Biliyorsunuz, Spor şehri Trabzon vizyonunu önemli buluyorum ve birkaç haftadır sizlere Trabzon Spor Çalıştayı ile ilgili gelişmeleri ve düşüncelerimi yazıyorum. Hem çalıştayla ilgili şehirde ve tüm okuyucularda farkındalık yaratmak istiyorum, hem de “gerek yok bu işlere”, “Trabzon futbol şehridir”, “Trabzon spor şehri olamaz”, “beni kim dinler ki” kolaycılığına kaçmak isteyen beyinleri zora, yani düşünmeye ve katkı vermeye sürüklemek…
Trabzon’da sporun paydaşları Gençlik Spor İl Müdürlüğü öncülüğünde Trabzon’u “Spor Şehri” olarak konumlandırmak için yola çıktılar. Bu yolda, katkı vermesi gereken hemen herkes paydaş olarak işin içinde, şimdilik. Biri hariç.
Sorun ne?
Trabzon’da birbirinden modern 78 spor tesisi var ve çoğu şehre hiçbir katkı sunamıyor. Trabzon’u spor kenti olarak anmak istiyoruz ama spor yapma alışkanlığımız çok düşük. Her 10 kişiden 9’u spor yapmıyor. Trabzon kilitlenmiş biçimde gençlerine yeni sosyal olanaklar (ki bunun içerisinde en önemli ayak spordur) sunamıyor. Bu kadar mı? Takibi değil, sayfalarca raporlar var bu konuda. Ama başlıklar belli artık.
Nereye varılmak isteniyor?
Trabzon’u “spor kenti” olarak konumlandırmak, sporda rekabet edebileceği potansiyeli harekete geçirmek ve bu yolla kentin her anlamda (sosyal, ekonomik, kültürel) gelişimine katkıda bulunmak isteniyor.
İyi bir şey yaparsanız dünya fak eder, gelir satın alır.
Spor Çalıştayı ile çözüme doğru
Katılımı geniş tutabilmek amacıyla çalıştay Ekim ayına ertelendi. Kimse tatildeydim, haberim yoktu demesin.
Şimdi ortak akıl ile varılmak istenen çözüm yollarına dair biraz beyin fırtınası yapalım. Kolaycılığa kaçmaya yatkın zihinleri, “ben bundan daha iyisini önerirdim be” diyenleri kışkırtalım istiyorum.
Coca Cola, içeceğin fıçılarda satıldığı dönemde büyük bir krizle karşılaşmış. Yüksek ücret ödeyerek bir danışman bulunmuş. Haftalar sonra danışman, A/4 kağıdına çizili bir şişe ve altında şu kelime yazılı önerisini sunmuş; Şişeleyin.
Anlatabildim mi?
Mesela, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, benim de katıldığım şu öneriyi sunuyor: Üst kurul kurun.
Hadi biraz düşünelim bu konuda.
Trabzon Spor Koordinasyon Merkezi’ni kuralım.
KTÜ BESYO, ASKF, TTSO, TUFAD, birçok kurum destekliyor, desteklemeli ve egolardan mümkün olabildiğince uzak, ortak fayda paydasında birleşilebilmeli.
Siyaset, desteklemeli, katkı vermeli ama konunun uzmanlarının önüne geçmemeli.
Peki üst kurulu kim yönetmeli?
Bir hücumbot kadar çevik olmalı kurul, icracı olmalı, eşit söz hakkı ile yönetilmeli. Vali gelip kurula başkanlık etmemeli. Bilgilendirme elbette…
Ya Para?
DOKA’nın “Güdümlü Projesi” olarak (“%75 Devletten %25 eş finansman modeli) ile hayata geçirilebilir. Eş finansmanı kim karşılayacak? Bu soru da burada dursun.
Trabzon Spor Kümelenmesi (Trabzon sportcluster)
Trabzon, sporda kümelenme yoluyla bir rekabet avantajı yaratabilir mi?
Evet.
“Bölgesel ekonomik kalkınma araçlarından biri olarak kabul edilen kümelenme yaklaşımı, Türkiye gündemine 2000 li yılların başında girmiştir. Geçen sürede ekonomi politikaları dahilinde özellikle Kalkınma Planlarında yer verilmiş, Ekonomi ve Sanayi Bakanlıklarının ilgili devlet desteklerinde yerini alarak uygulanmaya başlanmıştır. Mevcut durumda yaygın olarak KOBİ iş geliştirme alanı ile ilişkilendirilmiş olsa da, kavramın bölgesel kalkınma için bir araç olduğu dolayısı ile bir bölgede ekonomik ve sosyal aktörleri belirli ekonomik hedefler etrafında bir araya getiren dahası iş ağları ve uzmanlaşmayı teşvik eden bir yaklaşım olduğu unutulmamalıdır. Konuyu sadece KOBİ ekseninde tartışmak ya da devam eden teşvik araçları ile sınırlandırmak, kümelenme yaklaşımının özünden uzaklaşıldığı gibi, bölgesel ya da sektörel adımların yanlış inşa edilmesi ile sonuçlanabilir.” Yeliz Çuvalcı
Köyün delisi kim diye sormayın; büyük laflardan falan söz etmeden
Sporda kümelenme yoluyla “yerel kalkınma metedolojini” yaratır, Türkiye modelini ortaya çıkarabiliriz.
Çalıştaylar ortak akıl ile yöntemlerinden biridir ama ayni zamanda en iyi aklı da bulmaktır.
Hepimize kolay gelsin.