26 yıldır vücundaki şarapnellerle yaşıyor
Giresun'da yaşayan Hikmet Kabakçı 26 yıldır vücudundaki şarapnel parçalarıyla yaşıyor.
Terör örgütü PKK’nın, 1994’te Hereke’de yolcu otobüsüne yaptığı hain saldırının mağdurlarından Hikmet Kabakçı(62), tam 26 yıldır vücudunda gezen şarapnel parçalarıyla yaşıyor. Kara geceyi DHA’ya anlatan terör mağduru kadın “Bombayla hayatını kaybeden genç kızın, parçaları benim saçlarımın arasındaydı. Kendi kızımı koltuğun altına sokarak kurtardım. Doktor felç olurum diye bendeki şarapnel parçalarını çıkaramadı. Parçalar vücudumda geziyor. Yıllarca kocama, komşularıma kapı açamadım, nöbetle uyudum” dedi.
31 Aralık 1994 yılında Ankara’dan kalkan ve İstanbul’a giden bir yolcu otobüsü, Kocaeli’nin Körfez ilçesine bağlı Hereke mahallesinde teröristler tarafından durduruldu. Otobüse yolcu olarak binen 1’i kadın 3 terörist, önce şoförü silahla tehdit etti. Teröristler daha sonra yolcuları, otobüsün arka kısmında topladı. Bu arada teröristlerden birisi, hareket halindeki otobüsün camlarını elindeki silahla tarayarak parçaladı. Kendilerine engel olmak isteyen 1 genç kız ile 1 teğmeni de şehit eden teröristler, araç içerisinde rastgele ateş açarak dehşet yaşattı. Şoförün risk alıp otobüsü durdurması üzerine teröristler kaçtı.
Olay sonrası teröristler yakalanarak yargılandı. Terör örgütü PKK adına otobüste dehşet saçan ve 2 kişinin ölümüne 24 kişinin de yaralanmasına sebep olan 7 sanıklı davadan 3 kişiye idam cezası verildi. ‘Hereke Saldırısı’nın mağdurlarından olan Hikmet Kabakçı, olayın ardından ailesiyle birlikte memleketi Giresun’un Bulancak ilçesine taşındı. Kızıyla birlikte otobüste olduğunu anlatan Kabakçı, çok zor günler geçirdiklerini belirtti.
‘ARKADAŞLARINI BOMBAYLA PARÇALADILAR’
O gün yılbaşını geçirmek için kızıyla birlikte Ankara’dan İstanbul’a gittiğini anlatan Hikmet Kabakçı, "Bir otobüs firmasından saat 22.00 arabası için yer aldık. Kızım, saat 01.00’deki arabaya binelim dedi ama ben erken gidelim istedim. Hereke’ye giderken, yolcu olarak binen 3 kişi ayağa kalktı ve ‘Herkes elini başına koysun’ dediler. Ben soygun zannettim. Meğer soygun değilmiş. Arabayı taramaya başladılar. Yolcuları üst üste otobüsün arkasına kadar yığdılar. Sonra otobüsteki başka bir kız, teröristleri tanıdı ve okul arkadaşı olduğunu söyledi. ‘Biz ailecek bu arabadayız ne yapıyorsunuz?’ deyince el bombasını kızın üzerine attılar. Genç kızı paramparça ettiler. Bir teğmenimiz konuşunca herhalde asker olduğunu anladılar ve ilk silahı ona sıktılar. Çok acıydı. Şoförün başına da silah dayayarak, ‘devam et’ demişlerdi. Şoför, ‘beni öyle de öldürecekler, böyle de öldürecekler, birkaç yolcuyu kurtarayım’ deyip arabayı durdurmuş. Otobüsü viyadükün üstünde durdurdu ve kapıyı da açtı. Şoför, panik yapan teröristlerden birinin üzerine atladı. O sırada diğerleri de ‘arabada bomba var deyip’ kaçtı” dedi.
‘ŞARAPNEL PARÇALARI YILLARDIR VÜCUDUMDA GEZİYOR’
Saldırı sırasında kızını koltuğun altına gizlediğini anlatan Kabakçı, "Bombayla hayatını kaybeden genç kızın, parçaları benim saçlarımın arasındaydı. Kendi kızımı koltuğun altına sokmuştum ve o gece yara almayan sadece o vardı. Benim vücuduma da şarapnel parçaları isabet etti. Ayakkabımın içi kanla dolmuştu. İstanbul’da doktora gittim, sinir damarına yakın olduğu için şarapnel parçalarını alamadılar. Felç olabilirmişim. Doktor, ‘bu parçalar vücudunda zamanla gezer, nerede olduğunu bilemezsin’ dedi. Ayağımda 4-5 yerde parça kaldı. Psikolojik olarak da derin yaralar aldık. Yaşantımız bu olaydan sonra değişti. Ankara’dan Giresun’a taşınmak istedim. Eşime ve komşularıma kapı açamadım. Kızımla nöbetleşe uyudum” diye konuştu.
‘DEVLETİMİZ, BU OLAYLARIN ÜSTESİNDEN GELDİ’
Hikmet Kabakçı’nın eşi Mustafa Kabakçı ise (64), olay günü Giresun’a gitmek üzere evden çıktığını ve yaşananları duyunca büyük şok yaşadığını belirtti. Mustafa Kabakçı, "Ailemiz için yıkım oldu, çok zor günler yaşadık. Devletimiz, hükümetimiz çok şükür bu terör olaylarının üstesinden geldi. Eskisi gibi bu olaylar olmuyor. İnşallah bundan sonra da yaşamayız. Bundan bir hafta önce Güneydoğu’dan fındık toplamaya vatandaşlarımız geldi. Birlikte bir ekmeği paylaştık. Onların bu olaylarla hiçbir ilgisi yok. Herkes ekmeğinin peşinde. Okuyup bu devlete mühendis ve doktor olmak istiyorlar. Fındık toplamaya gelen vatandaşlarımıza, eşim hediye olarak birer başörtüsü hediye etti. Onlar da çok mutlu oldu. Örf ve adetlerimiz ayrı olsa da aynı pencereden bakıyoruz ve bu ülkede bir bayrağın altında yaşayacağız” ifadelerini kullandı.