Tütün ve Akçaabat

Yazarımız Mehmet Şal Yazdı" Tütün ve Akçaabat"

1800'lü yıllara kadar geçmişi dayanan tütün ekimi, Akçabaat'ın uzun süre sosyo ekonomik hayatına damga vurmuştur, Akçaabat'ın şehir ve köy hayatını her yönüyle şekillendirmiştir. Tütün, her bir hanenin hayatına benzer rotalar çizmiştir.

19. Yüzyıllar boyunca Trabzon vesilesi ile Akçaabat'ı gezip, kaleme alan batılı ve Anadolulu seyyahlar, Akçabaat'tan bahsederken muhakkak eserlerinde tütün ekiminden ve ticaretinden bahseder, ilçenin ekonomisi ve sosyal hayatındaki etkisi ve yerinden de söz etmişlerdir.

Seyahatnameler ve Osmanlı Tahrir defterlerine bakıldığında, şehrin ve köylerinin hayatında tütün ekimi ve elde edilen ürünün ticari değeri, girdisinin önemi kendini göstermekte, üretilen tütünün İstanbul'a, Tuna ağzına ve Rusya'ya ihracat edildiği belirtilmektedir. Öncelikle Kalanima kıyısı ve yükseklerinde sonrasında ilçenin kıyı şeridinde Yıldızlı, Söğütlü, Darıca, Salacık, Akçakale ilerleyen dönemlerde köylerinde ekiminin yaygınlaştığı görülmektedir. Ama her bölgenin tütün kalitesi birbirinden farklı olurdu. A grad, B grad gibi derece ve kalite farkları olurdu. Tabiki, bu derece farkı fiyatında da etkisini gösteriyordu.

Tütün kalitesi ne olursa olsun, tütün ekiminden elde edilen gelir, zaman içerisinde hanelerin yıllık geçim kaynağı haline geldi. Evlerin ekonomisi ona bağlanır oldu. Evin tüm masrafları, askere gidecek erkek evlatların askere gitme masrafı, çocuklar evlendirilecek düğün masrafları, velhasıl evdeki her iş tütünden elde edilen kazançla karşılanır oldu. Borç alsanız tütün parası alınınca ödeyeceğim diye söz verirdiler. Dört gözle toplu halde ele geçecek bir tomar para beklenirdi. Para alındığında evde bayram havası eserdi. Evin erkeği parayı eline aldığında aylarca verilen emeğin karşılığında evin hanımı, kızı ,gelini, küçük de olsa bir hediye almayı meraklı gözlerle beklerdi. Ama bazen alınan paradan borçlar, evin ihtiyaçları alınır, geri pek bir şey kalmayınca umutlar boşa çıkar, hüzünlerini kalplerine gömerlerdi. Bazen kapı arkasında veya kimsenin görmediği yerlerde gözyaşı döker, hiç mi emeğimizin değeri yok diye içten içe şikayet eder ama dışa şikayetini, üzüntüsünü, kırgınlığını dışa vuramazdı.Bazen herşeye rağmen borçla da olsa bir çember, bir peştenal, bir yaşmak, enli ve süslü güzel bir kemer gibi hediyeler bir yılın yorgunluğunu, çilesini alıp gider hepsi unutulur, en küçük bir şeyden mutlu olmaya çalışırlardı. Halk arasında 14 aylık ürün olan tütünsüz bir hayat Akçaabat'ta düşünülemez oldu.Yeni yılın tütün ekimi başladığında daha önceki yılın tütünü satılıp parası henüz alınmamış, ama bir umutla yeni yılın meşekkatli, çileli, yorucu tütün ekimi başlardı.

Tütünle uğraşan bir ailenin bir çocuğu olarak; tütün ekiminin çilesini, kadınıyla, erkeğiyle, küçüğüyle büyüğüyle herkesin nasıl mücadele verdiğine yıllarca şahit oldum.Her halde Anadolu'da Tütün ziraati kadar çileli bir ürün yoktur. Gecesi gündüzü, yazı kışı olmayan zifir denilen zehirli ellerle yenen o acılı yemekleri, güneşli mi yağmurlu mu hava olacak diye beklemeleri, sırtlarda taşınan ağır tütün yüklü sepetleri, günboyu uzun iğnelererle dizilip iplere çekilip vagonlara dizim dizim asılan tütünleri, tütünler kalabalık halde dam altında dizilirken yorgunluğu mutluluğa dönüştüren muhabbet ve şakaları, kışın evin bir odasında her bir yaprağı demet ederken tütünler arasında yaptığım ödevlerimi derslerimi, tütünleri paket haline getirip Tekel binası önüne getirip sattığımızdaki 14 aylık yorgunluktan kurtulmadaki sevinci, tütün eksperinin gelip tütünün kalitesinin iyi olduğunu beyan edip iyi bir fiyat verdiği andaki babamın mutluluğunü, babamın tütün parasını aldığı gün eve geldiğinde babamın ve anamın verdikleri emeğin karşılığın gözlerindeki sevinçleri ve yaşadıkları huzuru, babama diyemeyip anama babam bize elbise ayakkabı alacak mı diye ona sormasını istememizi ve sonucunu merakla bekleyişimizi, babamın eve şahane bir kumanya alıp gelişindeki mutluluğumuzu, miktarını unuttuğum bir miktar harçlık bana ve kardeşlerime verdiği o sevinçli anları, verdiği harçlığı günlerce harcamayıp onu cebimizde sakladığımızı,cebimizdeki paranın sıcaklığının çocuk haliyle bize verdiği hazzı, anamın ısrarı ile anam ve babamla elbise almaya gitmemizi, büyüyorsunuz onun için elbiseleri seneye de giymek için bir iki beden büyük almalarını...... Daha neler neler, hiç birini unutmadım. Hepsi hafızamda daha dün gibi... Sadece biz mi? Hayır tabiki... Akçaabat ta tütünle uğraşan her ailelerin ve çocukların eminim duygu ve düşünceleri böyleydi. Eminim ki, kısaca anlattığım duyguları ve gerçekleri ile tütünü bilen herkes bu satırları okurken hem hafızasında o günleri canlandıracak hem çekilen çileleri hatırlayacak hem yokluktaki küçük şeylerle mutlu olabildiği o anları hissedecek hem de meşekkatli günlerinin hüznünü yaşayacaktır.

İşte o günlerden bugünlere.... Tütün ekimi kalktı. Artık neredeyse tamamen hatıralarda kaldı. Tütün Akçaabat'a ne kazandırdı ne kaybettirdi ?

Tütün uzun yıllar Akçaabat'ın temel gelir kaynağı oldu. Elde edilen gelir hem hanelerin ekonomisini canlı tuttu hem esnafın gelir döngüsünü sağladı hem de şehirde ekonomik refahı yükseltti.

Ancak tütün ekimi insanları toprağa bağımlı hale getirdi. Toprakların büyük bir bölümü tütün ekimine ayrıldı. Akçaabat'ta gelir getirebilecek diğer ürünlerin ekiminden insanları uzak bıraktı. Alternatif ürün arayışlarının oluşmasına fırsat vermedi. Tütün nedeniyle köyde ve şehirdeki tütün ekicileri hayatlarının böyle devam edeceğini zannettiler. Toprağını terkedememe duygusu oluştu insanlarda.

Tütüne mahkum olan Akçaabat insanı, ne dışarı açılma, ne gurbet, ne de yeni ufuklar ve arayışlar içerisine girmedi, giremedi. Trabzon'un diğer bir çok ilçesi dışa açılırken; Akçaabat, ya içine kapandı ya da Trabzon merkeze akın etti. İşte bu durum siyasette, ekonomide, eğitimde, kültürde, sanatta vb. alanlarda şehrin gerilemesine neden oldu. Toprak zengini ve geliri zaman içerisinde değerini kaybetmiş Akçaabat. Akçabatlı aslında çoktan treni kaçırmış oldu.

Bir dönemlerin siyaset, ekonomi, kültür, sanat, spor şehri Akçaabat; artık kendi sorunlar sarmalında, bir girdap içerisinde dönüp duruyor. Trabzon'un şahdamarı olan, Trabzon'a her yönüyle rota belirleyen, Trabzon'un dışa açılan kapısı Akçaabat şimdi kendi rotasını arıyor.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri