Trabzonlu ihracatçılar ve kırmızı hat
Duymayanlar için kırmızı hat; Türkiye"den yapılan ihracatın, Türk ya da karşı taraf gümrüklerince kaçakçılık vb nedenlerle güven duymaması, malların düzenlenen fatura ile karşılaştırılarak tek tek, gerekirse tekrar tekrar sayılması (kontrol edilmesi) anlamına geliyor.
İşte bu uygulama Rus gümrüklerinde Türkiye"den yapılan ihraç ürünlerine uygulanıyor.
Bu uygulama üzüm, domates, mandalina, portakal a uygulanınca ne olur?
Ürün doğrudan çöpe gider.
Niye?
Çünkü bir aydan önce gümrükten çıkamazsınız da ondan.
Bir de üç dört kere ellenen ürünün ambalajı, kalitesi bozulur, ithalatçı ürünü almayabilir.
Bu nedenle sadece Trabzonlu İhracatçılar değil, tekstilciler de kış sezonunu kaçırdılar, yaz ise şüpheli.
Türkiye"nin zararı için şimdiden 2.5 milyar doları bulduğu belirtiliyor.
Trabzonlu İhracatçıların fotoğrafı aşağıdaki gibidir.
1- Üzümün % 80 "i bağda kaldı. Bir o kadar domates çöpe gitti. Zararımız büyük.
2- 3500 kamyon, TIR çalışmıyor, yatıyor.
3- Narenciye başlıyor. Urla mandalinası dalda kalacak. Yani Ege perişan oluyor. Biz perişan olduk.
4- Şimdi sıra Akdeniz" de. Limon, mandalina ve portakal perişan olacak.
5- Trabzon limanında 16 gemi yatıyor, günlük masrafları 2000 $ kadardır.
6- Karşıdan para gelmiyor. Elimiz kolumuz bağlandı.
7- Her bir ihracatçı firmanın gerek Türkiye"de, gerekse karşıda binlerce çalışanı var. Onlar da yatıyor ve yakında büyük perişanlık içine hep birlikte yuvarlanıp gideceğiz.
8- Bu sektörün her adımına katkı veren pek çok yan sanayi çalışmıyor.
9- Yakında başlayacak iflaslar Trabzon ekonomisinin 25 yıllık birikimini alıp götürecek. Adımız kötüye çıkacak.
10- Şimdiden narenciye işleme tesisi olan Trabzonlu ihracatçılar bu tesislerini satılığa çıkardılar.
11- Rusya"nın kırmızı hat uygulaması Gürcistan olaylarına bağlanmamalı. Kırmızı hat uygulaması, 22 haziran 2008 tarihinde başlamış, Devletin kurumları arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanmıştır.
12- Trabzonlu İhracatçı zor durumda.
Kırmızı hat uygulaması devam ediyor.
Peki; sizce yerel politika üretenlerin ihracatçıları, bölge birliklerini ziyaret etmesi, konu üzerinde çalışmalar yapması gerekmez mi?
Bu konu üzerinde bir de bu açıdan durmakta yarar var. Yerel olmak işte böyle bir şey.
Yoksa yine kasaba kültürü ile mi bakıyoruz olaya.
NOT:
Kasaba kültürü: Benim yok onun da olmasın, benim olsun küçük olsun, ortak atın beli kırık olur inancıdır.
NOT:
Haftaya, 16 yıldır bomboş duran Trabzon serbest bölgesinin özelleşmesinden sonra, %100 doluluğa ulaştıran Trabzonlu girişimcilerden söz etmek istiyorum.
Şu anda bir m2 bile boş yer olmaması üzerinde durulacak bir konu değil midir?.