İki haftadır mimarlık tarihine ve kentimizdeki görünümüne hafif girişler yaptık.
Konuyu tanjant değerlendirmelerle ele aldık. Eski bir mimarlık öğrencisi olarak mi-
marlık eğitimi sürecinde konuya bakışta taviz verilemez bir tavır içinde bulunulduğu-
nun tanıklarından biriyim. Yani ülkemizde mimarlık eğitimi çok ciddi verilir. Her mimarlık öğrencisi de bu ciddi eğitimin bir ürünü olarak okullarından mezun olurlar. Ülkemizde veya ülke dışında mesleklerini icra ederler. Trabzon bu konuda şanslı kentlerden biridir. Zira ülkemizin önde gelen üniversitelerinden Karadeniz Teknik Üniversitesi bu kenttedir. Ve bünyesindeki önemli fakültelerinden biri de yine ülke genelinde ünü tasdiklenmiş olan mimarlık fakültesidir. Hal böyle iken eğitim sonrası mesleği uygulama , bir başka deyişle çalışma alanı olarak Trabzon Profesyonel Mimarlık Camiası da aynı şansa sahiptir! diyebilir miyiz? Kamuda veya özelde çalışan ücretli mimarların durumları kamu personelleri ile ilgili yasalar ve şirketlerin şirket politikası ya da sözleşme şartları ile ilgili olduğundan buralarda emek harcayan meslektaşlarımızı konumuzun dışında tutuyorum.
Gelelim serbest mimarlık bürosu sahibi olan yani meslek uygulamada proje
müellifi olarak görev yapan mimarların kent içindeki tutum ve durumlarına;
Trabzon"un zor bir kent olduğu söylenir durur. Nüfusu ya da nüfus içindeki çeşitliliği ne kadar artarsa artsın bu kentte meslek icra edilirken gereken profesyonelliğin gösterilemediği bir gerçektir. Şunu kesin olarak ifade etmeliyim ki mimarlık eğitimiile sonrası arasında Trabzon"da çok keskin bir sınır vardır. Yani serbest mimarlık dünyasına adım atan yeni bir mimar, öğrenciliğinde ne kadar parlak olursa olsun profesyonel hayatın büyüsü içinde kendisini hemen buluveriyor. Ve de ne yazık ki tüketim dünyasının çarkları arasında ölüm kalım savaşı vermeye başlıyor. Eğitim sırasında
kazanılan şahsiyet ve sanat duygusu bu savaşta ikinci plana atılabiliyor. Bu sorun kentimize özel bir durum değil elbette ama bünyesinde mimarlık fakültesi barındırıyor oluşu ve mezun mimarlardan önemli bir bölümünün hemen büro açmak istemesi sorunun kentimizde daha şiddetli hissedilmesine sebep olmaktadır.
Trabzon"da serbest mimar olmanın ana zorluğu meslektaşlar arasındaki iletişimin ve sorun paylaşımının sınırlı oluşudur. Yani derdinizi anlatabileceği-
niz arkadaşınız derdinize sebep kişi olabilmektedir.
Hayata tutunabilme ne yazık ki maddiyatla direk ilintilidir. Bu da mesleği ucuza
yapmanın yolunu açmaktadır. Mimarlar odası tarafından alınan veya alınacak fatura beyan etme endeksli bütün önlemlerin çözüm olmadığı ve de olmayacağı ne yazık ki hala anlaşılamamıştır. Çünkü isme veya şirkete kayıtlı mimarlık bürolarının gelir gider dengesi bakımından aralarında dev uçurumlar vardır. Mimarlık bir sanattır. Ticaret değildir. Konuya böyle yaklaşmak ve böyle bir kabulle yola çıkmak maddi sorunu çözmede esası teşkil eder. Herkesin sanatı uygulama değeri farklı olabilmektedir. Devletin yapacağı görev meslek odasının ilgi alanı olmamalıdır.
Temel sorun ise Trabzon"un eski ve çok değerli bir kent olduğu gerçeğinin mi-
mar ve işverenler tarafından çoğunlukla unutuluyor olmasıdır. İşverenlerin işe ticaribakması mazur görülebilir ama aynı bakışa mimarların da sahip olması üzüntü vericidir. Laboratuar titizliği ile ele alınması gereken bir meslek Trabzon Kimliğini gözardı edebilmektedir. Mimarlar Odası bu konuda sürekli bir etik eğitimin öncüsü olmalı ve yerel yönetimle sürekli iletişim kurmalıdır. Kent merkezinde proje yapmak ayrıcalıklı bir davranıştır. Çünkü konu özeldir. Modern olmak eskiyi dışlamayı gerektirmez.
Bu kentin sokakları mimarların egolarını ve değişim özlemlerini ucuza tatmin etme yeri olmamalıdır. Bu kent sanat dışı bir bakışı hak etmemektedir.