Bu yazıma başlamadan..
Öncelikle..
Şunu belirteyim;
2020 yılında…
İkinci milenyumun ilk 20 yılını geride bıraktığımız,
Elektrikli ve sürücüsüz otomobillerin tasarlandığı,
Şu günlerde…
Dolmuşlarının birleşip, birleştirilmemesi sorununu Trabzon’a miras bırakan tüm geçmişlerimizin ruhundan öperek başlıyorum.
80lerde, hatta 70lerde çözülmesi ve kent ulaşımının 100 yıllık planlanması gerekirken bu güne kadar bunu yapamayan yöneticilerimizi hatırlatıyorum.
İyiki bu kenti yönetmişler..
Bize yaşattıkları nostaljiyi..
Dolmuş nostaljisini…
Nereden bilebilirdik?
‘Hoooopp çekçek çek’
‘La kay kay kay’
‘Ula gel gel gel geri la geri alooo’
Seslerini kentin tam göbeğinde nereden duyabilirdik?
Kulaklarımızın pasını silen o çığırtıları nasıl duyabilirdik?
Konforsuz da olsa, kapısında büyük sıralar oluşturup evimize giderken kaynaştığımız onca insanı nasıl tanıyabilirdik?
**
Şimdi geleyim asıl yazıya..
Girişte yazdıklarımı kaleme almasam içimde uhdesi kalırdı!
Trabzon’da dolmuşların birleştirilmesi, toplu taşıma araçlarının daha çoğaltılması için girişimler sürerken, otobüs şoförlerine ciddi şekilde eğitim verilmesinden yanayım.
Bana anlatılanlar ve şahit olduklarımdan sonra bundan bin kat daha eminim.
Sizinle iki olayı paylaşacağım.
İkisi de Büyükşehir Belediyesi otobüslerinde yaşandı.
*
Birincisi KTÜ Tıp Fakültesi seferi yapan bir otobüste meydana geldi.
İğne atsan yere düşmez..
Eller havada bekleyen yolcular tıkış tıkış..
Bu sıkışıklığın derin bir sessizliği var.
Tam bu sessizliğe gömülmüş, gidecekleri durağı bekleyenler, sessizliği yırtarcasına bir bağırtı duydular.
Ayakta duran kadın yolcuya bir adam, “Çekilsene lan kenara..” diyerek üstüne gitti.
Şaşkınlığı yüzüne vuran kadın o kalabalıkta haliyle nereye çekileceğini bilemediğinden, eliyle, “Nereye” diye işaret etti.
Bu işareti gören adam, kadının tam suratının ortasına çankkk diye yumruğu bastı.
Durun daha bitmedi!
Olayın vahim boyutuna geleceğim.
Olaya müdahale eden yolcu, “Dursana neden kadına vuruyorsun, koca adamsın, ayıp değil mi?” diye kalabalığı yararak yanlarına gitmeye çalıştı.
Çünkü olay otobüsün önüne yakındı ve olaya müdahale etmek isteyen tam arkada.
Adam kadına bu sırada bir tane daha vurdu.
Olaya müdahale eden yolcu, kadınla adamın yanına yetiştiğinde zaten kadın 2 yumruk yemiş, yolcular bunları izlemiş, kılını bile kıpırdatmamışlardı.
Şimdi aklınızdan, “Yolcuların hiçbiri mi bir şey demedi?” diye soru geçmiştir.
Evet o arkadaki yolcudan başka kimse müdahale etmedi!
Böyle bir duyarsızlığı Trabzon’da görmek şaşırtıcı değil mi?
Vahim durumu yine burası değil ama..
Otobüs hala hareket ediyor, adamla diğer yolcu boğuşuyor ama otobüsün şoförü, aracı durdurmuyordu!
Otobüs halen yolda gidiyordu.
Bağırtı, patırtı, arkada kıyamet koparken..
Ve olaya müdahale eden yolcu, “Dursana be adam şu adamı at dışarıya, kadının dudağını patlattı” diye yırtındı.
Sonunda öteki durakta araç durdu.
Otobüs şoförünün tavrı şu, “Ben ne yapayım?”
Yuh be..
Otobüsünde her yolcu sana emanet ne demek ben ne yapayım?
*
İkinci olay ise otobüsün durak butonuna sıkıca basamayan ve uyarıyı yakamayan kadın, durağı geçen şoföre sesleniyor, “Dursana dursana”
Şoförden aynen şu ses çıkıyor,; “Otur aşağıya ne bağırıyorsun, durağa gelmeden bassaydın”
Buna otobüsün içindekilerin hepsi şahit!
Devamında kadın, "Bastım yanmadı, lütfen dur”
Şoför durur mu? Mağdurum, yapamadım, yardımcı ol çocuksu seslenişe bile, “Ben anlamam ya… Otur bir dahaki durakta inersin”
*
Bana onlarca böyle geldi de ben bir iki tanesini seçtim.
Dayak yiyen kadın polise gidip şikayetçi olursa otobüsün kamera kayıtlarını aldırabilir ve dava açabilir.
Diğeri ise büyükşehir belediyesinin bordo mavi masasına başvurup otobüsün plakasını verebilir.
Bu şekilde davranışların cezalandırılması gerekiyor.
Şikayetçi olun!
Yoksa yediğiniz yumrukla kalırsınız!