Trabzonlu bir İtalyan KRİNO KAFATO…

Turgay Beşyıldız Yazdı "Trabzonlu bir İtalyan KRİNO KAFATO…"

Trabzon’un ressamlara, şairlere ve yazarlara ilham kaynağı olan Ganita’sında doğmuştu.

Rahmetli babamla aynı yıl, 1924’te.

Babam bir köyde, o ise Ganita’da… Sonra yolları çocukluk döneminde Ganita’da kesişti.

İlerleyen yıllar, çocukluk ve gençlik yıllarında onları aynı mahallenin delikanlıları yapmıştı. Kafato; ta ki İstanbul’a Tıp eğitimi almaya ve futbol oynamaya gidene kadar.

Şimdiki Ganita ile arasında bir kültür, eğitim, insan, müzik ve kılık kıyafet zevkinin farklı olduğu bir dönemde…

İtalyan kökenli Kafato ailesi, yolu Trabzon’a düşen general olan büyükbabalarının isteğiyle Trabzon’a yerleşmişti.

1850’li yıllardaki Kırım savaşında, Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında yer alan İtalyan ordusunda görev yapan bir General Kafato, Krino’nun büyükbabası idi. Dede Kafato, Trabzon’un karşı kıyısındaki savaştan sonra İtalya’ya dönmez, görünce çok sevdiği Trabzon’a yerleşir. Askerlik dönemi biter ve iş hayatına atılır; kerestecilik yapmaya başlar.

Bir süre sonra; iş için gittiği şimdiki Maçka ormanlarında, etnik kökenleri farklı olan bir grup eşkıya çetesi tarafından gasp edilerek, maalesef öldürülür.

Bu olay bile, o zamanki bu güzel kıyı kentine yerleşmiş ve hayatlarını uzun süre burada sürdürmelerine mâni olmamıştı.

Hatta İtalyanlara, Katoliklere, gayrimüslimlere ait mezarlıklar, Arafilboyu Mahallesi’ndeki Maşatlık mevkiinde halen daha durur.



*

O dönemler lisede iken, ünlü Trabzon Lisesi futbol takımının kalecisi, aynı zamanda futbola hizmet vermeden önce Ziya Bey Sahası’nda tenis oynayan, iyi bir tenisçi olan İtalyan kökenli Krino olur. Trabzon’un ilk yabancı uyruklu oyuncusuydu. Ama hiç kimse bu kentte ne onu ne ailesini bir yabancı gibi hiç ama hiç görmedi. Tam bir Trabzonluydu. Zaten Ganitalıydı.

Hamsiden kofanasına, mısırından ekmeğine, mezgitinden maranzul incirine, kokulu üzümünden Trabzon Hurmasına kadar bizimle iç içeydi, o güzel günlerde… Yani Ganita Mahallesi’nin ve kıyısının şimdikinden çok daha iyi, tabloları bile süsleyecek güzellikte olduğu o yıllarda.

Devam eden kıyı katliamının ilki bu şehirde ilerleyen yıllarda başlamıştı.

Uzunkum’daki o uzun ince kumlu kumsalımız istila edilerek, upuzun ana sahil karayolu yapılmış, kentin üst kısmından her nedense aynı güzergâh tercih edilmemişti.



İşte bu kente ilk kötülük kazmasının vurulduğu zamandı, o zaman.

Dönemin Osmanlı padişahı ise, kentte yaşayan İtalyanlar için Ganita’da Katolik Kilisesi olan Santa Maria‘yı yaptırmıştı. Dini vecibelerini yerlerine getirebilsinler diye… Kafato’nun amcası, şimdiki AK Parti il binasının tam önündeki yere opera binası yaptırmıştı. İlerleyen yıllarda Sümer Sineması adı altında hizmet veren bu harika tarihi bina, maalesef 1958 yılında, iki hafta içerisinde dönemin belediye başkanı ve meclis deki destekçileri tarafından, sadece bir inatlaşma uğruna yıkılmıştı.

Kentin en güzel tarihi binalarından biri olan Kemerkaya sahilinde ki, Gürcü Kralı 2. Solomon’un Saint Gregoire Katedrali ile birlikte yok edilmişti. Bu tarihi Katedralde 1949 yılında bir gecede dinamitlerle yıkıldığında tam tamına 669 yıllıktı iyi mi? O kralın ve eşinin mezarı, yıkılan kilisenin yanında ( Kanuni Anadolu Lisesi yanında, doğu tarafında bulunan çocuk bahçesinin olduğu alan) 1990 yılında açılmıştı.



İskeletleri tabuta koyularak, bir papaz ve bir grup Hristiyan Gürcü ve Rus eşliğinde Ayasofya Müzesinin bahçesinde yapılan tören sonrası Gürcistan’a gönderilmiş ve Gürcü komşularımıza ona anıt mezar yaptırmışlardı. Şimdi ziyaretçi akınına uğruyor!

Trabzon’un kısa bir döneme kadar yaşayan efsanelerinden ve Trabzonspor’un en yaşlı üyelerinden biri idi Krino...

İlerleyen yıllarda Trabzon Lisesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Tıp eğitimi alan Krino Kafato, doktor olur ve Trabzon’da muayenehane açar. Aynı zamanda İdmanocağı’nda yönetim kurulunda yer alır. Kentin Taksim meydanı, Atatürk alanında ki eski adıyla Yeşilyurt Otel ve Restoranını da Kafato ailesi çalıştırmış, hemen alt kısmında şarap imalathanesinde hizmet vermişti.

Krino, Trabzon Lisesi’nde bir süre top koşturduktan sonra, üniversite öğrenciliği döneminde İstanbul’da; ünlü simaların forma giydiği Süleymaniye takımında da kaleci kazağını giymişti. Kafato, bir Trabzon ziyaretinde Trabzon’un ünlü Rum bankerleri, zenginleri, Kostaki ve Kabayani’yi babasının iyi tanıdığını söylemişti.



Şimdilerde Trabzon Müzesi olan Kostaki Konağı’nda, Trabzon’un insanı olan Kabayani ve Kostaki yemeğe papyonlu oturur, akşam yemeklerini genelde arkadaşlarıyla, aileleriyle beraber müzik eşliğinde yerdi. Trabzon’un o dönemde nüfusu az ama kültürü çok yüksek seviyedeydi. Gayri müslim aileler kentten uzaklaştıkça ya da uzaklaştırıldıkça, kentin kültür yapılanması da değişti.

Bir dönem sonra Trabzon’dan zor olsa da ayrılma kararı alan Kafato ailesi İstanbul’a yerleştikten sonra, Krino bir gün tatile gittiği Kanada’da oturma kararı alır ve kısa bir süre sonra içinde nemli bir hüzün bırakarak Toronto kentine yerleşir!

Trabzon’da uzaktan uzağa platonik sevdiği Trabzonlu uzun saçlı güzel kızı hayallerinde arkada bırakır. ‘’Gülcemal’’ gemisiyle Trabzon Limanı’ndan çıkarken, şehrine son kez bakar, göz yaşları denize damlar. Zamanla, belki de Trabzon’a benzettiği Toronto’da evlenir, çoluk çocuğa, torun torbaya karışır.



İsim benzerliğinden mi, kader mi acaba bilmiyorum? Trabzon’da başlayıp, Toronto’da sona eren bir hayata imza atar.

*
Zaman zaman İstanbul’a ve Trabzon’a gelerek, tanınmış dostlarını ziyaret etmiş olan Krino Kafato, yaşlanmaya başladığı için haliyle eskisi gibi Türkiye’ye son birkaç yılda ziyarete gelememişti.

Trabzonspor’un da vefat etmeden en yaşlı üyesi olma unvanını elinde bulundurmakla beraber, her yıl aidatını ödemeye devam etmiş olan Trabzonlu kaleci doktor! Kanada’da ismi haziran ayı anlamına gelen ‘’Jun’’ hanımla evlendi. Norveç ve İsviçre ile birlikte dünyanın yaşanabilir en iyi üç ülkesinden biri olan Kanada’da, mesleğini, hayatını, ailesiyle yetişkin biri kız ve üçü erkek çocukları ve de torunlarıyla saygın bir şekilde sürdürdü. Yetişkin evlatları kızı Carolin ve üç erkek Bop, Antonhy ve David ve de torunlarıyla saygın bir şekilde sürdürdü.



Onlara aklına geldikçe Trabzon’u, Ganita’yı, çocukluk ve delikanlılık arkadaşlarını, hoşlandığı kızı ve futbol dolu günlerini hüzünle anlatmadan geçemedi.

2017 yılının mayıs ayında Kanada’da vefat ettikten sonra, vasiyeti gereği yakılan vücudunun külleri, bir kavanoz içerisinde Trabzon'a getirilerek Ganita koyundaki denizin üzerine serpiştirilmişti. Trabzon’dan ziyaretine giden dostlarına; Trabzon’u da, Kavakmeydan’daki ‘’Taramalı Saha’’nın toprak zeminli futbol dolu günlerini de, Ganita’yı da, tombul kayasını da, kumsalını da, denizini de, midyesini de, yosun kokusunu da çok özlediğini de söylemişti.

Trabzon’dan ziyaretine giden arkadaşları da, kendisine Trabzon Hurması getirince çok mutlu olur, Trabzon’dan selamlar götürülünce gözleri dolardı.

Selam ve rahmet olsun sana; Ganita'daki koyda külleri halen yüzen, koca yürekli Trabzonlu İtalyan!

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri