Anahtar Deliği 16.04.2016
MAZHAR YILDIRIMHAN’IN KOLTUĞUNA KİM OTURACAK? Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü koltuğu boş duruyor. Yani boş demeyelim de vekaleten şube müdürü İsmet çalıl bakıyor. Şimdi Trabzon Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan
MAZHAR YILDIRIMHAN’IN KOLTUĞUNA KİM OTURACAK?
Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü koltuğu boş duruyor.
Yani boş demeyelim de vekaleten şube müdürü İsmet çalıl bakıyor.
Şimdi Trabzon Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müsteşarı olmasının ardından yerine kimin atanacağını tartışıyor.
Kulağımıza bir kaç isim geldi.
Gelmedi değil.
O isimleri yazmadan önce enteresan bir gazetecinin de içinde yer alması.
Eski bir devlet memuru bir gazeteci!
Hatta bununla ilgili girişimlerde de bulunmuş.
Duyumlarımıza göre yarıda bıraktığı memuriyet hayatını üst düzey tamamlamak istiyor.
“U 17 VE TRABZONSPOR’UN HALİ?” 2. SAYFADA
U 17 VE TRABZONSPOR’UN HALİ?
Bir şaibeli kupa daha aldı Fenerbahçe.. U17 Elit Ligi’ni lider ve nağmalup tamamlayan Trabzonspor, haftalar öncesinden şampiyonluğunu ilan etmesine rağmen Fenerbahçe'nin başvurusu üzerine lig sonunda 8 takım arasında yeniden müsabaka yapıldı. Kupa dün Fener'e verildi. Ne olacak canım çocuklar işte falan diye hafife alanlar da oldu bakın işte siz büyükler çocuklarınıza bile sahip çıkamıyorsunuz o nedenle elinizden kupa da alınır herşey de.. diyenler de oldu. Hatta haksızlığa uğradıkları için bu müsabakadan çekilmek isteyen Trabzonspor U17 teknik idarecilerine ‘ağır para cezası ödersiniz’ demişler.
Şuraya bakar mısınız?
Trabzon ve bordo mavi camiada bu durumlar seyretti öyle mi?
Bakalım daha neler göreceğiz.
Yayın Danışmanımız Levent Ustabaşı da bu olaya sosyal medya hesabından isyan etti.
Mesajında şunları kaydetti;
‘Şikeye adı karışan Göksel Gümüşdağ'a kaşkol takarsan, yanına oturursan, Saray'a çağırıldığında çıtını çıkarmadan koşarak gidersen, kırmızı kart çıkaran Salih Dursun'un sırtına hakemi çıkarırsan, haksızlığa isyan etmezsen, anıt felan diye uyutulursan, Avni Aker cehennemini Avni Aker bebesine çevirirsen, her denilene eyvallah dersen, tarla sürüldü, inşaat işçisi futbolcular şifreleriyle masa başında maç alanları görmezden gelirsen, ‘yahu ne var bunda herkes yapmış’ diyenlere kafa sallarsan; adam gelir senin kupalarını, emeğini çalmakla kalmaz;
Çocuğunun da alın terini alengirli malangirli gözüne soka soka elinden alır!
U 17 takımına oldu bak...
Hem de şeylerinden uydurdukları Play Offla..
Sende seyrediverirsin sadece...
Çocuğunun yüzüne nasıl bakacaksın orasını da sen düşün artık!
Ne diyeyim ki sana ben!’
“O TESPİTLERDE NELER VAR?” 3. SAYFADA
O TESPİTLERDE NELER VAR?
Haksızlık demişken devam edelim. Trabzon’da yıllarca basketbolun var olması için savaşan yazar İsmail Alkan, geçtiğimiz günlerde baskette yapılan bilinçli hakem hatalarını yazısında değerlendirdi. Alkan çok ciddi tespitlerde bulundu.
Bakın analizinde nelere yer verdi, Hakem kararlarının damga vurduğu son Efes maçında ve devamında yaşananlar malumumuz. Kulübün tepkisi, açıklamaları, suç duyurusu filan derken dünün eski hakemi Fatih Söylemezoğlu’nun Trabzonspor’a karşı kaleme aldığı kin, nefret ve hakaret dolu yazısı gündeme geldi. Bu kişiye gereken tepkiler yeterince verildi ancak ben biraz daha farklı bir pencereden bakmak istiyorum.
Şöyle ki; Söylemezoğlu’nun, tüm basketbol camiasının hemfikir olduğu hakem skandallarına tek kelam dahi edemeden yılların birikimini kusarcasına kaleme aldığı intikam yazısında bir gariplik var. Basketbol kulübüne ve gıyabında da Trabzonspor camiasına kin ve nefret kusarken, futbol kulübüne ise "Sn. Muharrem Usta ve Bakanlar kurulu kadar değerli bir yönetim kurulu" diyor! Yani kendince bir kesime kusarken, diğer kesime ise yalakalık yapmış! Nedendir bilinmez (!) ama anlaşılan o ki suçluluk psikolojisi ile Usta ve yönetimine sığınarak kendini sağlama alma ihtiyacı hissetmiş. Belli ki halen daha geçmişte yaşıyor ve bu camiadan zerre bilgisi yok.
Hatırlatıp altını çizelim; Trabzonspor’un futbol ve basketbol kulüpleri geçmişte olduğu gibi ayrı gayrı olmadığı gibi, Usta’nın yönetiminin çoğu da basketboldan geliyor. Yani bir tarafa hakaret ederken aslında tüm camiaya hakaret ettiğini bilmeyecek kadar cahil. Bilmesinde fayda var; Söylemezoğlu’nun dönemlerinde yaşanan hakem skandallarından en çok etkilenen ve haksızlığa uğrayıp parkede biçilen isim Usta’nın yönetiminde başkan yardımcısı olan Mehmet Yiğit Alp’tir. Google de tüm detayları olduğu için senin iki kelam edemediğin Erşan Kartal’ı yazmaya gerek yok. Ancak, Halil Baldemir’in Bandırma’da yönetip, protokol tribününün alaşağı olduğu Bandırma Kırmızı maçı ve Hayri Gür’de yönettiği Fenerbahçe Ülker maçı en bu kısma güzel örneklerdir.
Basketbol Kulübü Yiğit Alp dönemlerinde de tıpkı bugünkü gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalıyor; kalınca da isyan ediyor, isyan edince de Söylemezoğlu gibi tiplerin saldırısına uğruyordu. Günümüzde ise tek fark, haksızlıkların şimdi daha seyrek olması. Yani demem o ki, klavyenin başında sıcak kahvesini yudumlarken kaleme aldığı yazıyla Basketbol Kulübüne hakaretler yağdırıp keskin yazarlık vurgusu vermeye çalışırken, diğer tarafta ise futbol kulübünü yalayıp kendini beş paralık ederek asıl kişiliğini ortaya koyuyor. Şimdi biz böyle bir insana ne yazalım?
Elbette ki bizler de sütten çıkmış ak kaşık değiliz ve bir sürü hatalarımız var ancak; mevcut seviyeye gelene kadar nice bedeller ödemiş bir camiayı saygısız ve seviyesizce aşağılayıp hakaret etmesini bir kenara koyup bunu da anlamaya çalışacağım ama basketbol hafızamız gayet iyi olduğu için olmuyor, vallahi olmuyor. Hafızalarımızda Karşıyakalı yöneticiye hakaretten 75 gün hapis cezası almış olarak değil, Hayri Gür’de yönettiği Beko All Star’ın sevimli hakemi olarak kalan Fatih Söylemezoğlu’na kendi üslubundan yola çıkıp; Namert ve aşağılık planları olan, aşağılık olduğu kadar kalleşe, kalleşçe olduğu kadar da içinde hain pusular bulunan biri ve DNA’sı yanlış şifrelenmiş iğrenç algı operasyoncusu demeyeceğim. Hatta ve hatta, basketbol topunu karpuz zannederek yıllarca hakemlik yapmaya çalışmış hakem bozuntusu da demeyeceğim.
Demeyeceğim çünkü senin üslubun bize uymaz, uymadığı gibi yakışmaz da. Tek diyebileceğim; elini vicdanına koyup, kaleme almış olduğun o yazı denen müsveddeni bir kez daha okuyarak Trabzonspor camiasından özür dilemendir. Dile ki biz de senin tabirinle yanlış şifrelenmiş DNA’larımızı doğru şifreleyip hafızalarımıza Hayri Gür’de Beko All Star’ı yönettiğin sevimli hakem Fatih Söylemezoğlu’nu sabitleyelim. Geçmişi, Halil Üner’in ‘Ne zaman kazandık diye arkamı dönsem, Murat Biricik maskesiyle bekler hayat.’ sözünü efsane yapan hatalı hakem kararlarıyla dolu olan bu camia; Saner Ayar dönemlerinde başlayıp, Mehmet Yiğit Alp dönemlerinde zirve yapan hakem facialarını hep beraber yaşadı, hatta bedeller bile ödedi.
Hakemlerin hatta federasyonun bile tarafımıza negatif baktığı bu döneme, haksızlığa uğradığında geri adım atmadan oldukça sert tepki verebilen Trabzonspor camiasını hazmetme dönemi de diyebiliriz. Bunun elbette belli sebepleri ve nedenleri olabilir. Hatta tartışılabilir de. Ancak son 3 sezondur lehte veya aleyhte de olsa hakem kararlarına bir denge gelmişti. Kim bilir, belki Trabzonspor camiasını hazmetmişler, belki de paralı/sponsorlu insanların kulübü yönetmeye başlamaları işlerine gelmişti. Ancak bu camia, bahsi geçen dönemlerde onlarca haksızlığa uğramasına rağmen, hakemlik yapıp günümüzde yazarlık yapan bir şahsın kaleme aldığı edepsizce bir yazı kadar alçak olanına hiç rastlamamıştı. Söz Söylemezoğlu’ndan açılmışken devam edelim.
Kendisinin 15 Aralık 2015 tarihinde yazmış olduğu “Nasıl kötü hakem olunur?” başlıklı bir yazısı var. Hakem arkadaşlara ve hatta kendine bile nasihatler içeren oldukça güzel bir yazı. (!) Kendisine tavsiyemdir; ilgili yazısının başlığını ‘Nasıl Kötü İnsan Olunur?’ şeklinde değiştirmesini, değiştirdikten sonra sıcak kahvesini yudumlarken arkasına yaslanıp tekrardan okumasını okuduktan sonra da empati yapma yeteneğini geliştirip, bu camianın yıllardır siz’den neler çektiğini algılayabilmesini algıladıktan sonra da ‘Nasıl Kötü İnsan Olunur?’ sorusunun cevabını bulmasını tavsiye ediyorum. Kendi güzel(!) geçmişini çöpe attık, en azından geleceğine faydası olur.