Zordur ligin ilk maçları. Hele Trabzonspor gibi mental kırılmalara yatkın takımlar için daha da zordur. Pamuk ipliğine bağlıdır hayat. Alınacak bir galibiyet günlük güneşlik bir günü, olası kötü bir skor ise zifiri karanlığı yaşatır.
Takımının yarısını Fenerbahçe'ye kaptıran, geri kalanı farklı yerlere savrulan rakip Bursaspor'un geçen sene herkesin imrendiği kadrosundan 3 oyuncu vardı sahada. Trabzonspor'daki durum ise onlardan bir nebze daha iyi. Medjani, Erkan, Özer, Yusuf ve Cardozo geçmiş yıldan devam edenler.
Onur, Constant ve Mustafa'yı yeni transfer olarak kabul edersek, Cavanda, Mbia ve Okay ile birlikte yarısı değişmiş bir takım vardı sahada.
İlk on dakikada daha istekli bir takım gördük. Özellikle orta sahada Okay ve Mbia'nın dönen topların tamamına sahip olup oyunu yeniden harmanlaması güzeldi.
Onuncu dakikadan sonra Bursaspor takımı, ayağa pas yapıp topa daha fazla sahip olarak bordo mavililerin iştahını kesti.
Sonrasında bildiğimiz kısır döngü. Oynayanın da, izleyenin de zevk almadığı dakikalar başladı.
İkinci yarıya, birisi disiplin sorunundan diğeri saha içi yetersizlikten kaynaklanan iki değişiklikle başladı Trabzonspor. Medjani ve Cardozo'nun yerine Aykut ve N'doye dahil oldu.
N'doye, Cardozo'ya göre daha diri bir oyuncu. Cardozo'dan daha hazır olduğu her halinden belli. Ama Trabzonspor'un sıkıntısı devam etti.
Özer, Mbia ve Okay'ın savunmanın arasına gelip top alması, bu kez ön bölgedeki Erkan, Yusuf ve Cardozo/N'doye gibi oyuncuları yalnızlığa itiyor. Trabzonspor'un orta sahası ile forveti arasındaki bölgeyi Bursaspor kalabalık tuttu. Oyunu kilitlemeyi bildi.
Kenarlardan bireysel becerilerle gelen üç-beş cılız ortayı da, Sivok ve Serdar Aziz gibi hava hakimiyeti yüksek oyuncular rahatça bertaraf etti.
Ligin ilk maçında görüldü ki, Trabzonspor savunmasının biraz daha önde olması gerekir. Savunmanın merkez oyuncularının, takım hücum ederken bile kendi kalesine yakın oynaması hücum bölgesindeki çoğalmayı engelliyor. Orta sahadaki oyuncuların mesafesi daha da uzuyor.
Bir başka görünen sıkıntı ise topla oynama merakı... Başta Özer olmak üzere birçok oyuncu, en az üç dört kez topla oynadıktan sonra arkadaşına pas atıyor. Bu doğru bir şey değil. Modern futbolun temel gereklerinden olan hızlı oyun kuralı, bordo mavili oyuncular için tercih edilmiyor.
Oyunu her daim sıkıştıran Bursaspor'a karşın, ceza sahası ve çevresinden daha fazla şut girişimi bekledik. Özellikle de Mbia, Okay ve Özer açısından birçok uygun ortam oluştu. Ancak, her iki yarıda da birer kez olmak üzere şut atmayı başaran Mbia oldu.
N'doye'nin Cardozo'dan hazır bir görüntü çizmesi, duygusal bir oyuncu olan Cardozo'nun küskünlük yaşamasına neden olabilir. Trabzonspor teknik kurmaylarının bu konuda dikkat etmesi gerekir.
Birkaç cümle de Yusuf Erdoğan için edelim. Bordo mavililerin son dönemde ülke futboluna armağan ettiği bir yetenek. Yusuf Erdoğan, dün gece yaptıklarıyla önce kendisine sonrasında takıma zarar verdiğini unutmamalı. Üç pozisyonda kendini yere atarak penaltı beklemesi, maçın sonlarında boş pozisyonda bencil davranarak N'doye'yi tercih etmemesi kazanılan maçlarda göze batmayabilir. Ancak olası kayıplarda hedef tahtasına ilk konulacak isim Yusuf olacaktır.
Sonuç olarak; kazanılan üç puan iyidir. Lige hazır olmayan, saha dışı ve içi kırılmalara her an açık bir takımın kazanması çok daha iyidir.
Son bir not: Şehitlerimizin olduğu bu hassas günlerde, maç önü ve sonrasında müzik yayını yapılmasını doğru bulmuyorum. Avni Aker'de de, tüm statlarda da...