Geçen sezon Türk futboluna sıçrayan şike olaylarının geldiğimiz bu günde hala bir sonuca bağlanamamış olması Türk futbolunu yönetenlerin zihniyetlerini açıkça ortaya koymaktadır.
Yöneticilik; Kabiliyet yetenek ve ileriyi görme işidir yani herkes büyük mevkilere gelebilir ancak bu usta bir yönetici odlukları anlamına gelmez.
TFF Başkanı Yıldırım Demirören’de bu başarısız yöneticilerden biri, söylentilere göre babası tarafından işletmenin başından uzaklaştırılmış, Beşiktaş Kulübünü iflasın eşiğine getirmiş bir kişinin TFF başında ne kadar büyük işlere imza atacağı da ortadadır.
Sayın Demirören ve ekibinin akıl almaz hataları sonucu 2012-2013 Futbol sezonunun
hemen hemen tamamı rezil derecede hakem hatalarıyla geçti, başta Trabzonspor olmak üzere çok sayıda kulübün canı yandı bağırıp çağıranlara da verebilecekleri cezaların en ağırını verdiler, bu alanda Trabzon spor yeni bir rekorun sahibi oldu denilebilir. Tabi bazı büyük kulüplerin yöneticileri ve sporcuları da bir o kadar kollanıp aklandılar ya da cezaları en hafife indirildi. Yani bu Ülkede Sporda da Adaletin olmadığı açık seçik ortaya çıktı.
Bu sezon şampiyon kim olmuş, kim küme düşmüş hiç önemli değil çünkü bu örümcek tutmuş kafalar istediklerini diledikleri ortama rahatlıkla sürüklerler artık pes diyorum.
Ne yapmalıyız ; Her hafta hakem hatalarına takılı kalmamalıyız, hatta aleyhte çalınan düdükler için futbolcularımız hakemin yanına giderek çok haklısınız hocam demeli bir şekilde onları motive etmelidir, hakemlerimizin kalplerini aleyhimizde çalınan düdükler, verilmeyen penaltılar veya gollerle meşgul etmemeliyiz, unutmayalım ki onlar bu ligde maçlarını antrenman niyetinde yönetiyorlar. Hakemlerimizin asıl amaçları Cüneyt ÇAKIR üstatları gibi elit hakem kadrosunda Yurt dışında düdük çalmak bunu sakın unutmayalım ve hakemlerimize yardımcı olalım.(Allahım sen Türk futbolunu koru )
TFF ve Hakemlerin yanlı tutumları nedeniyle Türk Milli Futbol takımının geldiği son noktayı da hepimiz gördük dünya sıralamasında son sırada bulunan bir takımı zor yeniyorsan senin Dünya kupasına katılma hakkında olamaz, Milli takımın bu kafayla gitmesi halinde Dünya kupasına katılmanın sadece hayal olacağını defalarca yazdık anlatmaya çalıştık ve ne kadar da haklı olduğumuz ortaya çıktı, keşke Milli takım çok başarılı olup Dünya Kupasına katılsaydı da ben yazdıklarımla rezil olsaydım ama yine söylüyorum bu tek taraflı at gözlüğü takmış kafalarla ne Türk Futbolu ne de diğer sporlar bir adım öteye gidemez.
Tüm spor yöneticileri önce bulundukları konumun ağırlını ve sorumluluğunu içlerinde hissedecekler daha sonrada kendilerini her gün geliştireceklerdir eğer bunlar olmazsa sporda tarihi hüsranlara uğramaya devam edeceğimiz apaçık ortadadır.
Gençlik ve Spor Bakanımızın İstanbul 2020 olimpiyatları için ne kadar emek verdiği ortadadır bu nedenle, olimpiyatların Ülkemize alınmasının kesinleşmesi halinde, sayın Bakanın Federasyonlarda bir çok değişiklikleri de yaptıracağından eminim, eğer mevcut Federasyon Başkanları ve yanındaki kurmayları ile Olimpiyatlara gitmek isterse yarışacak bir sporcu bile bulamayacağımızdan emin olabilirsiniz.