Geçen hafta çarşamba gününün akşamı, Sayın Tayfun SEZER ve Sayın Ay-
han SÜRMEN"in yıllardır sunduğu Dobra Dobra Programına ilk kez ev sahibi sıfatı ile katıldım. Yani bugünden sonra Dobra Dobra programının yapımcı ve sunucu ortaklarından biri olma şerefi bendenize de verilmiş bulunuyor. Buradan hem kendi-
lerine hem de programa katılmam yönünde teveccühlerini eksik etmeyen sevgili izleyicilere tekrar teşekkür ediyorum.
O akşam program konuğumuz Belediye Başkanımız Sayın Volkan CANALİ-
OĞLU idi. Sayın Başkanın gerek sorularımız üzerine gerekse de kendi insiyatifi ile
değindiği konulardan biri de Trabzon Belediye hudutları içine katılan Yeşilova Beldesi ile Uğurlu ve Bengisu Köyleri idi. Sayın Başkan bu yerleşim bölgelerinden bahseder-
ken buraların sosyal anlamda kendi kendine yeten bölgeler olması için çalıştıklarını
söyledi. Bunun üzerine ben de buraların birer Uydu Kent mantığı ile ele alınması gerektiğine işaret ederken bir anlamda Sayın Başkana destek çıktım. Kendisi de beni doğruladı.
Uydu kentlerin Trabzon Şehircilik anlayışındaki yeri 1970 li yıllara kadar uza-
nır. Esasında o dönemlerde ki hedef sosyal konut ağırlıklı olsa da gelişen ve değişen bir kentte bu hedefin, bütün dünya ile paralellik gösterme gibi bir süreç içine girmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu doğal bir şeydir. Gereksinimler bunu şart koşar. Nüfusun
artması, köyden kente göçün hızlanması konut ihtiyacını doğurmuştur. Ancak ülkenin hele hele Trabzon gibi merkeze uzak bir taşra kentinin ekonomik yapısı öncelikle barınma, lüks olmayan ama işlevsel, insanların bir arada huzurla yaşayabile
cekleri konutlar yapmaya imkan tanımıştır. O dönemlerdeki temel anlayış bu olduğu
için belediyeler de imar planlarının bu gözle ele alınmasına yer yer katkı sağlamıştır.
Hatta birçok belediye birçok sivil yapımcıya örnek olabilecek uygulamalara bizzat
kendisi imza koymuştur. Trabzon Soğuksu Belerko bu uygulamalara bir örnektir. Ta-
sarım süreci ve uygulama aşamasındaki bazı ticari kaygılara rağmen Belerko sosyal konut anlamında iyi bir sonuçtur.
1970 li yıllarda başlayıp 1980 ler sonlarına kadar süren sosyal konut anlayışı,
1990 lardan sonra artık standartları ve beklentileri yüksek, daha büyük metrekareli,
sosyal alanları, bahçeleri geniş sitelere keskin bir dönüş yaptı. Hele hele özellikle 1990 lardan sonra belli bölgelere yoğunlaşan bahçeli tekil konut anlayışı o yıllardan
bu güne artarak devam etmektedir.
Özellikle büyük kentler bu dönüşümü, kent merkezinde görmeye alışık oldu-
ğumuz birçok sosyal aktiviteyi ( sinema, lokanta, alışveriş, okul, kreş, kafe..vs) bu sitelere taşıyarak taçlandırdılar. Trabzon ise bütün lüks anlayışına rağmen sınırlı boyutlarda, gıda ağırlıklı marketler dışındaki herhangi bir aktiviteyi bu siteler veya bu sitelerin bulunduğu bölgelere götüremedi. Oysa Uydu Kentler bu aktiviteleri içine alan yani kendi kendine yeten, insanının günlük ihtiyacını o bölgede karşılayan yerleşimlerdir.
Son yıllarda sürekli olarak gündemimizi meşgul eden Trabzon Kent yo-
ğunluğunun kurtuluşu uydu kent anlayışından geçer. Yapılan siteler yakın çevre planları ile ele alınsa, ticari kaygılar hiç gündeme alınmasa, bir kentin geleceğinin söz konusu olduğu plan anlayışı ile hareket edilse, her şeyden önemlisi sağlık tesisinden eğitimine kadar zaruri işlevlere imkan tanıyacak
uygulamalara ev sahipliği yapsa inanıyorum ki yakın bir gelecekte Trabzon Kent Merkezi sadece keyifsel ya da çok hayati sebeplerden dolayı insanların
ziyaret ettiği bir yer olacaktır. Coğrafi, fiziki ve ekonomik şartlar böyle çözüm-
lere gitmeyi kolaylaştırmaktadır.