Geçenlerde Boztepe’de oturan bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde karşılaştığım manzara dudak uçuklattı. Siteler, yollar, binalar binalar..
Tüm Türkiye ve tabii Trabzon’da da inşaat sektörü akıllara zarar bir şekilde büyümekte.
Akçaabat’tan Yomra’ya doğru sahil yolundan ilerlerken en tepelere kadar uzanan çok katlı yapılar hakikaten dikkat çekici boyutta fazla ve sık.
Sektörde iç piyasada 2011 yılındaki satış hareketliliğinden eser yok denmekte.2012 yılında düşme grafiğine giren konut satışlarının 2013 yılı itibariyle de hiç iç açıcı olmadığı söylenmekte.
Misal Trabzon’da nüfus belli. Köyden kente göç var elbette. Fakat bir o kadar da daha büyük şehirlere göç var. O halde bu kadar konut kimler için yapılıyor?
Konutların birçoğu daha temeli dahi kazılmadan, henüz ineklerin otladığı aşamalarda satışa sunulmakta.
Malum maketten satış uzun zamandır gündemde.
Geçiyorsunuz kartondan el kadar blokların karşısına, çubuk yardımıyla hayatınızı sürdürmeyi düşündüğünüz evi seçiyorsunuz.
Basılı broşürlerde yer alan temsili fotolarla gelecek yaşamınızı özdeşleştirmeye çalışıyorsunuz.
Eskidenmiş; “Gittik gezdik, bizimkilere de gösterdik. Ev güzel ama ne bilim yuva sıcaklığı hissedemedim.” Ya da “Kapıyı açtık, girdik. O kadar biz ki. Çok mutlu oluruz bu evde.” demeler.
Şimdilerde satış elemanlarınca karton üzerine tutulan lazer ışığı marifetiyle “Hayırlı olsun, işte burası sizinki, tamamen peyzaja bakmakta.” açıklamalarıyla ısınıyoruz yeni yuvalarımıza.
Gelelim işin pek bir göz ardı edilen boyutuna; Makete bakarak ev aldığımızı düşünüyor ve hayaller kuruyoruz. Peki gerçek ne?
İnşaat şirketiyle, belli bir paranın ödenmesi hususunda anlaşma imzalıyor, yine bu çerçevede gerçekte sizin dahi olmayan bir gayrimenkul için banka kredisi kullanıyorsunuz.
Kullandığınız kredi inşaat şirketi hesaplarına aktarılırken, siz henüz gerçekte sizin olmayan bir gayrimenkul için banka kredisi ödemeye başlıyorsunuz.
Çocuklarınızı büyütmeyi hayal ettiğiniz evin inşaatını dahi görmeden, karton maketleri gerçek yapıya dönüştürsün diye inşaat şirketini dişinizden tırnağınızdan arttırdığınız para ile taksitle finanse ediyorsunuz.
Tebrikler, çok bonkörsünüz.
Çözümün maket satışları tamamen kaldırılması, hayalin satışına son verilmesi olduğu söylemiyorum elbette.
Böyle bir hamle öz sermayesi yetersiz inşaat şirketlerinin hayat damarını kesmek olacaktır.
Şapka çıkarırım ki maketten satış yöntemi, finansal kaynak sağlamak için bulunan dahice bir pazarlama modeli.
Maddi anlamda çok daha avantajlı bu usul yanında, tamamlanarak satışa sunulan projelerde konutun finansman yükü de eklenerek fiyat belirleneceğinden elbette daha pahalı olacak. Kabul.
Fakat akşam haberlerinde emlakzedelerin dernekler kurarak hak arama mücadelesi içerisinde olduklarına, umutların tükenişine şahit olmamak için ciddi yeni düzenlemelere sıkı kontrole tabii tutulması gerektiğini savunmaktayım.
İnşaat sektörünün Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden olduğu, yüzlerce diğer sektördeki iş hacminin sebebi olduğu gerçekleri göz ardı etmiyorum.
Kaba hesapla yapı sektörü 1.6 milyon vasıfsız iççi ve 200 den fazla alt meslek kolunu desteklemekte.
Domino taşları misali art arda yıkımlar yaratabilecek bu sektöre mutlaka daha fazla destek verilmeli ve fakat daha fazla denetlenmeli.
Esasen yapılan işin, maket göstererek halktan para toplama işi olduğu bilinmeli.
Felaket tellalı olmak istemem ama, aksi halde sıkça telaffuz edilmeye başlanan ikinci bir banker vakasının uzak ihtimal olmadığı görünmekte.
Konut alım satım sözleşmeleri standart hale getirilmeli ve sektör disipline edilmeli.
Bunları söylerken elbette inşaat sektörünü rahatlatacak düzenlemelerin de mutlak yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Sektör halen 2013 başında uygulanmaya başlanan ve darbe niteliğinde olan KDV oranlarındaki artışı hazmedilebilmiş değil.
Naçizane önerim; Ev alacak yada yatırım mı yapacaksınız, aman dikkat. Yuvanızı yapıverirler..