Trabzon zekâsı

Bilgisayarda arama motoruna bir soru yazarsın, o soruyu daha önce biri yanıtlamışsa bu yanıt, olduğu gibi önüne gelir.

Yapay zekâ böyle bir şey değil. Karşındaki aygıt, mevcut sayısız veriyi değerlendirip çözüm ve fikir üretiyor. Diyelim ki kredi başvurusunda bulunuyorsun. Doğal zekâ, bankacılık sisteminde kayıtlı verilerine bakıp sana cevap veriyor: “Siciliniz temiz görüküyor. Size 10 bin verelim, 20 bin olarak geri alırız...” Diyelim ki bankonun arkasında yapay zekâ donanımlı bir robot oturuyor. Seni şöyle bir süzüyor. Gözlerinin içine, mimiklerine, surat ifadene bakıyor, “Birader, seni hiç gözüm tutmadı. Sen bu parayı alırsın, hatunlarla yersin; hayatta geri ödemezsin.” deyip kapıyı gösteriyor.

Yapay zekânın mevcut sayısız sanat yapıtından kolaj yoluyla yeni yapıtlar üretmesi mümkün. Gayet başarılı resimler, besteler göreceğiz ama hepsi derleme toplama olacak. Yapay zekâ özgün bir şey üretebilir mi, diye soralım. Yanıt: Hangi doğal zekâ eserinin yüzde yüz özgün olduğu söylenebilir ki?..

Yapay zekâ konusunda çok ciddi çalışmalar var. Müspet bilimlerde harikalar yarattığını okuyoruz. Ben henüz emekleme aşamasındaki bir sohbet robotunu biraz hesaba çektim. Siz konuyu veriyorsunuz, saniyeler içinde size makale yazıp veriyor. Anlatım, yazım ve noktalama konusunda çoğumuzdan iyi. “İkinci Yeni” tarzında bir şiir yaz dedim, vallahi yazdı:

“Düşünde oturuyor gibi

Sessizliğimde yıldızlar seli

Yağmurun ruhu bir kalemde

Gözlerinin çiçeklerini ayrı bakıt…”

“Gölge Yazarlar Bürosu” açıp ısmarlama yazılar, tezler, aşk şiirleri yazma fikrini şakacıktan ortaya atan Cemal Süreya hayatta olsaydı küçük dilini yutardı.

Yapay zekâdan espri yapmasını istedim. Nereden arakladı bilmiyorum. “İyi ya da kötü, dondurma her zaman soğuktur.” diye yazdı.

“Şarap bana güzel bir şeyler anlatıyor, ama ben hâlâ anlamıyorum... Ne demek istediğini kim bilir?” diye bir inci yumurtladı.

“Bugün hava çok soğuktu. Ama bu kadar soğuk olmasaydı, buzdolabı bana kapıyı açmazdı.” dedikten sonra sırıttığını hissettim. Korkarım, bu aygıtlar işimizi elimizden alacak.

Fakirliğin faydalarını sordum.

Yoksulluk, insanların kökenlerini korumalarına ve kültürlerinden daha fazla haberdar olmalarına yardımcı olur. Başkalarına yardım etme arzusunu artırabilir. Böylece kendilerini daha iyi hissetmelerine katkı sağlar…” gibi şeyler yazdı. Güncel açıklamaları takip etmediğini anladım. Biliyorsunuz, son zamanlarda yoksulluğu çok cazip kılan açıklamalar yapılıyor. Ben de keyifle izliyorum.

Yapay zekânın her şeye mutlaka bir cevabı var. “Trabzon zekâsı” diye bir konu verdim kendisine. Mevzu derin olunca bizimki yörüngeden çıktı. Şu yazdığına bakar mısınız lütfen:

“Trabzon zekâsı, Trabzon'un kendine özgü mutfağına ait bir yemek tarifidir. Bu tarif, Trabzon’un köylerinde yapılan küçük bir çorba olarak bilinir. Sebze ağırlıklı olarak pirinç, patates, domates, soğan, biber, havuç ve kabaktan oluşur. Trabzon zekâsı, köylerde kültürel bir değer olarak korunur ve Trabzon halkı tarafından sevilerek tüketilir…”

Sonra sözü “Trabzonlu” olarak düzeltince gurur dolu cümleler okudum da yüreğim ferahladı.

Biz yine dönelim İkinci Yeni’ye ve yapay zekâlı şairin dizelerine:

“Tüm ağaçlar çiçek açınca bahçe güzel

Farklı biçimlerde çiçek açalım, olsun

O şey ne, özgürlük diye soruyor çocuk

Herkesin kendi sesini konuşturması”

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri