Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon'da Meydan Park'ta düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu.

Trabonlulara seslenen Başbakan Erdoğan 'aramızda bir şifre var' dedi ve ilginç bir hesap yaptı. Erdoğan, "Trabzon ne zaman fethedildi. 14(61).Trabzon’un plakası kaç? 61. Bu kardeşiniz kaçıncı hükümetin Başbakan'ı. 61. 26 Şubat'ta bu kardeşiniz inşallah 60’ı tamamlıyor 61’e giriyor. Şimdi sizden başka bir 61 bekliyoruz. 30 Mart’ta Trabzon’dan yüzde 61 bekliyoruz. 41 kere maşallah. 61 kere maşallah." dedi.

Dershene tartışmalarına da atıfta bulunan Erdoğan, "900 bine yakın öğretmenimiz görev yapıyor. Anneye, babaya, öğretmene vefa boynumuzun borcudur. Öğretmen sadece üniversite sınavlarına hazırlayanlar değildir. Sadece test tekniğini öğretenler öğretmen değildir. 13 yıl boyunca edep, adap öğreten sabırla öğrencisine öğreten bu işin asli unsudurdur. Her öğretmen değerlidir. Onların hakkını bir yere koyamayız." dedi.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

İşte Erdoğan'ın konuşmasından önemli satır başları;

"UEFA STANDARTLARINDA BİR SPOR KOMPLEKSİ KAZANDIRACAĞIZ"

Bugün Trabzon'da tarihi gün yaşıyoruz. Bugün 537 trilyon liralık eseri hizmeti açıyoruz. Trabzon'a verdiğimiz sözü tutuyoruz. Trabzonsporumuza 40 bin kişilik stadyum ve spor tesisi inşa edeceğiz dedik bu sözümüzü de tutuyoruz. Yarın Akyazı stadı ve spor tesislerinin temelini atıyoruz. UEFA standartlarında bir spor kompleksi kazandırmış olacağız. Trabzon ve Trabzonspor'a yakışır hedefi 2 yıl içinde tamamlayıp teslim edeceğiz.

"EL ÖPTÜRMEYİ SEVMEM AMA..."

Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü. Öğretmenler senede bir kez hatırlanacak olan varlıklarımız değildir. Elimi öpmeye gelenlere şunu söylerim el öptürmeyi sevmem torunlarım ve çocuklarım hariç. Sadece üç kişinin elini öpeceksiniz derim. Annenizin, babanızın, öğretmeninizin. Başka kimsenin elini öpmeyin. Onlar eli öpülesidir.

900 bine yakın öğretmenimiz görev yapıyor. Anneye, babaya, öğretmene vefa boynumuzun borcudur. Öğretmen sadece üniversite sınavlarına hazırlayanlar değildir.

Sadece test tekniğini öğretenler öğretmen değildir. 13 yıl boyunca edep, adap öğreten sabırla öğrencisine öğreten bu işin asli unsudurdur. Her öğretmen değerlidir. Onların hakkını bir yere koyamayız.

Biz nabza göre şerbet sunan her gittiği bölgede farklı konuşanlardan olmadık. İstanbul'da ne söylediysek Van'da da onu söyledik. Diyarbakır'da ne söylediysek Trabzonda da  onu söylüyoruz. İzmir'de Türk bayrağını sallayıp Hakkari'de bayrağından utanan partilerden olmadık.

" TIPKI KUŞ TÜYÜ YATAKLARDA YATANLAR GİBİ"

Biz burada bu ülkenin çoğunluğu ile hemfikiriz. Biz ırkçı parti değiliz. Biz milletimizin tamamını kucaklıyoruz. Biz Sivas'ın doğusuna geçemeyenlerden değiliz. Biz tabela partisi değiliz. 11 yıl boyunca diğer siyasi partilere seslendim. Sizde gidin oralarda demokrasi mücadelesi verin dedim. Ama ne MHP ne CHP gidemedi. Onlara siyaset yapmak rahat zeminde olacak. Tıpkı kuş tüyü yataklarda yatanlar gibi. Sadece bir kaç kez seçim kampanyalarında birkaç vilayete gidebildiler. Bizim kimseden korkumuz yok.

"BİZİM MASAMIZDA FARKLI RENKLERDE BOYNAMIŞ TÜRK BAYRAKLARI YOK"

Bizim masamızın üzerinde farklı renklere boyanmış Türkiye haritalarımız yok. Biz hesap peşinde değiliz. Biz hesaplaşmanın değil helalleşmenin peşindeyiz.

Bizimle iyi olanla biz iyi oluruz bize dost olana biz dost oluruz. Zaman zaman ayrılık küslük olabilir ama bunlar tamir edilebilir. Kötüyken iyi olanla yeni süreçler başlatırız. Diplomasinin kuralı budur. Bizler çevre ülkelerde hepsiyle münasebetlerimizi iyi noktaya getirmiş durumdayız. Suriye'nin dışında münasebetlerimiz iyi durumda. Daha da iyi noktaya gidiyoruz. Gideceğiz çünkü biz 2023'ün Türkiye'sini farklı hazırlayacağız. Büyük devlet hataları ile değil gelecek vizyonu ile hareket edendir. Sanatçısından korkan devlet büyük devlet olamaz. Mazluma sahip çıkmayan, kendi vatandaşından korkan büyük devlet olamaz. Aman şu reformu yapmayan, şunu söylemeyin parçalanırız dağılırız diyorlar. Korkaklar ileri gidemizler, korkaklar ülkelerini büyütemezler. Biz korkanlardan olmadık. Bize seviyesizce iftiralar atan muhalefet Ankara'nın dışına çıkamadı. Biz Moğalistan'a gittik. Kendine milliyetçi diyenlere sorun haberi yoktur. Yeni abideler bulduk onların üzerinde çalışıyoruz.

Yıllarca başörtüsünü yasakladırlar. Türkiye bölündü mü? Kamuda, Meclis'te başörtülüler var. Ne oldu. Türkiye bölündü mü, parçalandı mı? Bu milleti korkuttular. Ne kızlarımızı psikolojik olarak yıprattılar. Türkiye bölünmedi. Türkiye büyüdü. Başörtülüsüyle başı açığıyla el ele, omuz omuza verdi. Biz türkülerden, kültürlerden, kıyafetlerden, kelimelerden, kavramlardan korkacak kadar küçük devlet, millet değiliz.

"UZAYA MEKİK GÖNDERDİLER DE BAŞÖRTÜSÜ UCUNA MI TAKILDI"

Başörtüsüne gericilik dediler. Bunlar uzaya mekik gönderdiler de başörtüsünün ucuna mı takıldı? Hızlı tren yaptırlarda başörtüsü treni raydan mı çıkardı. Marmaray'ı yaptılar da başörtüsü tüneli mi tıkadı. Hak er veya geç hakim oldu.

Şarkılar, türküler bir milletin zenginliğidir. Uzaya kendi uydularımızı gönderiyoruz hamd olsun başörtü kuyruğuna takılmadı, 4+4+4 o da takılmadı. Şimdi isteyen anne baba evladına seçmeli olarak Kuran dersi aldırıyor mu? Trabzon'da gençlere rica ediyorum. Gidin ilk Meclis zabıtlarını okuyun. Gidin ilk TBMM'nin Meclis yapısını inceleyin. Oradaki vizyona, ruha, öze, oradaki kardeşliğe bakın. Gidin Trabzon'lu Ali Şükrü Bey'in hayatını okuyun. Bu millete dayatılan kelimelerin, yaşam tarzlarının ne kadar yapay, anlamsız, suni olduğunu göreceksiniz. Aslında ilk Meclis kardeş bir Meclis. Bir ve beraber oldular. Biz birbirimizi ırkımızdan dolayı sevmiyoruz.

"TEK BİR MESELEMİZ VAR"

Türkiye'nin aleyhine hiçbir şeyin içinde AK Parti iktidarını göremezsiniz. Şehitlerimizi incitecek hiçbir adımı atmayız, attırmayız. Trabzon'un anneleri çıktı bağırdılar. Neler çektiklerini biliyoruz. Nasıl acılar yaşadıklarını biliyoruz. Rabbim hiçbir aileyi evlat acısıyla imtihan etmesin.

Biz birinden alıp diğerine vermeyiz. Kimsenin başını öne eğmeyiz. Tek bir meslemiz var. Türkiye normalleşsin. Bu Cumhuriyet, bu bayrak, bu devlet hepimizin. Biriz, beraberiz, kardeşiz, birlikte Türkiye'yiz. Lafla modern ülke olunmuyor. Dedikodulara kulak asmayın.  Hep ölmeyecek miyiz? Gideceğiz kara toprak değil mi? Gelip gömecekler oraya. Hoca efendi musalla taşında başbakan, cumhurbaşkanı niyetine demiyor. Er kişi, hatun kişi niyetinde diyor. Öyleyse bu kavga niye?