Fındığı ancak Başbakan kurtarır
FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Çam, uzun yılların sorunlarını çözmek için radikal kararlar almak ve uygulamak zorunda olduklarını ve bu süreçte başarının gelmesi için de FİSKOBİRLİK ile hükümetin barışmasının şart olduğunu vurgulayarak fındığı a
FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Çam, uzun yılların sorunlarını çözmek için radikal kararlar almak ve uygulamak zorunda olduklarını ve bu süreçte başarının gelmesi için de FİSKOBİRLİK ile hükümetin barışmasının şart olduğunu vurgulayarak fındığı ancak Başbakanın kurtarabileceğini söyledi.
Çam, geçmişte yaşanan tartışmalardan göreve geldikleri tarihten bu yana yaşanan gelişmeleri, kurumun mevcut durumunu ve bundan sonra yapılması gerekenleri İHA'ya anlattı. Kurumun mevcut durumuyla ilgili bilgi veren Çam, göreve geldiklerinde karşılarına çıkan tabloyu yorumlarken, çalışan sayısından kooperatif sayısına kadar geniş bir dizi radikal kararlar alarak uygulamaya koymadan FİSKOBİRLİK'in içinde bulunduğu durumdan kurtulmasının mümkün olmadığını vurguladı.
FİSKOBİRLİK'in mevcut 50 kooperatifinde toplam 664 kişinin çalıştığını ve yıllık cari giderin toplam 25 milyon YTL olduğunu belirten Çam, kooperatif sayısının 25'e, yıllık cari giderin de 10 milyon YTL'ye indirilmesi gerektiğini kaydetti. 664 kişinin çalıştığı 50 kooperatifte toplam 350 kişinin de yönetim-denetim kurulu üyesi olarak görev yaptığına işaret eden Çam, Bu yönetim-denetim kurulu üyelerinin hepsi maaşlı olarak çalışıyor. Bir kişinin kuruma maliyeti aylık 680 YTL. Bunun kuruma yıllık maliyeti ise 2,6 milyon YTL'dir. Maçka'daki kooperatifimizde 4 personel varken 7 yönetim-denetim kurulu üyesi bulunuyor. Böyle şey olur mu? Yönetim-denetim kurullarından maaşı kaldırır ve huzur hakkı vermek suretiyle sadece masraflarını karşılarsak yıllık en az 2,2 milyon YTL girdi sağlarız. Bunu yapmaya kararlıyız dedi.
FİSKOBİRLİK'in bünyesindeki 24 adet Fiskomar'ın 6'sını kapattıklarını söyleyen Çam, maliyet hesabı yaptıktan sonra verimli olmayanların da kapatılacağını dile getirdi. 60 milyon YTL cirosu olan Fiskomarların 12 milyon YTL karı olması gerekirken, ortada 1,1 trilyon zarar bulunduğuna dikkat çeken Mustafa Çam, zarar eden kurumların çalıştırılmasının anlamsız olduğunu ve kapatılmaları gerektiğini ifade etti. Trabzon'un Değirmendere mevkiindeki Fiskomarın da 15 gün içinde merkeze taşınmaması halinde kapatılacağını belirten Çam, Orayı ya daha merkezi bir yere taşırsınız ya da kapatılır. 8 kişi çalışıyor. Günlük ciro 2 bin YTL. Ayda 50 bin YTL ciro yapıyor. Elemanın giderini, masrafları ödemez o para. Ben böyle bir yeri çalıştırmam. Orası da kapatılacaktır diye konuştu.
Kurumun iştiraklerinde çalışan sayısı ve verimlilikle ilgili çarpıcı örnekler veren Çam, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bizim bir başka iştirakimiz de Ordu Yağ Sanayi. Bu kurumda 2001 yılında 117 çalışanla 17 bin ton yağ üretildi. 2007 yılında ise 370 çalışanla 8 bin ton yağ üretildi. Günahtır. Hangi şirketinizi böyle çalıştırırsınız? Orada 96 tane taşeron işçi var. Gittik, işçilerin bir kısmını bulamadık. Yılbaşı geldiğinde de bunların sözleşmesini yenilemedik. Toplam 97 kişinin sözleşmesini yenilemedik. Bağırdılar, çağırdılar. Bunlar gitti. Üretime etkileri yok, niye çalıştırılsınlar ki? Aynı şekilde üretim devam ediyor. Kurumda çalışanın nerede olduğu belli değil. Böyle şey olur mu? İşçiler birbirini tanımıyor. Orası da düzelecek. Ordu Yağ Sanayii'ndeki çalışan sayısını en az 200'lere indireceğiz.
Giresun'daki Entegre Fındık İşlete Tesisi'nden (EFİT) daha fazla yararlanmak istediklerini de dile getiren Çam, yüzde 30 kapasiteyle çalışan bu kuruluşun kapasitesinin de yüzde 70-80'ler düzeyine çıkarılacağını ifade etti. Kendisinin de bir fındık üreticisi olduğunu ve hem üreticinin halini hem de fındığı yakından bildiğini kaydeden Mustafa Çam, bölgenin altını konumundaki fındığı kurtarmak için elinden geldiği kadar mücadele edeceklerini söyledi.
FİSKOBİRLİK YÖNETİM KURULU ÜYELERİ FINDIK SATAMAZLAR
FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu üyeleri fındık satamazlar, çünkü bu işin nasıl yapılacağını bilmezler diyen Çam, Yönetim kurulu üyeleri fındık falan satamaz. Bu onların işi değildir. Avrupa'ya gittikleri zaman orada birisi onları havalimanından almazsa şehirde kaybolurlar. Kim giderse gitsin bu böyledir. Ben de 'Bu işi ben biliyorum gidip Avrupa'da fındık satarım' dersem inanmayın. Gider orada 3 gün gezer, otelde kalır, geri döner. Bu bizim işimiz değil. Biz orada işi bilen profesyonel anlamda bir temsilcilik kurarız. İşi onlar yürütür. Bugüne kadar Brezilya'dan Kanada'ya, Çin'e gidildi fındık satmak için. Ne oldu? Sadece seyahat yaptılar. Ben de gidersem aynısını yaparım. Tekrar ediyorum. Biz karar organıyız, icra organı değiliz. Ama bugüne kadar FİSKOBİRLİK'te yönetimler hep icra organı olmuşlar fakat hiç karar organı olmamışlar. Astığım astık, kestiğim kestik. Bu işi ben bilirim, ben iyisini bilirim yaparım. Böyle şey olmaz diye konuştu.
Fındık fiyatının açıklanmasının FİSKOBİRLİK'in işi olmadığını ve inatla yapılan her hareketin de ağır maliyetlerinin bulunduğunu savunan Çam, sözlerini şöyle sürdürdü:
FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı çıkıp diyor ki, 'Hükümet fındığa az verdi'. Sonra daha yüksek fiyat açıklanıyor. Ama 2005 yılında 5,5 YTL'ye aldığımız fındığı 3,5 YTL'ye alması için hükümete 'Ben ettim sen etme' diye yalvarıyorsun. 2006 yılında ise 7 YTL'ye alınan fındığı 3,8 YTL'ye alması için Toprak Mahsulleri Ofisi'ni (TMO) yalvarılıyor. Ondan sonra da çıkıp, 'FİSKOBİRLİK'e iyilik yaptık' diyorlar. Hangi iyiliktir bu. Hangi tüccar 'Ben fındığı 5'e alıp 3'e sattım. İyi yaptım' diyebilir. Bunun kuruma maliyeti 132 trilyon lira olmuştur. Günahtır, yazıktır. Sonra 'Efendim vatandaş kar etti' diyoruz. Ne karı kar etti. 2006 ürününden 91 trilyon lira borcun var. Şu anda 65 trilyon da Şekerbank'a borç var. Tarihinde ilk defa FİSKOBİRLİK'e giden üretici kendi parasını kefaletle aldı. Eğer biz Şekerbank'ın parasını ödemezsek 1 Nisan'da 9 bin ailenin kapısına icra memuru gidecek. Niye? FİSKOBİRLİK'e verdiği fındığın parasını aldığı için. O icra memuru kapıya gittiği zaman, ben yönetim kurulu üyesi olarak sokakta gezebilir miyim? Bu insanlar gelip bunun hesabını bana sormazlar mı? Ama bu yanlışlar geçmişte yapıldı. Vatandaş için yaptık dedik, vatandaşı bitirdik, FİSKOBİRLİK'i yok ettik. Hala da vatandaş için diyorlar. Bunlar vatandaş için yapılmadı. Kendi egolarını tatmin etmek için yanlış şeyler yapıldı.
Şekerbank'a olan 65 trilyonluk borcu ödeyeceğiz ve kimsenin kapısına icra memuru göndermeyeceğiz diyen Çam, daha sonra da kalan borçların ödenmesi için çalışacaklarını, 2008 yılında fındık alıp almayacaklarına ise bu doğrultuda karar vereceklerini söyledi.
FİSKOBİRLİK'e kredi verilmediği için yapılan tartışma ve suçlamaları da hatırlatan Çam, Devlet FİSKOBİRLİK'e kredi vermedi diye kızıyoruz. İyi ki vermedi. Eğer 200 trilyon kredi verilseydi şimdi borcumuz 500 trilyon olacaktı ve hiç ödeyemeyecektik. İyi ki vermedi. Siz hesabımızı bilmez, kazanç 100 iken 300 harcarsanız verilen para neye çare olur? Bunu hükümeti savunmak için söylemiyorum. Bu bir gerçek. Hükümetin de yanlışları da oldu. Ama bir tüccar önce kendine bakmalı. Siz 7 YTL'ye aldığınız fındığı 3,8 YTL'ye satıyorsunuz, sonra çıkıp konuşuyorsunuz. Eğer o gün 7 değil de Hükümetin dediği gibi fiyat 5,5 YTL olmuş olsa idi bugün fındık hala 5,5 YTL idi ve FİSKOBİRLİK de bu hale gelmezdi, TMO da devreye girmezdi diye konuştu.
FINDIĞIN KURTULMASININ TEK ADRESİ VARDIR O DA BAŞBAKANDIR
Fındığı ne TMO, ne milletvekilleri, ne de bakanlar kurtarabilir. Fındığı ancak Başbakan kurtarır, bu işi çözerse o çözer diyen FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Çam, kurumun kurtulması için Hükümetle barışık olması gerektiğinin altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
Fındığı ancak Başbakan kurtarır. Onun için bu yönetim Başbakanla iyi geçinmek zorundadır. Gidip ona anlatmak zorundadır. Bu teslimiyet değildir. Akıldır, akılla hareket etmektir. Fındık üreticisini kurtarmaktır. Biz Hükümete teslim olmadık. Ben AK Partili değilim ama çözüm yeri orası. Ben çözümü neden gidip başka yerde arayayım? İflas etmiş bir tüccara kim yardım eder? Benim şu anda krediye ihtiyacım var. Çıkıp televizyondan 'Hükümet fındık üreticine oyun oynuyor' diyeceksin, sonra da Hükümete gidip 'Efendim zordayım bana yardım et' diyeceksin. Hangi Başbakan bunu yapar. Önce FİSKOBİRLİK'i Hükümetle barıştırmak zorundayız. Bunu yapmadığımız zaman hiçbir şey yapamayız. Arkasından da radikal kararlar almak zorundayız. Bize inanan bir Başbakan olmak zorunda. Bunun için çaba harcamamız gerekir. Gittik Başbakanla bunları görüştük. Yapılması gerekenleri konuştuk. Ankara'ya giderken çok ümitli değildim ama dönerken çok ümitli oldum. Başbakan niyetimizi anlayınca 'Siz bunları yapın fındık üreticisinin yüzü gülecektir' dedi. Sonra toplantıda 'Arkadaşlar görev artık bize düşüyor' dedik ve çalışmaya başladık. Artık amcamın oğlu, dayımın oğlu, eniştem, gelinim diyerek işe girme devri bitti. Radikal kararlar alıp FİSKOBİRLİK'i eski haline getireceğiz. Yapamazsak biz de gideriz. Bunu yapmak zorundayız. Ama bunları yaparken birileri darılacak, küsecek. Bunlar kaçınılmazdır.
FİSKOBİRLİK Yönetiminin karar organı olduğunu, icra organı olmadığını tekrarlayan Mustafa Çam, Başarılı olmamız için alt birimleri çalıştırmak lazım. Yöneticilik budur. Bunu yapamazsanız dibe vurursunuz, sonra da kalkıp tüccarın, Hükümetin arkasından konuşursunuz. FİSKOBİRLİK tüccarla, üreticiyle, Hükümetle kavgalı olarak ayakta kalamaz. Bugün FİSKOBİRLİK'in kimseyle kavga edecek hali de, durumu da yok. Siyasi iktidarın gücünü de görmek lazım dedi.
FİSKOBİRLİK YÖNETİM KURULU ÜYELERİ MAAŞ ALMAMALI
FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu üyelerinin maaş almaması gerektiğini savunan Çam, gereksiz harcamaları kısmadıktan, tasarruf yapmadıktan sonra içinde bulunulan olumsuz durumdan kurtuluşun da çok zor olduğunu söyledi.
Göreve geldikleri FİSKOBİRLİK Genel Kurulu sonrasında yaşadığı ilginç bir olayı aktaran Çam, Seçildiğimiz akşam beni aradılar ve dediler ki 'Efendim şoför ve arabanızı nereye gönderelim'. Ben de 'Şoförü evine gönderin arabayı da sundurmanın altına çekin' dedim. Ben buraya birilerine hava atmaya gelmedim. Benim araba binme hevesim yok. Şoför gitti araba orada duruyor. O arabaya kimse de binmeyecek. Bütün makam arabaları satılacak. Yönetim kurulu üyesinin makam aracı niye olacak? Bu kurum ölüyor, hala makam aracı saltanatı süreceksin. Ben havadan Ankara'ya uçakla gideceğim, aşağıdan araba Ankara'ya gelip beni gezdirecek. Ankara'da taksi mi yok? Ayrıca atıl gayrimenkulları da satmamız lazım. Ama bunlar bugün satılmaz. İflas etmiş tüccarın malını kimse almaz. Önce kendimize gelip oksijen çadırından çıkmalıyız. Sonra malımızı satacağız. Bunları yapmak zorundayız. Yoksa fuzuli konuşur, havanda su döveriz. Yönetim kurulu üyesi maaş almayacak arkadaş. Ben bu işi seviyorum. Masrafını karşılarlar. Artık bunlar kalkmalı. Kurumu sevenler gönül veren kurtarmak isteyenler burada olmalı. Önce benim, sonra da bütün yöneticilerin maaşımı kesecekler diye konuştu.
FİSKOBİRLİK'İN DEPOLARINDAKİ FINDIKLAR ÇÜRÜYOR, LİSANSLI DEPOCULUĞA GEÇİLMESİ ŞART
Yapılması gereken en önemli değişikliklerden birinin de lisanslı depoculuk olduğunu belirten Mustafa Çam, çok kötü durumlardaki mevcut depolarda fındıkların adeta çürüdüğünü söyledi. Üreticiden alınan fındığı elde tutmak için lisanslı depoculuğun olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Çam, Bu depolarla fındık alınmaz. 'Fındıkta aflatoksin yok Avrupa bize iftira ediyor' diyorlar. Aflatoksinin alası var. Fındık depolarda çürümüş, küflenmiş. Aflatoksini geçtik fındık çürümüş. Bu depolarda fındık olmaz. Fındığı çürümeden 3-4 yıl elde tutmak için lisanslı depoculuğa geçilmesi şart. Elinde boş depon, dükkanın var orayı depo haline getirmişsin. Olmaz böyle şey. Hangi depomuz standartlara uygun soruyorum size şeklinde konuştu.
Lisanslı depoculuğa geçilmesi halinde arz fazlası olsa bile sıkıntı olmayacağını kaydeden Çam, şunları kaydetti:
Fındıkta her yıl aynı rekolte yok. Rekolte düşünce depoyu boşaltırsınız. Bunu birlik yapar. Ama bunu 2006-2007'de TMO çözdü. Kutlamak lazım. Türk fındık üreticisine yapılan en büyük iyiliktir bu. Bu olmazsa ne olacaktı. Şu anda TMO'da 350 bin ton fındık var. Tarım Bakanı çıkıp '100 bin ton fındık satıyorum' desin fındık 3 lira olur. Bir 100 bin ton daha satarsa fındık 2 lira olur. Bu istikrar depolama işidir. Bunları kutlamak lazım çünkü regüle görevini yapıyorlar
Bütün bu sıkıntıları bilerek göreve talip olduklarını ve kendisinin de FİSKOBİRLİK'in ortağı olduğunu kaydeden Çam, çok fazla zamanları olmadığını, görevlerini layıkıyla yapmaları halinde tarihe geçeceklerinin ama yapamazlarsa da tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gideceklerinin bilincinde olduklarını ifade etti.
Aynı zamanda Trabzon'un Yomra ilçesi Kaşüstü Beldesi'nin Belediye Başkanı olan Çam, alınan bu radikal kararlardan dolayı önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimleri'nde seçilme endişesi taşıyıp taşımadığıyla ilgili bir soruyu ise şu şekilde cevaplandırdı.
Seçilme sıkıntısı yaşamıyorum. Bu kararlar üreticinin aleyhine değil ki. Niye sıkıntım olsun? Bu kararlar oradan nemalananların işine gelmiyor. Niye seçilme sıkıntısı yaşayayım? Bin kişinin içinde 5 kişi kızacak tabi. Siz ne yaparsanız yapın. Herkesin olumlu bakması mümkün değil. Önemli olan kitlelere bunu anlatabilmek. Yoksa sorun olmaz. Ben 2 aydır FİSKOBİRLİK'in dosyalarını inceliyorum. Ama araştırdıkça daha olumsuz tablolarla karşılaşıyorum. Biz bu işin üzerine kararlılıkla gideceğiz. Çünkü bu inançla yola çıktı. Gözümüz korkmadı. Benim tek endişem var. Yeter ki yönetim bozulmasın. Eğer yönetim bu kararlılıkla devam ederse sıkıntı yok. Ama baskılar yapılırsa bunları yapamayız. Siyasi baskı olmaz. Hükümet bu konuda baskı yapmaz. Bu mümkün değil. Ama adamcılık olursa o başka.
FİSKOBİRLİK TÜCCARIN RAKİBİ DEĞİLDİR
Fındık sektörünün en önemli ayaklarından birinin tüccar olduğunu ve FİSKOBİRLİK'in de tüccarın rakibi olmadığının altını çizen Çam, FİSKOBİRLİK üretilen fındığın sadece yüzde 6'sını alıyor. Geri kalan yüzde 94'ünü ise tüccar alıyor. Ayrıca fındığı Avrupa'ya onlar ihraç ediyor. Tabii ki onlar söz sahibi olacaklar. FİSKOBİRLİK bir dengedir. Arz fazlası fındığı depolamak için vardır. Bunu yaparak piyasayı regüle eder, istikrar sağlanır. Görevi budur. Yoksa FİSKOBİRLİK kimseyle rekabet etmek için değildir. Üreticinin fındığını depolayarak fiyat istikrarını sağlamak için görev yapar. Zaten sözleşmede de FİSKOBİRLİK'in fındık fiyatını belirlemesi yoktur. FİSKOBİRLİK üretici adına fındık alıp satar. Kaç liradan almışsa onun parasını öder. Yoksa FİSKOBİRLİK fiyat açıklayarak fındık almaz. Siz bakmayın geçmişte birilerine hoş görünmek için fiyat açıklanmış. Ve bu kavga ederek yapılmış. Böyle bir şey yok dedi.
Uygulamak istedikleri kararların kalıcı hale gelmesinin ve yönetimlerle değişmemesinin önemine de dikkat çeken Çam, bunun için de kanuni düzenlemelerin şart olduğunu vurguladı. Aralarında FİSKOBİRLİK'in de bulunduğu birliklerin genel kurullarında alınan kararlarla bu işlerin yürümeyeceğini belirten Çam, Bunların olabilmesi için genel kurul kararı değil yasal değişiklere gidilmelidir. Yani acele olarak 4572 ve ona bağlı ana sözleşme değişmeli. Çünkü FİSKOBİRLİK'in yönetim denetim kurullarının maaşları kanuna bağlanmalı. Genel kurulda olunca adam seçilebilmek için kesenin ağzını açar. Adam alacağı maaşın hesabını yapar. Bunları kanunla çözmek lazım. Başbakan bu konuda talimat verdi. Ancak 17 tane birlik var Türkiye'de. Bir kısmında saltanat kurulmuş. O adamlar kanunun değişmesini ister mi? Ama Devlet artık bunu yapmak, çözmek zorunda. Yazıktır. Bizim altın değerindeki ürünümüz yerlerde sürünüyor. Herkes çıkıp 'Ben onu yaptım, ben bunu yaptım' diyor. Artık birlikte hareket etmemiz lazım diye konuştu.
FINDIK ÜRETİCİSİ ALİVRE SATIŞ OLAYINDAN VAZGEÇMELİDİR
Fındık üreticisin de bir takım hataları olduğunu ileri süren Çam, üreticinin alivre fındık satışından vazgeçmesi gerektiğini belirtti. Alivre satışların fiyatları düşürdüğüne işaret eden Çam, Alivre satış olayını ortadan kaldırmamız lazım. Alivrede fabrikatör, tüccar vasıtasıyla malını alıyor. Sonra diyor ki 'Kardeşim fiyat düştü.' Tabii düşecek adamın Avrupa bağlantısı yapıldıktan sonra fındığa ihtiyaç kalmıyor ki. Yazıktır ama önce vatandaşın bilinçlenmesi lazım. ABD'de bir dönümden 250 kilogram, İspanya'da 200, İtalya'da 150 Türkiye'de ise 100 kilogram fındık alınıyor. Doğu Karadeniz'de ise dönümde 50 ila 70 kilogram arasında değişiyor. Fındık bahçelerinin yenilenmesi lazım. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde fındık bahçelerinin her yıl yüzde 20 oranında yenilenmesi şart. Bu yapılırsa 10 dönümden 500 kilogram fındık alırken 5 dönümden 1 ton fındık alınır. Bu yenilemenin de acilen yapılması lazım dedi.
TRABZON'DAKİ 51 İŞÇİ TAZMİNATLARI VERİLEREK İŞTEN ÇIKARTILACAK
FİSKOBİRLİK'in yeniden yapılanma projesi çerçevesinde 2000 yılında 14 fabrikadan 12'sinin kapatıldığını ve sadece Trabzon'daki 2 fabrikanın bunun dışında tutulduğunu hatırlatan Çam, Gelinen süreçte FİSKOBİRLİK'in hammaddesi yok. Trabzon'daki 2 fabrika da devre dışı kaldı. Oradaki işçiler 1 yıldır çalışmıyor. Başka işe de giremiyorlar. Mevsimlik olarak çalıştıkları için de sağlıktan yararlanamıyorlar. Başka bir işe girince de tazminat alamazlar. Biz de onların mağduriyetlerini gidermek için 20 Ocak'ta ilgili sendika ve bakanlığa yazı yazdık. 21 şubat tarihinde kıdem ve ihbar tazminatını vererek kendilerini işten ayıracağız. Paralarını da ayın 22'sinde alacaklar. Hammadde bulunursa tekrar çalışabilirler. Önceliği de onlara vereceğiz. Ama burada çalışan bir işçinin maliyeti bin 286 YTL. Ben yeniden işe alınmaları durumunda bu parayı onlara veremem. Asgari ücret ve sigortayı kabul eden işçileri hammadde temini durumunda çalıştırabiliriz açıklamasını yaptı.