Trabzon Atatürk Alanı

Bir hafta önceki yazımı bir soru ile bitirmiştim. Dünya ve Türkiye Kent Meydanları üzerine fikirlerimi genel olarak belirtmiş,kent meydanlarını ve üstlendikleri görevleri şöyle bir yüzeysel açıklayarak şu soruyu sormuş idim; Peki Trabzon Atatürk Alanı ned

Bir hafta önceki yazımı bir soru ile bitirmiştim.

 

Dünya ve Türkiye Kent Meydanları üzerine fikirlerimi genel olarak belirtmiş,

kent meydanlarını ve üstlendikleri görevleri şöyle bir yüzeysel açıklayarak şu soruyu sormuş idim;

 

Peki Trabzon Atatürk Alanı nedir?

 

Esasında Trabzon Atatürk Alanı kimin nasıl görmek istediği ile ilintilidir. Yani

bizler burayı bir meydan olarak görmek isterken, sizler veya bir başkası bu mekanı çok rahatlıkla ortada bir park ve onu çevreleyen caddeler olarak görebilir veya görmek isteyebilirsiniz. Çünkü mevcut durum ve mevcut şartlar böyle bir fotoğrafı

çekmeyi teşvik etmektedir. Yani mevcut durum bu güzide mekanın bir meydan olarak görülmesini engellemektedir. Ortada bir park ve onun etrafında acımasızca dönen motorlu araç trafiği halkın gözünde bir meydan olarak ne kadar algılanabilir ki?

 

Ortada bir karmaşa veya bir belirsizlik olduğu aşikar. Hatta bunu bir kararsızlık olarak görmek hiç de abartı olmaz. Akademik ve kentsel tanımlamasını

Atatürk Alanı olarak yapıp uygulamada araçların adeta cirit atmalarına ve parkı ezip geçmelerine izin vermek bir karasızlıktan başka bir şey değildir. Kenti ve şehirciliği hiçe saymaktır. Meydanlar halkın bir bölümüne veya belli bir meslek grubuna hizmet etmek için tasarlanmamışlardır.  Bugün Atatürk Alanı motorlu araçların güç ve gövde gösterisi yaptığı ve üstünlüğü ellerinde tuttukları bir mekan ol –

muştur.  Kısaca meydan parkı diye adlandırdığımız o güzel parkımızda simit eşliğin-

de çay içmek için araçlar arasında kırk takla atmak zorunda olduğumuz hepinizin malumudur.  Yani nefes almak için parka gideceğiz diye neredeyse ruhumuzu tes-

lim edecek olmamız kara mizah değil de nedir?  Bir örnek olarak; her yıl yapılmakta olan uluslar arası festivallerde meydan parkındaki etkinlikler araç gürültüsü içinde kent ile buluşamamakta ve heba olup gitmektedirler.

 

Meydan parkı çevresinde birinci derecede yayalara hizmet veren iki yerde trafik lambası vardır.  K.Maraş caddesi başlangıcındaki ve Gazipaşa Caddesinin bitimindeki diğer ikisini de sayarsanız dört adet trafik lambası meydan parkı çevre-

sinde hizmet veriyor. Şimdi buradan bütün yetkililere soruyorum; Bu trafik lamba-

larından hangisinden yayalar bütünü ile yararlanmak istemektedir? Cevap şudur; Hiçbirinden.. Çünkü halk meydanı meydan olarak görmektedir. Yani serbestçe dolaşılabilen, park ve cadde ayrımının yapılmadığı bir mekan olarak görmek istemektedirler.  Demek ki halk, yazımızın başında çektiğimiz fotoğrafı değil, gerçek anlamda meydanı yaşamaktadır. Ama ne yazık ki yetkililer ve araçlar buna imkan vermemektedir.

 

Trabzon"da eski ve yeni olmak üzere birkaç adet meydan mevcuttur. Ama hiçbirisi Atatürk Alanı kadar insan yoğun bir ölçeğe sahip değildir. Bünyesinde koca ağaçların bulunduğu bir parkı barındıran bir meydan da her kente nasip olmamıştır.

 

Yapılması gereken ilk şey; Atatürk Alanı"nın tanımını tekrar gözden geçirmektir. Bu mekanın bir alan bir meydan olarak kabulunu tam anlamı ile yaptıktan sonra bu tanımı akademik anlamına uygun bir biçimde plana işlemek ve uygulamaya koymak gerekmektedir.

 

Araç trafiğinin tamamı ile yasaklandığı bir düzenin gerçekçi olamayacağını

elbette görebiliyoruz.  Belli zaman ve saatlerde sınırlı sayıda servis veya başka hizmetler amaçlı bir trafik düzenini de içinde barındırmak üzere Atatürk Alanı gerçek anlamda kamu hizmetinde bulunan toplu taşımanın ( ki bunu adı da raylı sistemdir ) ve yayaların hizmetine açılmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri