Yaşasın Fenerbahçe

  Bu sloganı Trabzon"da uluorta atan bir tek kişi bilirim;  Yenicumalı Aga Kazım.  Aga, Çarşı Camii çevresinde, sırtında semeri, 1,90 metre boyu ve bas bariton bir sesiyle bunu uluorta söylediğine ben çok tanıklık ettim. Esnaf bir gün Aga"ya çeşitli sorul

 

 

Bu sloganı Trabzon"da uluorta atan bir tek kişi bilirim;  Yenicumalı Aga Kazım.

 

Aga, Çarşı Camii çevresinde, sırtında semeri, 1,90 metre boyu ve bas bariton bir sesiyle bunu uluorta söylediğine ben çok tanıklık ettim.

 

Esnaf bir gün Aga"ya çeşitli sorular sorarak sıkıştırmış, 

 

Aga ise soruları, Siz sayın bakalım Fener"in defansını, orta sahası, forvetini, diye yanıtlamış.

 

Esnaf bu defa Aga"ya çıkışmış: Ne alaka Fener"in defansı ile bizim sorular arasında, demişler.

 

Aga kurduğu her cümleye, he he, diye başlardı.

 

He he, diye başlamış söze; o zaman, herkes bildiği yerden konuşsun, Ya-şa-sın Fenerbahçe, diyerek ayrılmış oradan.

 

Çağımızın iki kavramı, globalizmi (küreselliği) ve glokalizmi (yerelliği) önemli yaptı.

 

Herkesin bildiği yerden konuşması önemlidir.

 

Bir tek koşulla; orkestrada onlarca farklı çalgı, farklı sesler çıkarır, ama sesleri uyum içinde kulağımıza gelir. Ona da müzik denir. O çalgılar tek başlarına da çalsalar, orkestranın bir parçasıdırlar.

 

Farklı sesleri içinde barındıran gelişmiş bir Trabzon Orkestrasının, başlıca risk kaynağımız olan işsizliği yendiği “ Trabzon Senfoni Orkestrasında” çalmak hepimizin en önde gelen görevi olmalı.

 

Bilimsiz, diyalogsuz, uzlaşmasız, plansız, ezber ve hoşgörüsüzlükle Trabzon orkestrasını kurabilir miyiz? Bu büyük Trabzon Senfonisini çalabilir miyiz?

 

Trabzon Senfoni Orkestrası evrensel tadı olan, yerel ezgilerin üzerine yapılmış besteleri repertuarına almalı.

 

Farklı sesler ancak bir Orkestra olabilmemiz halinde anlamlı olacak. Diğeri olsa olsa gürültüdür. Trabzon"da, farklı uzmanlık alanlarında konuşanların seslerini, orkestranın anlamlı seslerine (müziğine) dönüştürecek tek şey; üzerinde uzlaşacağımız bir ”Stratejik Planın” hayata geçirilmesidir.

 

Kalıplar halinde düşünüyor, öyle de konuşuyoruz. Aykırı her şey bizi öfkelendiriyor.

 

Kabahat bizde mi? Sistem ezberi zorunlu kılıyor.

 

Tıpkı, Yaşasın Fenerbahçe(!) gibi. Orkestrada yeri var. Buyursun o da.

 

Büyük Trabzon Orkestramızı kurmak için çaba harcamaya değmez mi?

 

Sivil Toplumculuk tam da bu; hem kendi uzmanlık alanınız olacak, bildiğiniz yerden konuşacaksınız, hem de büyük orkestranın senfoni çalmasına katkıda bulunacaksınız.

 

Hem küresel olacaksınız, hem de yerel. Başarmak zorunda olduğumuz tek şey budur.

 

Siz ne dersiniz?

NOT: Bu yazıyı okuyan kaç kişi Trabzonspor üyesiyim

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri