AK Parti Trabzon'da ocak ayında neler yaptı

AK Parti Trabzon İl Başkanı Revi'nin ziyaretleriAk Parti Trabzon İl Başkanı Haydar Revi, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerine ziyarette bulundu.Karadeniz Teknik Üniversitesini (KTÜ), İl Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı ve Doğu Karadeniz K

AK Parti Trabzon'da ocak ayında neler yaptı

AK Parti Trabzon İl Başkanı Revi'nin ziyaretleri

Ak Parti Trabzon İl Başkanı Haydar Revi, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerine ziyarette bulundu.

Karadeniz Teknik Üniversitesini (KTÜ), İl Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet Başsavcılığı ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Genel Sekreterliği'ni ziyaret etti.

DOKA Genel Sekreteri Çetin Oktay Kaldırım'ı ziyaretinde konuşan Revi,  ziyaretler kapsamında elde edilen verilerin kendileri için önemli bir kaynak oluşturacağını söyledi.

DOKA'nın, misyonunu bölgede en başarılı şekilde hayata geçiren kurumlardan biri olduğunu ifade eden Revi, "DOKA'nın 2015 yılında da bölgenin ve Trabzon'un ufkunu açacak projeler ile gündeme oturacağına inanıyorum" dedi.

Ardından Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan'ı, İl Sağlık Müdürü Kemal Süleyman'ı ve İl Milli Eğitim Müdürü Hızır Aktaş'ı ziyaret eden Revi, söz konusu kurumların çalışmaları hakkında bilgi edindi.

Kamu kurum ve kuruluşlarına yaptığı ziyaretlerden edindiği teknik bilgileri ve kurumların 2015 yılı yatırım plan ve programları ile ilgili verileri detaylı bir şekilde değerlendirdiklerini vurgulayan Revi, ellerindeki verilerin yol gösterici nitelikte olacağını belirterek, "Kurum amirlerinden ivedilikle çözülmesi gereken önerileri genel merkeze rapor edip ilgili bakanlıklara da bilgi sunacağız ve işin de takipçisi olacağız" ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin:

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, dört eski bakanla ilgili Yüce Divan oylamasına ilişkin, "Milletvekili arkadaşlarımız kendi vicdanlarıyla kapalı mekanda oylarını kullandı. Yüce parlamento tarafından Yüce Divana sevkine gerek görülmedi. AK Parti olarak bizim için bu süreç tamamlanmıştır" dedi.

Partisinin il başkanlığı istişare toplantısına katılmak için kente gelen Şahin, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Dört eski bakan hakkındaki Yüce Divan oylamasına ilişkin AK Parti'den "fire verildiği" yönündeki değerlendirmelerin sorulması üzerine Şahin, bunun fire olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu söyledi.

Bir siyasi partinin birlikte hareket etme kararına rağmen bazı üyelerin farklı tutum sergilemesine "fire" denilebileceğini belirten Şahin, "Soruşturma raporunun değerlendirildiği, görüşüldüğü bir toplantıydı. Muhalefet partilerinin vermiş olduğu önergenin oylamasıydı. Dolasıyla hiçbir siyasi parti bu konuda grup kararı alamaz, bağlayıcı karar uygulayamaz. Biz böyle karar almadık ancak muhalefet partileri bağlayıcı karar aldı ama biz Anayasa İç Tüzüğü'nü bağlayıcı şekilde, milletvekili arkadaşlarımızın özgür iradeleriyle hareket etmeleri konusunda demokratik irade ortaya koyduk. Bunu fire olarak değerlendirmek mümkün değildir" şeklinde konuştu.

Şahin, soruşturma önergesini veren, soruşturma komisyonunu kuran parti olduklarına dikkati çekerek, partilerine mensup 4 eski bakan arkadaşlarıyla ilgili komisyonu "gerçekler ortaya çıksın" düşüncesiyle kurdurduklarını ifade etti.

- "AK Parti olarak bizim için bu süreç tamamlanmıştır"

Komisyonda bulunan herkesin hukukçu olduğunu, birçoğunun yargıda önemli görevler ifa ettiğini anlatan Şahin, şu görüşleri dile getirdi:

"Bunlar tamamen hukuka göre hareket edip rapor hazırladı. 4 eski bakan arkadaşın sevkine yetecek nitelikte delil elde edilememiş olması sebebiyle 'Yüce Divana sevkine mahal yoktur' şeklinde karar verildi. Bu rapor parlamentoda görüşüldü. Tabii ki oylama gizli yapılıyor. Milletvekili arkadaşlarımız kendi vicdanlarıyla kapalı mekanda oylarını kullandı. Yüce parlamento tarafından Yüce Divana sevkine gerek görülmedi. AK Parti olarak bizim için bu süreç tamamlanmıştır."

Parti olarak konuya hukuki yaklaştıklarını ama maalesef muhalefet partilerinin konuyu siyasi sorun gördüğünü aktaran Şahin, "Siyasi anlayışla yaklaştılar. Hala da bu anlayışlarını devam ettiriyorlar. Süreç bizim için, parlamento için bitmiştir. Şimdi önümüze bakıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

- İç Güvenlik Paketi

Önlerinde İç Güvenlik Paketi olduğunu, bunu görüşeceklerini anlatan Şahin, Türkiye'nin belirli bölgelerinde zaman zaman yasa tanımayan hatta insan öldürmeyi ve huzursuzluk çıkartmayı adeta alışkanlık haline getiren birtakım örgütler ve mensuplarının bulunduğunu söyledi.

Şahin, şöyle konuştu:

"Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak için gerekirse yeni birtakım tedbirler almalıydık. Bunun için hazırlanan ve adına 'güvenlik paketi' dediğimiz yasal düzenleme komisyondan dün akşam geçti. İnşallah önümüzdeki hafta bu güvenlik paketini görüşeceğiz ve tabii bunu yaparken Türkiye'nin yıllardır başını ağrıtan terör sorununu da tamamen ortadan kaldırmayı ve 'çözüm süreci' dediğimiz milli birlik ve kardeşlik projesini de Türkiye'de hayata geçirmeyi planlıyoruz."

- "Her zaman avuçlarını yaladılar"

Şahin, 4 eski bakanla ilgili söylediklerinin muhalefet tarafından farklı değerlendirildiği ve partisinde bölünmeler olduğu şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:

"Muhalefet, AK Parti kurulduğu andan itibaren 'birbirine düşsünler, kendi aralarında çekişme olsun, hizipler çıksın, dolayısıyla bu parti birliğini ve beraberliğini kaybetsin' temennisi içinde. Her zaman avuçlarını yaladılar, yine de yalamaya devam edecekler. AK Parti, kurulduğu andan itibaren birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü devam ettiriyor. Bundan sonra da devam ettirecek çünkü biz bu millete hizmet için yola çıktık. Yolumuza kenetlenmiş devam edeceğiz."

Şahin, 2003'teki görüşmelerde bazı arkadaşlarının aleyhte oy kullandığını, Irak tezkeresinin geçmediğini, o zaman da partinin dağılacağını söyleyenler olduğunu anımsatarak, AK Parti'nin parçalanmadığını, aksine daha çok kenetlenerek yoluna devam ettiğini kaydetti.

"Kurşun asker" benzetmesi yapan Şahin, "Kendi milletvekillerinin kurşun asker gibi davranmalarını hep bekledikleri için muhalefet partileri, bizim de arkadaşlarımızın kurşun asker gibi davranmalarını bekliyorlar. O nedenle bu eleştirileri ciddiye almıyoruz" dedi.

AK Parti Of İlçe Kadın ve Gençlik Kolları Kongreleri

AK Parti Of İlçe Kadın Kolları ve Gençlik Kolları olağan kongreleri yapıldı.

Of Belediyesi Toplantı Salonu'ndaki kongrelere, AK Parti İstanbul Milletvekili Oktay Saral, Trabzon Milletvekilleri Safiye Seymenoğlu ve Aydın Bıyıklıoğlu, Of Belediye Başkanı Salim Salih Sarıalioğlu, İl Başkanı Haydar Revi, eski İl Başkanı Adnan Günnar, İl Kadın Kolları Başkanı Havva Gümüş, İl Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Karaoğlu, Genel Merkez Gençlik Kolları Teşkilat Başkan Yardımcısı Soner Yalçın, Of İlçe Başkanı Hakan Terzioğlu, belediye meclisi üyeleri ve partililer katıldı.

Milletvekili Saral, yaptığı konuşmada, hiçkimsenin bulunduğu noktaya tepeden inme gelmediğini belirterek, "Bizler de bu günlere gelebilmek için çok meşakkatli yollardan geçtik" dedi.

Konuşmaların ardından önce İlçe Kadın Kolları seçimi yapıldı. Tek listeyle gidilen seçimde Nurcan Hacıahmetoğlu yeniden İlçe Kadın Kolları başkanı seçilirken yeni yönetim kurulu Serap Türkyılmaz, Gülşah İsmailoğlu, Merve Okutan, Hacer Gedik, Yasemin Öztel, Hacer Soylu, Dilek Aykurt, Hatice Alemdar, Gülsüm Kul, Zeynep Sarıcaoğlu, Yasemin Hacıefendioğlu, Sevim Kar, Emine Holoğlu, Çiğdem Yılmaz, Merve Onur, Yasemin Ulu, Fatma Süleymanoğlu, Büşra Karaahmetoğlu ve Ayşe Saral'dan oluştu.

Daha sonra yapılan Gençlik Kolları seçiminde de mevcut başkan İlyas Bayraktar yeniden başkan seçildi. Yeni yönetim kurulu Halit Öztel, Serdar Kılıç, Murat İnce, Faruk Kumantaş, Mehmet Gündoğdu, Fatih Hacımustafaoğlu, Ömür Arslan, Furkan Aşıkoğlu, Muhammet Tarık Zafer, Volkan Koç, Mehmet İhtiyar, Gökhan Karataş, Aydın Birkan, Hasan Altunkaynak, Feyzullah Onur, Muharrem Şeker, Abdülbaki Gündoğdu, Cemal Ayaz, Samet Öztürk'ten oluştu.

 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Aktay:

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, "Devleti oluşturan kim varsa sevgiye, hürmete layıktır ve devletin görevi de bu saygıyı temin etmektir. Onun için biz aslında anayasayı fiilen değiştirdik" dedi.

Aktay, Trabzon Büyükşehir Belediyesince düzenlenen "Yeni Türkiye Yeni Anayasa Paneli"nde yaptığı konuşmada, eskiden insanların anayasayı önemseyen bir yaklaşıma sahip olmadığını ve birçok toplumun da anayasasının bulunmadığını söyledi.

Osmanlı hakimiyeti altında birçok milletin yaşadığını dile getiren Aktay, "Osmanlı, onların hukukunu gözeten tek taraflı birtakım hukuki tanımlamalar ve belirlemeler yapmıştır. O dönem, insanlık açısından öyle kolay geçiştirilebilecek bir dönem olmamıştır. Yaklaşık 500 ila 600 senenin tamamı mükemmel olmamışsa bile en azından 400 ila 500 senesi Osmanlı İmparatorluğu altında yaşayanların büyük çoğunluğu mutlu, memnun ve razı oldukları yönetim altında yaşamıştır" diye konuştu.

Aktay, Osmanlı'da çift taraflı yürüyen bir anlaşmadan ziyade rıza ilişkisinin söz konusu olduğunu belirterek, o dönem bugün yaşanan sorunların hiçbiriyle karşılaşılmadığını ve gerçek bir barış ve huzur ortamı sağlandığını ifade etti.

Dünyada şu anda içinde bulunulan durumun iç açıcı olmadığını vurgulayan Aktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün yaşadığımız ortam, dünyanın hala Osmanlı'nın seviyesini yakalayamamış olduğu bir durumu aynı zamanda açığa vuruyor. Hala içinden geçmekte olduğumuz Ortadoğu'da ciddi bir kriz var ve sürekli kriz halinde yaşamaktayız. Bir arada yaşayamama ve bir taraf bir tarafa tahammül edememektedir. Tarafların birbirleri arasında hukukunu gözeten ve birbirlerinden razı olmalarını sağlayacak güçlü bir sözleşme akdi yok. İnsanlar arasında bugün yaşadığımız en önemli problem de budur. Anayasa, toplumun kendi arasında sözleşmesi demektir. Şimdiye kadar 1924'ten itibaren 1961 Anayasası, 1971'deki bazı değişiklikler ve 1982 Anayasası, bütün bu anayasa tecrübelerinin hiçbirinde toplumun kendi arasında yaptığı sözleşmeden bahsedemiyoruz. Askeri darbeler olmuştur veya güç ülkeyi ele geçirmiştir. Bir metin yazmıştır ve 'Bu sizin sözleşmenizdir' demiştir. Bu sözleşmeler adeta insanlara zorla imzalatılmış senetler gibidir. İnsanların onurunu, hukukunu, varlığını bile gözetmeyen sözleşmeler olmuştur. Anayasa, Türkiye vatandaşını belli bir şekilde tek taraflı olarak algılayan devlet modelinin insanlara dayattığı bir çerçeve metni olmuştur."

Cumhuriyet döneminde oluşan devlet anlayışının, Osmanlı'nın gerçekleştirdiği devlet tecrübesinden çok fazla geriye gidişini temsil ettiğini bildiren Aktay, bugün anayasa için referans alınan, çağdaş denilen devletlerin de Osmanlı'dan daha iyi bir çerçeve sunmadığını anlattı.

- "İnsanların onuruna en yakışan bir birey anlayışını özgürleştirdik"

Aktay, çağdaş toplumlarda anayasa deneyimini en başarılı kuran ülkenin ABD olduğunu dile getirdi.

Bu ülkede Rum, Ermeni, Rus, Arap, Kürt, Çerkez varsa, öncelikle herkesin tanınması ve bu hürmete layık olması anlayışı bulunduğunu ifade eden Aktay, "Devleti oluşturan kim varsa sevgiye, hürmete layıktır ve devletin görevi de bu saygıyı temin etmektir. Onun için biz aslında anayasayı fiilen değiştirdik" görüşlerini iletti.

Yasin Aktay, yeni bir anayasa metni oluşturmak istediklerini hatırlattı.

Yeni metin için toplumun siyasi aktörlerini bir araya getiremediklerini kaydeden Aktay, şöyle konuştu:

"Bu konuda çok başarılı olamadık fakat mevcut anayasanın daha doğrusu şu anda devlet ve vatandaş ilişkileri bakımından sancısını çeker olduğumuz ne kadar kötü uygulama varsa yeni anayasayı metin olarak değiştirmeden değiştirdik. Belki de bu, anayasacılık tarihini yazacak olan insanlara ilginç bir model olacaktır. Devlet ve vatandaş arasında yaşanan sıkıntıların önemli bir kısmı aslında anayasa metninden kaynaklanmıyor. Anayasanın metni zaten zorunlu ama yaşadığımız sorunlar anayasa metnini katlayan sorunlardır. Anayasa metninden çok çok fazla sorun yaşıyorduk. Yaşadığımız birçok sorun anayasa metninden kaynaklanmıyor ve o metinlerin üstünde onları yorumlayan egemenlerin uygulamalarından, devlet ve vatandaşlık anlayışlarından kaynaklanıyordu. Bu, vatandaş-devlet anlayışı toplum üzerinde egemendi. Yaklaşık 13 yıllık iktidar dönemi boyunca çok önemli değişiklik yaptık ve bir devlet anlayışını değiştirdik. Devleti artık vatandaşını kendine kul, köle gören kurum olmaktan çıkarttık ve vatandaşı da devlete tabi olan, tek varlığı devlete hizmet etmek olan bir nesne olmaktan çıkarttık. Özellikle mal, can, akıl, iş, din güvenliği teminatı olan özgür bire olarak inşa ettik. Bu insanların onuruna en yakışan bir birey anlayışını özgürleştirdik."

 

Aktay, Türkiye'nin artık vatandaşın onurunu merkeze alan bir devlet olduğuna dikkati çekti.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışının tamamen bunu ifade ettiğini anlatan Aktay, devletin görevinin, vatandaşın inancını önce tanımak, sonra ona gereken saygıyı ve güvenliği sağlamak olduğunu sözlerine ekledi.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler