltemeyerek skorun ilk yarı boyunca başa baş olmasını sağladı. Oyun ritmini arttıramaması ve savunmadaki yumuşaklık, gerek skorun yeterli seviyeye çıkamamasına, gerekse rakibin güvenini sürekli diri tutmasına sebep oldu. Bunda ikinci yarıda adeta bir fırtına estirecek olan Hardy, Kulig ve Prince üçlüsünün ilk yarıda sadece 13 sayıda kalmasının da etkisi vardı. Hücumda temposuz olan rakibi dışarıya itmeden sadece 3 sayı çizgisi üzerinde yaptığımız statik savunmaya, bir de Thopson’un yerine alınan Feels’ın gerek hücumda gerekse savunmada son derece etkisiz olması Türk Telekom’un ilk yarıyı 27-30 luk skorla önde kapatmasını, bizim de 27 gibi düşük bir sayı üretimiyle soyunma odasına gitmemize sebep oldu.
İkinci yarıda özelikle yaş ortalaması hayli yüksek olan rakibe savunma sertliğini arttırarak ve top alacak oyuncunun 3 sayı çizgisinin en az 2 metre uzağından almasını sağlayacak presi uygulayarak, hem Telekom’un rahat oyun kurması önlendi, hem top kaybına zorlayarak düzenin dışına çıkmaları sağlandı. İlk yarıda skor üretiminde bir türlü etkili olmayan Fells ikinci yarıda da farklı bir görüntü çizmedi. Fakat skor üretmelerine alıştığımız Hardy ve Kulig’eikinci yarıda bir de Prince eklenince galibiyet için gerekli olan en önemli faktör, yani skor gücü devreye girdiğinde galibiyet artık kaçınılmadı. Burada bana göre takım içerisinde bugüne eksik olan en önemli parçanın, yani takım kaptanlığının başarıda ne kadar önemli bir etken olduğunu ayrıca vurgulamam gerekiyor. Alper Saruhan gerek saha içi önderliğiyle gerekse çok krıtik anlarda ürettiği skorlarla bugüne kadar varolagelen bu eksikliği ortadan kaldırdı diye düşünüyorum. Geçen haftalarda da belirttiğim guard konusunda ise fikrim hala değişmedi. Trabzonspor Medicalpark’ın çok daha üretken bir oyun kurucu eksikliği kendini açık şekilde gösteriyor.
Dün akşam önemli bir galibiyet alındı fakat bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Her hafta tekrar ettiğim gibi önümüzde çok ciddi ve zor bir fikstür var. Haftaya deplasmanda oynanacak İBB ve ardından sahamızdaki Giresun karşılaşmaları ligdeki konumun belirlenmesi adına çok önemli. Her hafta bir öncekini unutup, bir sonrakine konsantre olunması şart.