Trabzon sadece bir şehir değil.
Trabzon aynı zamanda medeniyetlerin, tarihin, kültürün ve coğrafi zenginliğin adresidir.
Peki ama bizim yolumuz bu adreste ne kadar kesişiyor.
Daha da önemlisi ne kadar kadir-kıymet biliyoruz.
Trabzon üzerine yazacak-söyleyecek çok şey var.
Geçmişten günümüze yaşanmışlıklar üzerine.
Son dönemde ise Trabzon siyasetin dilinde farklı bir ruhla ve anlayışla gündeme taşınmaya çalışılmakta.
Bu son derece tehlikeli ve son derece yanlış bir anlayıştır.
Trabzon hassasiyeti ve samimiyeti noktasında herkesin şapkasını önüne koyması gerek.
Ağızda sakız olacak değersiz değildir bu şehir.
Vur-abalıya misali her önüne gelen Trabzon ve Trabzonlu olmayı sorgularsa kaybeden bu kentin geleceği olur.
Trabzon bir şeyin farkına geç olmadan varmalı.
Trabzon bu kutuplaşma-restleşme dilinden uzak tutulmalı.
Siyasetin kalaylı kazanı bu şehre büyük geliyor. Bu kazan kaynadıkça şehir daha çok dibe vuracaktır.
Oysa Trabzon’un önünde aşılması gereken çok ama çok ciddi sorunlar var.
İş-aş-ekmek derdi..
Trafik sorunu..
Alt yapı..
Kentsel dönüşümler.
Turizm..
Kısa-orta ve uzun vadede hedeflenen bir çok proje beklemede..
Yapılanları da görmezde de gelecek değiliz her halde..
Trabzon bu kısır tartışmalardan kurtulmalı, siyasetin çirkin dile kurban gitmemeli.
Hele Trabzonspor gibi en büyük marka değerimiz kesinlikle bu işin içinde olmamalı.
Trabzon kendi içinde birlik ve beraber olmayı başarmalı, hasetlikten-fesatlıktan kurtulmalı, kendi öz değerli ve maneviyatından asla ama sala taviz vermemeli.
Yoksa elimizdeki güzellikler kayıp-gider..
Sonraki pişmanlıkta fayda getirmez..
**
100.YIL RUHU YAŞARSA!
19 mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı yurdun dört bir yanında coşkuyla kutlandı.
Biz her ne kadar eski bayramları arasak ta bu coşku değil 100 bin yıllar boyunca sürecek inşallah
Bu sene ki kutlamalara en güzel fotoğraf karesi Samsun Tütün İskelesindeki birlik ve beraberlik fotosu damgasını vurdu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın çağrısı ile gerçekleşen bu anlamlı buluşmayı ülkemizin içinde olduğu koşullar gereği önemsiyorum.
Bir tarafta Cumhurbaşkanı diğer tarafta muhalefet partilerinin liderleri.
Sağcısı-solcu ile aynı kare içinde..
Samsun ruhu bu olsa gerek.
Değerli okurlarım Türkiye’nin içerden ve dışardan nasıl bir kuşatma içinde olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ne yazık ki en yakın komşularımızın bile gözü bizim üzerimizde..
Azcık tökezlesek akbabalar gibi üzerimize çökecekler.
İşte onun içindir ki hepimizin çok aça çok dikkatli olması gerek.
Samsun’da verilen fotoğraf dosta- düşmana karşı önemli bir sınavdır.
Birlik ve beraberliğimizi şartlar ne olursa olsun korumak zorundayız.
100.yıl ruhu yaşar ve yaşatılırsa Türkiye’nin 2023 hedefleri kazasız-belasız yerine ulaşır.
**
ALLAH’TAN RAMAZAN AYI VAR!
Ramazan ayının sadece sabahtan-akşama kadar aç kalmak olmadığını uyaran din adamları insanların nefislerine-diline-eline-beline sahip çıkması gerektiğini altını çiziyor her defasında.
Biz ne kadar bu uyarıya kulak veriyoruz.
Doğrusu çokta vermiyor yine bildiğimizi okuyoruz.
Ramazan ayı dayanışma-kaynaşma ve paylaşma ayıdır.
Gelin görün ki artık aynı apartmanda oturduğumuz komşularla bile birlikte iftar açamaz hale geldik.
Uzaklaşıyoruz, kaçıyoruz..
Bir gariplik var bu işte..
Eskiden ekmeği paylaşmak çok büyük mutluluk ve gururdu..
Şimdilerde ise herkes kendi cebine kendi sofrasına bakar hale geldi.
Neyse bu konuda çok dertliyim hiç girmeyim.
Ramazan ayında en çok hoşuma giden şey başta lokantalar olmak üzere cafelerin-lokallerin-kahvehanelerin bahane ile temizlikten-bakımdan geçmesi oluyor.
Valla ramazanda olmasa vay halimize.
Mutfaklar temizleniyor, duvarlar boyanıyor, yerler yıkanıyor, pas tutmuş-kirlenmiş yerler gözden geçiriliyor..
Hepsinden öte personel dinlenme fırsatı buluyor
Hijyen ve sağlık her şeyin başı..
Dışarda yemek yiyenler bazı lokantaların mutfaklarını görseler inanın bir daha yemek yemezler.
Hele merdiven altı mantığı ile çalışanlar.
Nasıl olsa denetim yok, ceza yok, uyarı yok..
Trabzon’da ben işini doğru yapana ,işyerlerini kendi evi gibi bilenlere, sağlıklı-hijyen ve güler yüzlü bir şekilde işletenlere üzülüyorum.
Çünkü onlar bu sektörde kötülerle hep aynı safta kalmak zorunda kalıyor.
Ne vatandaş ne de ilgili kurumlar işin farkına varmıyor
**
ERSEN BAŞKANA UYARI
Nisan ayında gerçekleşen Trabzon Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı seçimleri sonrası mevcut başkan Ersen Küçük kardeşimin her zaman yanında olacağımı belirtmiştim
Yine aynı noktadayım.
Fakat “Biz başkan yanındayız destek olalım-derken” o bizden uzaklaşmanın yolunu tercih ediyor.
Sorun yok.
Çünkü üst akıl böyle istiyor..
Biz yine de hem desteğimizi hem de eleştirilerimizi paylaşmaya devam edeceğiz.
Anlar-anlamaz kendi bileceği iş..
Ersen kardeşimiz seçimden çıkar çıkmaz ilk iş olarak üyelere kafayı taktı..
Diyor ki “kimsenin yapmaya cesaret edemediği projeyi hayata geçiriyorum.
Nedir bu proje..
“Sarı basın kartı sahibi olmayan-aktif çalışmayan üyeleri cemiyet üyeliğinden çıkarmak. Cemiyet üyeliğinde temizlik yapmak”
Peki tamam güzel..
Bu kadar birikmiş sorun ve sıkıntılar varken daha bir ay öncesine kadar “kıymetli ve değerli” bulduğunuz onların oyunu ile başkan seçildiğiniz üyeleri cemiyetin dışına çıkarmanın mantığı ne olabilir.
Nedir bu telaş..
Nedir bu panik..
Madem böyle bir düşünce-proje vardı seçim öncesi ve seçim günü bu konu neden üyelerle paylaşılmadı.
Bunun adı tam bir “şark kurnazlığı” olsa gerek.
Ersen kardeşim bu uygulamaya önce kendi yönetiminden başlaması gerekiyor bence..
Bırak tüzüğü filan işin-ahlaki tarafı bunu getirir.
Geçmişi çok köklü olan bir cemiyetimizin bugün ihtiyaç duyduğu tek şey birlik ve beraberliğin korunması olmalı.
Her şeyi birlikte oturup konuşmalı tartışmalıyız..
Yangından mal kaçırır gibi üç-beş kişi karar almamalı..
Ersen kardeşim bugün sana akıl verenler inan ki işler kötüye gitmeye başlayınca asla ama asla yanında olmayacak.
Onların dertleri-hedefleri başka.
Benden uyarması..
Sonra “ah-vah” çekme. Geçmiş dönemde yaşananları hepimiz çok iyi biliyoruz.
**
UTANMALARI YOK Kİ BEN NE YAPAYIM?
Trabzon basın camiasına uzun yıllar emek verdikten sora aramızdan ayrılan rahmetli Turgut Özdemir ile ofisinde çok derin bir sohbet yapmıştık
Rahmetli Turgut hocam ile söyleşimiz ölümünden 15 gün öncesine dayanıyor.
Şimdi aklıma o sohbet geldi birden..
Ah neler paylaştı neler.
En yakınındaki insanların kendisini nasıl köşeye sıkıştırdığını-nasıl ihanet ettiğini ve arkasından nasıl filmler çevirdiğini anlatırken inanın kanım donmuştu.
Hem üzülmüş hem de kızmıştım.
Onları buradan paylaşacak değilim.
“Utanması-arlanması-darlanması “ olmayanlara ne yazsan boş..
Adamlar öyle ve veya böyle kendini suyun üstüne çıkartıp yoluna devam ediyor.
Vicdan yok.
Merhamet yok..
Şeref yok..
Haysiyet-onur yok..
Bu yazı yazdığım da Dink davası mahkemem vardı.
10 yıldır mahkeme salonlarında FETÖ’ye olan mücadelemin peşindeyim.
ABD’ye kaçan yav..k Adem Yavuz Arslan ve onun ekibiyle mücadelem devam ediyor hala.
“2007 yılında Hrant-Dink cinayetini F tipi yaptı cemaat cinayet işliyor” şeklinde yazıp-konuştuğumda beni tefe koyan, hakkımda haberler yapan, Dink cinayeti şeması içinde beni HEDEF gösteren kalemler “bugün herkesten çok vatansever” olmuş..
Düne kadar cemaatin kaşığına pilav atan, parasını-pulunu cebe indiren, olimpiyatlarına katılan, yurt dışı gezilerine giderek boy gösterenler bugün köşelerinden her türlü yalama ve yalakalık yapabiliyorsa diyecek bir şey bulamıyorum.
Bu camiada bazıları bize kafayı takmış.
Ağzımızla kuş tutsak yaranamıyoruz.
Şimdilerde ise sürekli basın kartı sahibi olmamamıza yönelik girişimler var.
Her şeyi anlarım.
Kaşımızı-gözümüzü-konuşmamızı-fikrimizi beğenmeyebilirsiniz..
Ama aşımızla-işimizle-ekmeğimizle oynamak isteyenler bence bir kez daha düşünsün.
Benim Allah’tan başka korkum yok..
Taş atana gül atacak değiliz..
Hodri meydan..
Üzerimde emeği olan ekmeğini yediğim çok güzel insanlar var bu şehirde.
Onlarsın sayısı da önemli değil.
Kıvırmadan yaşıyorlar o yeter bize.