Doğu Karadeniz'de İstavrit Balığı Yetiştiriciliği

Trabzon'da yürütülen ''Doğu Karadeniz'de İstavrit Balığı Yetiştiriciliği'' projesi kapsamında, 18-20 gramlık istavritler 8 kat büyütülerek yaklaşık 150 gram ağırlığa ulaştı.KTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başçınar: ''Yaz aylarında ticari avcılığın yasaklanması

Doğu Karadeniz'de İstavrit Balığı Yetiştiriciliği

Trabzon'da yürütülen ''Doğu Karadeniz'de İstavrit Balığı Yetiştiriciliği'' projesi kapsamında, 18-20 gramlık istavritler 8 kat büyütülerek yaklaşık 150 gram ağırlığa ulaştı.

KTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başçınar: ''Yaz aylarında ticari avcılığın yasaklanmasıyla birlikte piyasada sadece çipura, levrek ve alabalığı görüyoruz. 'Acaba dördüncü bir tür olarak istavriti de koyabilir miyiz' diye bir soruyla yola çıktık ve artık koyabileceğimize eminiz''
 
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin (KTÜ) çeşitli kurumlarla ortak yürüttüğü, ''Doğu Karadeniz'de İstavrit Balığı Yetiştiriciliği'' projesi kapsamında, 18-20 gramlık istavritler 8 kat büyütülerek, yaklaşık 150 gram ağırlığa ulaştı. 
     
KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nadir Başçınar,yaptığı açıklamada, KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi ile Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Doğu Karadeniz Kültür Balıkçılığı Anonim Şirketi tarafından uygulanan ''Doğu Karadeniz'de İstavrit Yetiştiriciliği'' projesini, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın desteklediğini söyledi. 
     
Doç. Dr. Başçınar, 2010 yılında başlayan ve 11 araştırmacının görev aldığı ARGE projesinin 2013'ün Eylül ayında sona ereceğini belirterek, ''Projeye, 'istavritin kültürünü alabilir miyiz' düşüncesiyle başladık.
 
Balığı doğal ortamından kafes ortamına aktardığımızda stres yaşar mı, yem alır mı, istihdamı artırabilir miyiz, yaz aylarında balık azaldığı zaman insanımıza özellikle sevdiği istavriti yedirebilir miyiz gibi çeşitli sorulara yanıt aradık'' dedi. 
   
Alınan sonuçların, aradıkları cevapları verdiğini ifade eden Doç. Dr. Başçınar, ''Bunu başardığımız için son derece mutluyuz. Gördük ki, balık doğadan kültür ortamına alınabilir, yavrular yeme alışabilir, hızlı bir şekilde büyür ve iyi katma değer üreterek yaz aylarında pazarlanabilir büyüklüğe ulaşır, kar ettirir.
 
Özellikle yaz aylarında ticari avcılığın yasaklanmasıyla birlikte piyasada sadece çipura, levrek ve alabalığı görüyoruz. 'Acaba dördüncü bir tür olarak istavriti de koyabilir miyiz' diye bir soruyla yola çıktık ve artık koyabileceğimize eminiz'' diye konuştu. 
     
     -''150 gramlık, 3 tanesi insanı doyuran istavrit kaç lira eder''-   
     
Doç. Dr. Başçınar, 13 santimetre boy ve yaklaşık 18-20 gram ağırlığa ulaşan istavritin ticari olarak avlanabilir büyüklüğe ulaştığını anlatarak, şöyle devam etti: 
     
''Biz de çalışmamıza balık avlanabilir büyüklüğe ulaştıktan sonra başladık ve bir sene sonra balıklar yaklaşık olarak ortalama 80 gram ağırlığa ulaştı. Bu da yaklaşık 20-21 santimetre boy demek. Son 40-50 yıldır 70-80 gramlık istavrite pazarda rastlamaz olduk. Dolayısıyla bu iyi bir büyüklük, iyi bir ticari gelir elde edebiliriz.
 
İkinci seneye sarkıldığında ise balıkların ortalama ağırlığı 150 gramı geçiyor. Bunun anlamı 3 adet istavrit yediğiniz zaman doyacaksınız demektir. Piyasada 13-14 santimetrelik istavritler, üzerine 14-15 santimetrelik istavritler yerleştirilerek 5 liradan, 30 gramlık istavritler ise 10-15 liradan satılıyor.
 
Acaba 150 gramlık, 3 tanesi insanı doyuran istavrit kaç lira eder- Özellikle turistik bölgelerde, lüks otellerde ve restoranlarda ne kadar eder- Bu soruya ilerleyen safhalarda üreticilerimiz ve sektörümüz karar verecektir. İyi kar edileceği inancındayız.'' 
     
Büyüklerin geçmişi anlatırken, 'istavriti tane işi alırdık'' sözünün gerçek olma şansının hala bulunduğunu vurgulayan Doç. Dr. Başçınar, ''Bu şansı hala kaybetmedik, umudumuzu kaybetmedik, ama çevremiz son derece hızlı bir şekilde kirleniyor. Ticari, endüstriyel avcılık ne yazık ki oldukça bilinçsiz şekilde devam ediyor. Gemilerimizde bu işlere bakabilecek mühendislerimiz istihdam edilmiş değil. Dolayısıyla yine bir risk var, ama umarım aşarız'' dedi. 
     
     -''Kültüre alınan balıklar daha fazla Omega 3 yağ asidi içeriyor''-   
     
Doç. Dr. Başçınar, 13 santimlik küçük bir balığın 18-20 gramken avlandığına dikkati çekerek, ''Bu büyüklükteki balığı avlamayı bir sene durdurabilirsek, doğal ortamda balık yem azlığı ya da rekabet nedeniyle biraz daha yavaş büyür. 70-80 grama olmasa bile 30-40 gram ağırlığa çok rahat ulaşabilir. Hem gelecek nesilleri üretecek olan ebeveynlere fırsat vermiş oluruz hem de daha iri istavrit yeme şansını yakalarız'' diye konuştu. 
     
Projede sadece büyümeyi çalışmadıklarını belirten Doç. Dr. Başçınar, şunları kaydetti: 
     
''Aynı zamanda kültür ortamında yerleştirdiğimiz balıklarda hastalık riski var mı ya da oluşur mu diye incelemelerde bulunduk. Çünkü özelikle endüstriyel yetiştiricilikte başımıza en çok gelen sorundur. Oldukça şanslıyız, balıklar dayanıklı ve hastalıklara karşı dirençliler.
 
Ayrıca, kültür ortamına alsak besleme değeri doğadakinden daha iyi midir, kötü müdür sorusunun cevabını da aradık. Kültüre aldığımız balıklar daha yağlı, daha fazla miktarda Omega 3 yağ asidi içeriyor, beslenmemiz açısından çok daha faydalı, et verimi daha yüksek. Bu yüzden oldukça karlı olacağı kanaatindeyim.'' 
   
Doç. Dr. Nadir Başçınar, Doğu Karadeniz'de yaz aylarında alabalık kafeslerinin tamamen boşaldığını ifade ederek, ''Çünkü yaz aylarında sıcaklık, alabalığın kafeste yaşayamayacağı seviyeye ulaşıyor. Oysa istavrit dört mevsim, 365 gün kendi sularımızda, kafeslerimizde durabilir. İstediğimiz kadar büyütebiliriz, istediğimiz ağırlıkta pazarlayabiliriz.
 
Büyümesi için beklemeye gerek yok. Ocak ayında balığa ihtiyacımız varsa ocak ayında, temmuz, ağustos, eylülde ihtiyacımız varsa o zaman piyasaya sürebiliriz. Oysa alabalıkta böyle bir şansımız yok. O yüzden avantajlıyız'' dedi. 

 

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler