Öncelikle 1461 Trabzon takımından başlayayım. Galatasarayı eledikten sonraki performansı merak ediliyordu.
Belki iyi sonuçlar alamıyor ama oynadığı futbol ortaya çıkardığı futbolcularla hakikaten göz kamaştırıyor.
Bir anda bütün takımların odağı haline geldi.
Bu takımın böylesine oynaması ve futbolcularının diğer takımların odağı haline gelmesinde Mustafa Akçay faktörü çok önemlidir.
Mustafa hoca tırnaklarıyla kazıyarak bugünlere geldi. Trabzon lisesinin çamurlu sahasındaki günlerini çok iyi hatırlarım.
Son yıllarda futbolu bırakıp Süper ligde antrenörlük beklentisi içinde olanların aksine o sıfırdan, hatta sıfırın altından başlayarak kendini kanıtladı.
İlkeleriyle adım attı, prensipleriyle yaşadı.
Kimsenin önünde eğilip bükülmedi.
Futbolculara sadece bir antrenör olarak değil, aynı zamanda bir eğitmen olarak yaklaştı.
Onların, futbollarıyla birlikte kişiliklerinin gelişmesine de önemli katkı sağladı. Abdullah Karmil, Barış Memiş, Göksü Alhas, Kadir Keleş gibi futbolcuları hem futbolları, hemde psikoljik olarak bitme noktasından alıp kazandırdı futbola.
Trabzonspor’a transfer olmasına rağmen 1461 Trabzon’a kiralanan Sercan Kaya da futbola küsmeyip zirve yaptıysa, bunda Mustafa hocanın katkısı çok fazladır.
Mustafa Akçay olmasaydı, belki de Kaleci Fatih, Yusuf, Gökhan, Ofedao, Mehmet,Caner gibi futbolcuları da keşfedemeyecektik.
Mustafa Akçay sayesinde Trabzonspor çok rahat öze dönebilir.
Bunun ilk adımı da Zeki Yavru ve Abdullah Karmil ile atıldı.
Bırakalım 1461 Trabzon’u satmayı, ondan nasıl daha fazla yararlanabilirizi tartışalım.
Trabzonspor dünden daha iyi..
Ligin ilk yarısında ne skor olarak, ne de oyun olarak taraftarlarını mutlu edemeyen Trabzonspor son oynadığı maçlardaki performansıyla azda olsa umut saçıyor. Beşiktaş, Antalya ve Mersin maçlarındaki görüntü dünden daha iyi idi..
Herşeyden önemlisi kaybolan takım olma kimliği geri gelmiş gibiydi.
Sahada koşan ve kazanma arzusu ile donatılan futbolcular gördük.
Ligin ilk yarısında pek alışık olmadığımız, toplu hücum, toplu savumna, organize ataklar, yardımlaşma, pas alış verişlerindeki isabet, Trabzonspor’a yeni bir kimlik kazandıracak.
Öyle ki, Giray, Bamba ve Zokora’nın olmaması bile çok farkedilmedi. Çelutska ve Mustafa uyumlu bir şekilde oynadılar.
Bu değişimde elbetteki yardımcı antrenör faktörü öne çıkmaktadır. Ünal Karaman’ın gönderilmesi bu anlamda büyük hata idi.
Teknik direktör futbolcularla ilgili herşeye yetişemez. Aktif bir yardımcısı takıma önemli güç katar. Ünal’ın yerine gelenler ne yazık ki bu eksikliği gideremedi.
Bu anlamda Ünal’ın geri dönmesi doğru bir karardır. Bunun futbolcular üzerinde olumlu etki yaptığı da görülmektedir.
Şenol Güneş- Ünal Karaman ikilisini, birbirini çok iyi anlayan ve birbirini tamamlayan bir ikili olarak görüyorum.
Sonuç;
Trabzonspor ligin ikinci yarısına daha diri ve daha umut veren bir oyunla giriyor. Kupada deplasmanda alınan iki galibiyet ve oynanan oyun bunun habercisiydi. Giray’ın yokluğu elbetteki önemli bir eksiklik.
Zokora ve Bamba’nın eksikliği de elbetteki illk haftalar hissedilebilir. Ama, bazı futbolcuların performansı bu eksiklikleri giderebilir.
Çelutska, Mustafa, Adrian, Olcan, Witek, Emre ve en önemlisi Colman’ın geri dönmesi adeta yeni transfer gibi oldu. Bu anlayıştaki Trabzonspor’un Karabük’ü yenmesini bekliyorum.
(Tahmin:1)
Kasımpaşa- Galatasaray(Tahmin: %60:2 %40:0)
Beşiktaş- İstanbul BB (Tahmin:1)
Fenerbahçe- Elazığspor (Tahmin:1)
Bursaspor- Kayserispor(Tahmin:1)
Antalyaspor- Gençlerbirliği(Tahmin:%60:1 %40:0)
Sivasspor- Gaziantep(Tahmin:%55:1 %45:0)
Akhisar Belediyesi- Eskişehir(Tahmin:%60:0 %40:2)
Orduspor- Mersin İdmanyurdu(Tahmin:1)