Çobanlığın kendine göre sırrı var

Türklerin konar göçer yaşam tarzlarını belirleyen hayvancılığın sürmesinde önemli rolleri bulanan çobanların, bu işi yaparken, zorluğunun yanında bazı önemli becerileri de olmasa gerekiyor. Birisinin beceriksiz olduğunu anlatmak için ''10 koyunu güdemez''

Çobanlığın kendine göre sırrı var

Türklerin konar göçer yaşam tarzlarını belirleyen hayvancılığın sürmesinde önemli rolleri bulanan çobanların, bu işi yaparken, zorluğunun yanında bazı önemli becerileri de olmasa gerekiyor.

Birisinin beceriksiz olduğunu anlatmak için ''10 koyunu güdemez'' örneği verilerek, hafife alınan çobanların yaptığı iş, hiç de kolay değil.

Oğuzların 24 boyu arasındaki Kınık boyuna mensup olan Selçuklu Devleti'nin kurucusu Çağrı Bey'in 1018'de Doğu Anadolu'ya gelerek, bu coğrafyanın hayvancılığa uygun olduğunu da içeren raporunu, siyasi lider Tuğrul Bey'e iletmesinin ardından, Orta Asya'dan Anadolu'ya taşınan hayvancılık, Anadolu'nun geniş yaylalarında halen sürdürülüyor. Hayvancılığın sürdürülmesinde en önemli rolü de çobanlar üstleniyor.
Kolay bir meslek gibi görülmesine rağmen, insanın yaşamının tamamını etkilemesi, yağmur ve karlı havalarda ya da aşırı sıcakta açık alanda bulunmayı, gece de hayvanların yanında çadırda uyumayı gerektirmesi bakımından oldukça zor olan çobanlığın aslında kendisine göre sırları var.
İyi beslenmesi gereken hayvanların yemini, otlak alanlarını, otlatma şekillerini ve hastalıklarını iyi bilmeleri gereken çobanlar, başkalarına ait sürülere kaçan koyunları ile kuzularını veya kendi sürülerine katılan başkalarına ait küçükbaş hayvanları da tanımaları gerekiyor.

-BİN KOYUN ARASINDAKİ KUZUYU RAHATLIKLA SEÇİYORLAR-

Sayısı yüzlere hatta binlere ulaşan sürüdeki koyunlar içinden kendisine veya başkasına ait koyun ya da kuzuyu tanıması gereken çoban, bunu koyun ve kuzulara işaretler koyarak yapıyor.

Çobanlar, tanımak için hayvanlarının kulaklarına makas ya da kesici aletlerle, kısa sürede iyileşebilecek küçük kesilerle işaret bırakıyor.
Hayvanın kulağındaki kesiğe göre ''düz kesik'', ''tepeden alık'' gibi adlar verilen bu işaretler, koyun, kuzu, keçi ya da oğlakların tanınmasına yardımcı oluyor. Bu makas kesileri dışında doğal olarak kulağı küçük ve kısa olan küçükbaş hayvana ise ''küre'' adı veriliyor.

Bu işaretler dışında, hayvanları, baş kısmına ya da sırtına sürülen yağlı boya ya da ''yoşa'' denilen boyalar sayesinde tanıyan çobanların bir çoğu, küçükbaş hayvanları hiçbir işaret koymadan kendi doğal özelliklerden tanıyabiliyor.

Bunun için de hayvanların başta yüz ve tüy renkleri ile boynuzlarını dikkate alan çobanlar, hayvanlarını bu özelliklerine göre isimler veriyor.

-TÜY RENKLERİ İSİMLERİNİ BELİRLİYOR-

Buna göre Doğu Karadeniz'deki çobanlar, tüyleri ve yüzü tamamen beyaz olan koyun ya da kuzuya ''manos'', tüyü beyaz yüzü sarı olana ''sarı'', tüyü beyaz yüzü çilli olana ''çal'', tüyü beyaz yüzü sarı ve çilli olana ''sarıçal'', tüyü beyaz yüzü siyah olana ''karaçal'', yüzü ve tüyü siyah olana ''kara koyun'', yüzü ve tüyü siyah ancak kafasının üst kısmı beyaz olana da ''fas'' ismi veriyor.

Küçükbaş hayvanları boynuzlarına göre de sınıflandıran çobanlar koçlar dışında dişi olan küçük baş hayvanlardan boynuzlu olana da ''kelik'' adını veriyor.
''Kelik'' ismi koyunların yüz ve tüy rengine göre ''fas kelik'', ''çal kelik'', ''manos kelik'', ''karaçal kelik'', ''sarıçal kelik'' gibi sınıflandırılıyor.
Böylece sürüdeki bir koyun ya da kuzuyu kolaylıkla tanıyabilen Karadeniz'deki çobanlar, en çok, boynuzlu ve yüz kısma beyaz ama diğer kısmı siyah olmasıyla bölgede nadir bulunan ''fas kelik'' adını verdikleri koyunları seviyor.

İnekleri benzer özellikleri sayesinde tanıyan çobanlar, kulaktan makasla işaretleme yöntemini genellikle büyükbaş hayvanlarda kullanmıyor.

-''HER KOYUNUN AYRI ÖZELLİKLERİ VE İŞARETLERİ VAR-

Trabzon-Gümüşhane sınırındaki Divane yaylasında, sayısı 600'ü bulan koyun sürüsüne çobanlık yapan Abdi Seven, mayıs ayında yaylaya geldiklerini ifade ederek, bu yıl dağlarda ve yaylalarda kar fazla olduğu için yaylaya biraz geç göç ettiklerini söyledi.

Zor bir meslek olan çobanlıkta koyunları tanımanın kendilerince kolay olduğunu anlatan Seven, koyunları tüy ve yüz rengi, boynuzları, sırtlarına sürülen boyalar ile kulaklarına yapılan işaretler sayesinde rahatlıkla tanıdıklarını ifade etti.

Seven, böylece başka sürüye katılan koyunlarını bulup alabildiklerini, diğer sürü sahibinin de yabancı koyunu ayırt edip sahibine teslim ettiğini belirterek, ''Koyunları teker teker tanıyoruz. Koyunlar her insanın farklı olması gibi farklıdır. Özellikleri sayesinde bin koyun arasındaki bir koyunu buluyoruz'' dedi.

Koyunları tanımak için ayrıca kulaklarını işaretlediklerini veya baş ve sırtlarını boyadıklarını söyleyen Seven, ''Her koyun sahibi değişik şekilde koyunlarını işaretliyor. Koyunun bir kulağını önden ya da arkadan keserek işaretliyor. Koyunların kesilen kulakları, güneşli havada 1 hafta ya da 10 günde iyileşiyor'' şeklinde konuştu.

Seven, az bulunması yüzünden tüyleri siyah ama kafası beyaz olan ''fas'' koyunlar ile tüyleri ile yüzü beyaz olan ''manos'' koyunların çobanlarca daha çok sevildiğini anlattı.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler