Trabzon Serbest Bölgesi, Trabzon Liman İşletmesi tarafından iki ay kadar önce devralınınca, bir anda sihirli bir el değmiş gibi; Bölge doldu.
Trabzon için çok önemli olan önemli istihdam sağlandı.
Boş yer kalmadı ve ekonomik faaliyetler başladı.
Trabzon Serbest Bölgesi 1992"de kuruldu.
Özelleşti ya ondandır (!).
Serbest Bölge ilgili Yasa, Yönetmelik ve Tüzüklere göre yönetilir.
Hangi yasalar son bir- iki ay içinde değişti bilmiyorum.
Ya da genel müdürleri mi değişti?
Hatır için ekşi erik yenir, yatırım ya da ticaret yapılmaz, biline.
Trabzon Serbest Bölgede kiralar düştü de ondan, doldu.
Hadi canım sende
Eğer bu kira işi ise, siz niye düşürmediniz.
Bilenen bir şeydir, ama yine de tekrarlayayım; Değişimler ve dönüşümlerde her zaman bir kişi ile başlar.
O inanır, hesabını kitabını yapar sonra da çarkı döndürecek marşa basar.
Sonra o kişi, eşyanın tabiatına uygun bir içerik belirler. Ne yapacağına karar verir. Gerekli organizasyonu kurar ve daima başkalarına ihtiyacı olduğunu bilir. Onları harekete geçirir.
Ticarette de her zaman başkalarına ihtiyaç duyulur. Bu, ister iş ortaklığı için olsun, ister çalışan- teknisyen ya da beyaz yakalı bürokrat olsun Başkalarına ihtiyaç vardır.
Ticarette kazan kazan ilkesi ne kadar basittir.
Trabzon"da Serbest Bölgedeki hareketin marşına da Şeref Bektaşoğlu vurdu.
Bu böylece biline. Tebrikler Bektaşoğlu
...
BDT"den Türkiye"ye ihracat 22.5 milyar dolar.
Türkiye"den BDT"ye yapılan ihracat 5 milyar dolar kadar.
Gördünüz mü açığı; 17, 5 milyar dolar.
Ciddi bir cari açık değil mi?
Trabzon"dan BDT"ye yapılan ihracatta kırmızı hat uygulaması nedeniyle Trabzonlu ihracatçıların giderek yıldızları sönüyor.
Trabzonlu ihracatçıların bağlantı yaptıkları Ege"de üzüm çöpe gitti, domatesin ise tarlada kaldı.
Zarar büyük.
Şimdi sırada Ege"nin ve Akdeniz"in Narenciyesi var.
Kırmızı hat uygulaması devam ediyor.
Trabzon Limanı, BDT"ye yapılan ihracatta önemli bir kapı.
Trabzon kendi ihracatçısını yetiştirdi. Bunların nerdeyse tamamı tabandan geldi. Dişleri tırnakları ile buralara kadar geldiler, hatta gemi sahibi, narenciye işleme tesisi sahibi oldular.
Giderek zora giriyorlar. Aslında SOS çığlığı atmaya başladılar bile .
Bilirsiniz Fatih"in İstanbul"u fethi sırasında surların içinde en önemli tartışma Meleklerin Kanıtı olup olmadıkları ile ilgiliydi.