''İstifa mistifa'' yokmuş...
Anlaşılan o ki; Mircea Lucescu ile başlayıp Hami Mandıralı'yla devam eden, Ersun Yanal ile yeni bir boyut kazanıp Rıza Çalımbay ile sona yaklaşan süreçte Trabzonspor Yönetim Kurulu hâlâ kredilerinin olduğunu ve Aralık 2018'de yapılacak Genel Kurul'a kadar göreve devam edebileceklerini düşünüyor.
Gerçekten çok ilginç!
Başkan desen; Divan Kurulu seçimlerinde yok, maçta yok, maç sonrasında yok, insanlar ağlarken yok, isyan ederken yok.
Kâh Borsa İstanbul'da kahkaha atıyor, kâh Liv Koleji'nin açılışında sunum yapıyor.
E yönetici desen zaten 5 kişi kalmış... Kalanlardan da biri ''Yönetim istifa'' söylemini sıkıcı bir rutin olarak görüp ''Hoşgörüyle karşılamalıyız'' diyor, diğeri ise atarlı, küterli ''Herkes aklını başına alsın!'' diyerek tehdit ediyor.
Nasıl bir kararlılık, ne tür bir motivasyon bu anlamıyorum!
Kurumsal disiplin? Yok... Ekonomik disiplin? Yok... Sahada disiplin? Yok... Galibiyet? Yok... Umutlandırıcı futbol? Yok... Antrenöre inanç? Yok... Teknik? Yok... Taktik? Yok... Hedef? Yok... Amaç? Yok... 50. Yılda Şampiyonluk? Yok... Planlama? Yok... Yönetim? Yok... Borçta azalma? Yok... Camiada barış? Yok... İletişim? Yok... İleriye gidiş? Yok... Basketbol? Yok... 1461 Trabzon? Yok... Altyapı? Yok...
Eee...
Tüm bu şartlarda hâlâ Aralık ayı için umutlanıyorsunuz!
Pes yani.
Taraftar, delege, camia uma uma döndü muma. Siz hâlâ takımın şans eseri gol atmasını ve bir şekilde yıl sonuna kadar süreci iteleyebileceğinizi zannediyorsunuz.
Yazık...
Ne diyelim, vizyonunuz buymuş demek ki!
İSTİFA GEREKÇESİ...
Bundan tam 2 yıl önce bugün dünya futbol tarihine geçen bir eylem yaşandı. 30 yıldır sistemli ve bilinçli bir şekilde baskılanmaya, zapt edilmeye çalışılan Trabzonspor'da genç bir çocuk çıktı, kendiliğinden gelişen basit bir hamleyle tüm sistemi altüst etti.
Camiada öylesi bir birikmişlik vardı ki Salih Dursun'un heykeli dikildi, caddelere adı verildi, şehirdeki tüm esnaf dükkanlarına fotoğrafını astı.
Sonra?
''Bu düzen değişecek''ti... Avni Aker'de protesto olacaktı, kırmızı kart dağıtılacaktı, t-shirt bastırılacaktı... Herkes Salih Dursun olacaktı, tarihe geçecek bir eylemle Trabzonspor hakkını arayacaktı...
Hani?
Bir yerlerden ''30 saniyelik bir şey olsun'' diye emir, talimat, rica geldi... Bırakın hak aramayı, Trabzonspor; haklılığını, güçlülüğünü, ağırlığını, özgürlüğünü, özgünlüğünü bile tamamen kaybetti!
Sahiden... Salih Dursun'u hayatında görmediği bir hakemi omuzlatarak cezalandırmak kimin fikriydi?
Muharrem Usta belki bilmez ama bir iki yönetici o günlerin şahididir. Özkan Sümer, 2003 yılında PFDK tarafından Fenerbahçe'nin cezası kaldırıldığında ''Camianın haklarını koruyamadım!'' diyerek istifa etti.
Peki siz? Düşünün bakalım...
Korudunuz mu Trabzonspor'un hakkını?
Haklılığını, gücünü, bağımsızlığını koruyabildiniz mi?
AVNİ AKER ÜZERİNDEN...
Biz bu şehirde doğduk, bu şehirde büyüdük, hatıralarımızın tamamı bu şehirde... Her kaldırım taşında adımımız, her sokakta bir anımız var. Avni Aker'in önünden geçerken ''Başka türlü nasıl olabilirdi?'' diye düşünmeyen insanın Trabzon'da hatırası eksik, şehir aidiyeti vasattır!
Biliyorsunuz, TOKİ 2010 yılında 200 Milyon TL bedel belirlediği Avni Aker'i, 19 Mayıs'ı ve Akçaabat Stadı'na karşılık Akyazı Stadyumu'nu yapmayı taahhüt etti. Sonrasında bu yılın başında da yıkımlar başladı.
Şahsen önünden geçerken, şehrin ''boynu vurulmuş'' gibi hissediyorum!
Ne Trabzonspor Başkanı, ne Büyükşehir Belediye Başkanı ne de Ortahisar Belediyesi çıkıp da ''Başka bir yöntem mümkün'' diyerek teklif sunmadı.
''Avni Aker'in kapalı tribünü kalsın, Yavuz Selim'deki maçları burada oynatalım'' diyemeyen insanlara şehri, sporu, Trabzonspor'u yönettiriyoruz!
Park olacakmış...
Peh!
Soyunma odaları yeni, duvarları yeni, koltukları yeni, çatısı yeni, ısıtması yeni, çimleri yeni, basın tribünü yeni, protokol yeni, gişeleri yeni... Locaları var, tuvaleti var, mescidi var, yolu var, canlı yayın imkanı var.
Çok mu zor yıktırmamak?
Hem hatıra yaşasın, hem futbol yaşasın, hem kent kültürü yaşasın hem de sosyal hayat yaşasın demek çok mu zor?
Yıkacaksanız maraton ve kale arkalarını yıkın... Yavuz Selim'i, 19 Mayıs'ı zaten yıkıyorsunuz.
Küçük bir rötuşla Avni Aker'i ve futbolun mazisini şehirde yaşatabilmek Trabzon'u düşünenler ve Trabzonspor'u önemseyenler için çok basitti.
Anlayın, Avni Aker üzerinden ne halde olduğumuzu!
Uma uma döndük muma!
Uma uma döndük muma!