Futbol takımıyla ilgili yorum yapmak henüz daha erken..
Ancak, şunu belirtmek isterim ki, futbolcu kadrosuna ve teknik Direktöre güven duygularım geçen yıllara göre daha fazla.. Bu sezon daha sistemli ve disiplinli, tesadüfen kazanan değil, tesadüfen kaybeden bir takımın ortaya çıkacağını umuyorum.
Bütün bunlara rağmen güvenimi sekteye uğratabilecek endişelerimde yok değil.
Bu endişelerimi yenebilirsem şampiyonluk için son ana kadar yarışan bir Trabzonspor"u beklediğimi söyleyebilirim.
İşte endişelerim
Trabzonspor zamansız ve hesapsız bir kongre süreci yaşadı. Bu süreç Başkan Şener"i ve yönetimini zayıf düşürdü.. Sezonu üçünçü bitirmek bile Sadri Şener ve ekibine olan güveni azaltmamıştı.
Aksine bütün camia ve taraftar yeni sezona çok daha hazır ve uyumlu bir yönetim, çok daha hazır bir futbolcu kadrosu ve çok daha hazır bir teknik direktör bekliyordu.
Ama ne olduysa Samet Aybaba isminden sonra oldu..
Taraftarlar tepki gösterdi, yönetim kendi içinde parçalandı.
Başkan Sadri Şener, gösterilen tepkilere daha sert bir tepki göstererek kongre kararı aldı.
Beklenti, Sadri Şener başkanlığında daha güçlü isimlerden oluşacak yeni bir yönetimdi.
Bunun için de başta Ahmet Ağaoğlu olmak üzere İstanbul"dan birçok işadamının yeni yönetimde yer alacağı beklentisini artırdı.
Ancak, kongreye sunulan listeye bakıldığı zaman beklentiler daha büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Listeyi görenlere, Kongreye ne gerek vardı dedirtti.
Tek liste ile gidilen kongreden daha güçlü çıkması beklenen Sadri Şener, beklentilerin çok altında bir yönetim yaparak taraftar nezdinde güçsüz çıkmıştır.
Teknik Direktör arayışında çizilen yol ve gösterilen hedef yanlışlığına bir de Bakan Faruk Özak ve Belediye ile kavgası eklenince güçsüzlük ve güvensizlik daha da artmıştır.
Bugün gelinen noktada Başkan Sadri Şener"in camia ve taraftar nezdinde Samet Aybaba isminden önceki gücü ve güveni azalmıştır.
Bu durum da, kombine ve ürün satışlarını, kulübü sahiplenme duygusunu direkt etkilemektedir.
Bundan sonra yapılması gereken Sadri Şener ve ekibinin güçsüzlük ve güvensizlik bulutlarını yok edip kamuoyu nezdinde güvenilirliklerini artırmaktır.
Çünkü, futbolcular güçsüz ve güvensiz yönetimlerin olduğu ortamlarda balık avlamayı çok severler!
Fatih Tekke konusu
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, kulüplerde taraftar istiyor diye transfer yapılmaz. Bunun için yönetimin Fatih Tekke konusunda şu ana kadar ki duruşunu doğru buluyorum.
Kaldı ki, 6 ay sonra serbest kalacak bir futbolcuya milyon dolar para vermek doğru bir karar olmasa gerek.
Fatih Tekke ile ilgili görüşlerim değişmiş değil. Trabzonspor"dan giden bir futbolcunun geri alınmasına prensip olarak karşı olmama rağmen, Fatih Tekke"nin Trabzonlu olmasından dolayı gelmesini isterim.
Ama bu denli baskı sonucu gelmesi kendisine ve takıma faydadan çok zarar getireceği kanaatindeyim.
Bir aydan beri Fatih Tekke konusu öyle bir pişirilip yönetimin önüne kondu ki, bu saatten ve bu baskıdan sonra alsan bir dert, almasan bin dert..
Alsan, taraftar baskısına boyun eğme ve bir takımı kurtarıcı diye bir futbolcuya endeksleme gibi olumsuzluklarla karşılaşacaksın.
Almazsan, her puan kayıplarında tribünlerin Fatih Tekke tezahüratıyla karşılaşma durumuyla karşı karşıya kalıp yıpratılacaksın.
Yönetim olarak gel de çık işin içinden..
Kaptanlık konusu
Kaptan Hüseyin"in eksikliği hissedilmez. Ancak, Trabzonspor kendi öz evladı bir kaptanına bu muameleyi yapmakla diğer futbolculara kötü örnek olmuştur.
Ayrıca geçen sezonun yedek kaptanları Yattara ve Song varken Egemen"e bu görevin verilmesi, inşallah takım içerisinde sıkıntı yaratmaz.
Ünal Karaman Konusu
Ünal Karaman Trabzonlu olmayıp Trabzonspor"da en uzun süreli oynamış futbolculardan birisidir. En üst seviyede futbol oynayıp takım kaptanlığına yükselme başarısını göstermiştir.
Böyle bir futbolcu Trabzonspor"daki her göreve getirilebilir, hakkıdır da. Bu konuda Ünal"a da güveniyorum, yönetimin kararına da saygılıyım.
Ancak, sportif direktörlük gibi çok önemli bir konu daha önceden planlanıp görevlendirme yapılmalıydı.
Teknik Direktör ve yardımcılarını bulmuşsun, transferleri yapmışsın, izleme komiteni kurmuşsun, altyapıyı şekillendirmişsin, sonra da sportif direktör atıyorsun.
Buradaki zamanlama hatası ve yetki karmaşası İnşallah kulüp ve takım içindeki dengeleri olumsuz etkilemez.