Dumanoğlu'ndan açıklama
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) rektör adaylarından Prof. Aydın Dumanoğlu, Türkiye'de kurulan 4. üniversite olan KTÜ'nün sıralamada ilk 10'da olması gerekirken bugün bu hedeften oldukça uzakta bulunulduğunu belirterek kendisinin KTÜ'yü yeniden yukarılara taşımak için rektör adayı olduğunu söyledi.
Türkiye'de 21 üniversite 18-19 Haziran tarihlerinde yapılacak rektörlük seçimlerine hazırlanırken, seçim süreci ve sonuçları üniversiteler kadar siyasetten ekonomiye, geniş bir kesim tarafından da büyük bir merak ve ilgiyle takip ediliyor. Seçimlere yaklaşık bir hafta kala rektör adayları çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürürken, Türkiye'nin en eski 4. üniversitesi olan KTÜ'de de rektörlük seçimi heyecanı yaşanıyor. Mevcut Rektör Prof. İbrahim Özen'in yeniden aday olduğu seçimde, Özen'in karşısına eski rektörlerden AK Parti Trabzon eski Milletvekili Prof. Dr. Aydın Dumanoğlu ve Prof. Dr. Tahsin Yomralıoğlu çıkacak.
Rektör adaylarından Prof. Aydın Dumanoğlu, 1990-1996 yılları arasında rektörlük yaptığı ve 30'lu sıralardan alarak 7. sıraya getirdiği KTÜ'yü yeniden eski günlerine döndürmek ve bunun için de üniversitede bilimsel çalışma ve bilimsel ahlakı temel alan bir yapılanmaya gitmek üzere aday olduğunu açıkladı.
Rektörlük seçim sürecini İHA'ya anlatan Dumanoğlu, çağdaş bir üniversitenin görevini yerine getirebilmesinin ancak iyi yetişmiş insan kaynağına, uygun bir yapılanmaya ve donanıma sahip olmasıyla mümkün olduğunu vurguladı. Gelinen noktada KTÜ'nün hepimizin arzuladığının aksine bir dünya üniversitesi olamadığını kaydeden Dumanoğlu Üniversitemizin bu durumdan çıkarılarak fark oluşturan ve geleceğe yön veren önder bir yükseköğretim kimliğine kavuşabilmesi bütün kesimlerle bütünleşmeyi, katılımcı bir yönetim modelinin bütün birimlerde yaşama geçirilmesini bilimsel değerlerin öne çıkarılmasını huzurlu bir çalışma ortamının oluşturulmasını ve yenileşmeyi gerektirmektedir" dedi.
"60 YILLIK MAZİSİ OLAN ÜNİVERSİTENİN BU KONUMDA OLMAMASI GEREKİR
Türkiye'nin 4. üniversitesi olan KTÜ'nün sıralamada ilk 10'da olması gerektiğini ancak bugün için bu hedeften oldukça uzakta bulunulduğunu kaydeden Prof. Dumanoğlu, bu noktada rektöre büyük görev ve sorumluluklar düştüğünün altını çizerek şöyle konuştu:"Rektör, üniversitenin bilimsel hayatına katkıda bulunur. Bunun için en iyi araştırma görevlilerini seçer. Laboratuarlar kurar, araştırma fonlarını teşvik eder. Dünya ile entegre bir şekilde hareket eder. Üniversitenin donanımını artırır, akademik fonksiyonlara katkıda bulunur. Fiziksel yapıyı geliştirir, sosyal aktivitelere katkıda bulunur. Bu açıdan bakıldığında KTÜ, yeni kurulan üniversiteleri saymazsak, 50'ye yakın üniversite içinde 30'lu sıralardadır. Ama ilk 10'nun içinde olması gerekir. Çünkü KTÜ Türkiye'de kurulan 4. üniversitedir. KTÜ bilimsellikte ilk 10'da olmalı. 60 yıllık mazisi olan bir üniversitenin bu konumda olmaması gerekir. Benim rektörlük dönemimde, 1995 yılında KTÜ ilk 7'de idi. Şimdi ne oldu da bu kadar gerilere düştü? Bunun iyi araştırılması gerekir."
"BİLİMSEL DÜŞÜNCE VE BİLİMSEL AHLAK TEŞVİK EDİLMELİ"
KTÜ'nün yeniden üst sıralara tırmanması için yapılacak en önemli işin bilimsel düşünceyi ve bilimsel ahlakı teşvik etmek olduğunu vurgulayan Prof. Dumanoğlu, "Bunun için adil bir yönetim anlayışıyla hareket etmeli, personeli eş, dost, akraba yakınlığıyla değil sınavla ve yarışmayla seçmeli, bütün birimler eşe dosta değil herkese açık olmalıdır. Bu yapılmadığı içindir ki 30'lu sıralardan 7'inci sıraya çıkan üniversitemiz yeniden 30'lu sıralara düştü, geriledi. Akademik çalışma olmayan bir yerde etkin bir çalışma olmaz. Ayırmacılıkla, kayırmacılıkla bu işler yürümez. Taraftarcı bir düşüncede bu işler olmaz. KTÜ dünya sıralamasında 2100'ün altında. Bizim yarışımız Türkiye'deki üniversiteler ile değil dünyadaki üniversiteler ile olmalı" diye konuştu.
"KTÜ YAKLAŞIK 350 MİLYON YTL'LİK BİR BÜTÇEYİ YÖNETEN BÜYÜK BİR ENDÜSTRİDİR"
Prof. Dumanoğlu, rektörlüğüne aday olduğu KTÜ'nün 100 bini aşkın kişiye hitap eden bir eğitim-öğretim kurumu olmasının yanında aynı zamanda da 350 milyon YTL'lik bütçesi ve günlük ortalama 1 milyon YTL'lik harcamasıyla bölge ekonomisi açısından da büyük bir endüstri hüviyetinde olduğunu söyledi. Üniversitede büyük meblağlarla büyük ihaleler, alım satımlar yapıldığına dikkat çeken Prof. Aydın Dumanoğlu, bu ihaleleri Maliye Bakanlığı'nın sadece prosedür açısından denetleyebildiğini, gerisinin ise tamamen yönetimin sorumluluğunda olduğunu dile getirdi.
"Üniversite imkanları bazılarına peşkeş çekme yeri değildir" diyen Prof. Dumanoğlu, kendisinin kurduğu üniversite vakfından yapıldığı iddia edilen kontrolsüz harcamaların araştırılmasını istedi. Prof. Dumanoğlu, son günlerde gündeme gelen öğretim üyelerinin maaşlarından kaynaklanan promosyonların dağıtılmadığı, öğretim üyelerinin odalarına laminant parke kaplanması ve bilgisayar alınması iddialarının da iyi şekilde araştırılması gerektiğini ifade etti.
"SİYASETTEN GELMEM BİR DEZAVANTAJ DEĞİL AKSİNE AVANTAJDIR"
Bazı çevrelerce siyaset yaptıktan sonra yeniden rektörlüğe aday olması dolaysıyla eleştirilen Prof. Dumanoğlu, bu durumun kendisi için bir dezavantaj teşkil etmediğini aksine önemli bir avantaj olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Finansman için, kadro için, yatırımlar için, yeni fakülteler için sürekli siyasetçilere gidiyoruz, onların kapısını çalıyoruz. Ve sonra da siyasetten uzak duralım diyoruz. Bu inandırıcı değil. Biz zaten siyasetle iç içeyiz. Önemli olan güçlü insanlara, çevresi güçlü olan insanlara üniversiteyi yönettirmektir. Bu anlamda siyasetten gelmem, üniversite açısından bir dezavantaj değil aksine önemli bir avantaj olacaktır."
Siyasetten sonra yeniden rektörlük için aday olmasının da yadırganmaması gerektiğini belirten Prof. Dumanoğlu, dünyada başbakanlık ve hatta cumhurbaşkanlığından gelen rektörler bulunduğunu önemli olanın çalışılan kurumun misyon ve vizyonuyla, hedefleriyle uyumlu olmak ve devletin yasalarına uygun hareket etmek olduğunun altını çizdi.Siyasetin tecrübesini artırdığını da dile getiren Prof. Dr. Aydın Dumanoğlu, "Siyaset bana çok şey kattı ufkum daha da genişledi artık gözlerimi kapattığım zaman artık Amerika ve Avrupa üniversitelerini hayal ediyorum. Önceden Türkiye'deki üniversiteleri düşünüyordum şimdi çok daha tecrübe sahibi oldum" şeklinde konuştu.
"BİLİMSEL DÜŞÜNCEYE DESTEK OLMAYAN HİÇBİR SİYASET BAŞARILI OLAMAZ"
"Bilimsel düşünceye destek olmayan hiçbir siyaset başarılı olamaz, mevcut sorunları da çözemez" diyen Dumanoğlu, gelişmiş ülkelerin bilimsel düşünceyi siyasetin önüne koyduğu için başarılı olduklarını dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:"Eğer bizler de bilimsel düşünceyi hayatımızın her alanına, siyasete hakim kılsaydık bugün Türkiye'nin Ermeni meselesi diye bir sorunu olur muydu? Güneydoğu sorunu diye bir şey olur muydu? Gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik, yolsuzluk gibi sorunlar yaşanır mıydı? Trabzon bir bina çöplüğüne dönüşür müydü? Ama bunları yapamadık, bilimsel düşünceyi siyasete, yaşama hakim kılamadık. Amerika, Avrupa bilimsel düşünceyi esas aldığı için sorunlarını çözüyor. Biz de bunu başarmalıyız ve bunun yolu da üniversitelerden geçmektedir. Üniversiteler, bilimsel düşünce ve ahlakı esas alarak ürettiği bilimi, siyasetçilerin önüne yararlanacakları bilimi koymalıdır. Bu noktada da üniversitelerin rektörlerine çok iş düşmektedir" dedi.
Rektörlüğün sıradan bir memuriyet olmadığının altını çizen Dumanoğlu, projelerini kamuoyuyla paylaştığını ama bunu yaparken birilerinden menfaat karşılığı destek arayışı içine girmesinin söz konusu olmadığını vurguladı.
"MEVCUT SİSTEMDE ADİL BİR YARIŞ OLMUYOR"
Mevcut sistemin adil bir rektörlük yarışına imkan tanımadığını ve yarışın adil olmadığını dile getiren Prof. Aydın Dumanoğlu, "Ben çok yoğun bir şekilde destek alıyorum, bunun için aday oldum. Ama işimin zor olduğunun da bilincindeyim. Mevcut durumda yarış adil olmuyor.
Üniversiteye 300 civarında atama yapılmış, öğretim üyelerine imkanlar sağlanıyor, bazılarına baskı uygulanıyor. Ama bütün bunlara rağmen, sistem kötü de olsa iyi ellerde iyi bir sisteme dönüşebilir. Bu açıdan bütün öğretim üyeleri bilimsel ahlak ve bilimsel düşünceyi öne çıkarırlarsa bu iş başarılmış olur. Sağlanan menfaatlerin de hiçbir önemi kalmaz. Ben yarışın da bu doğrultuda cereyan edeceğine inanıyorum. Ben ahlak ve adalet temelinde yaklaştığım için bana bir teveccüh var. Yoksa rektör adayı olmazdım. Ben gayret ediyorum, takdir öğretim üyelerinin olacaktır. Atamayı da sayın Cumhurbaşkanı yapacaktır. Ben yaptıklarımı ortaya koyarak aday oluyorum. 30'lu sıralardan aldığım üniversiteyi 7. sıraya getirdim. Ama aradan geçen zamanda tekrar gerilerde kaldı. Ben bunu yeniden sağlayacağım" diye konuştu.
"Benim ekibim KTÜ'nün bütün öğretim üyeleridir, her öğretim görevlisi benim için birer rektördür" diyen Prof. Dumanoğlu, rektörlük seçimleri öncesinde şehirde yaşanan tartışmaların seçim üzerinde fazla etkili olacağını düşünmediğini dile getirdi. Yaklaşık 700 öğretim üyesinin kendi hür iradeleriyle, bilimsel çalışma ve bilimsel ahlakı öne çıkararak bir tercihte bulunacağını ve en doğru adayı seçeceğine olan inancını vurgulayan Prof. Dumanoğlu, bu süreç sonunda kazananın KTÜ olmasını diledi.
"CUMHURBAŞKANI GÜL İLE OLAN YAKINLIĞIMIN ATAMALARDA ETKİLİ OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"
AK Parti kurucularından olan ve aynı zamanda AB Karma Parlemento Komisyonu Eş Başkanlığı yürüttüğü dönemden de Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül ile yakın çalışma arkadaşı olan Dumanoğlu, bu yakınlığın atamalarda etkili olmayacağını söyledi. Öğretim üyelerinin en uygun adayları seçerek YÖK'e göndereceğini, YÖK'ün de bu isimleri Cumhurbaşkanı Gül'e takdim edeceğini belirten Dumanoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı da bu isimlerden en etkin adayı seçecektir. Ben Rektör olursam üniversite kazanır ama kaybedersem ben kazanırım, işime bakarım" dedi.
Öte yandan KTÜ, bütün veriler göz önünde bulundurularak dünyadaki 15 bin üniversite üzerinde 2007 yılında yapılan araştırmaya göre, 2 bin 108. sırada bulunuyor. Listedeki Türk üniversiteleri arasında da 25. sırada kendine yer bulabilen KTÜ, bu anlamda 1973 yılında kurulan Çukurova, 1975 yılında kurulan İnönü, Uludağ ve Selçuk, 1978 yılında kurulan Erciyes, 1982 yılında kurulan Akdeniz ve 1992 yılında kurulan Süleyman Demirel gibi üniversitelerin gerisinde kaldı.