Gümüşhane'de aile içi şiddet
Gümüşhane Emniyet Müdürlüğü personelinin “Çocuk ve Kadın Hakları, Aile İçi Şiddet, 4320 Sayılı Kanun” konularında bilinçlendirilmesini sağlamak amacıyla konferans düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak İnönü Üniversi
Gümüşhane Emniyet Müdürlüğü personelinin “Çocuk ve Kadın Hakları, Aile İçi Şiddet, 4320 Sayılı Kanun” konularında bilinçlendirilmesini sağlamak amacıyla konferans düzenlendi.
Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sosyolog Vehbi Bayhan ve Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Şeyda Öztürk katıldı. Kadına Yönelik Şiddet Şiddetin Nedenleri, Sonuçları ve Toplumsal Yansımaları konusunda katılımcılara slayt eşliğinde sunum veren İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sosyolog Vehbi Bayhan, şiddeti “Güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür” diye tanımladı.
Şiddetin sadece fiziksel anlamda olmadığını psikolojik şiddetin de bulunduğunu ifade eden Bayhan, toplum içerisinde herkesin bir şekilde şiddete maruz kaldığını kaydetti. Şiddet türlerini Fiziksel, Psikolojik, Toplumsal İlişkileri Sınırlayıcı, Cinsel ve Ekonomik olarak sınıflandıran Bayhan, dünyada aile içi şiddet konusunda şu bilgileri verdi:
“Dünya genelinde her dört kadından biri ve her 6 erkekten 1'i yaşamlarının bir döneminde aile içi şiddete uğramaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nün 2002 yılı raporlarında belirtilen tahminlere göre tüm dünyada üç kadından biri yaşamlarının bir döneminde dövülmekte ve taciz edilmektedir. Tacizi yapan kişi genellikle kendi ailesinden biri ya da tanıdığı bir kişidir. Fransa Sosyal Uzlaşma ve Eşitlik Bakanlığı’nın yayınladığı rapora göre, ‘Fransa’da her üç günde bir, bir kadın kocası veya sevgilisi tarafından öldürülmektedir. 2006 Ocak ayından bu yana 113 kadın, erkeklerinin şiddetine maruz kalarak hayatını kaybetmiştir. ABD'de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor, her yıl 4 bin kadın dövülerek öldürülüyor.
Türkiye’de her üç kadından biri eşinden dayak yediğini söylemektedir. Eşinden dayak yiyen kadınların yarısı bu durumdan daha önce kimseye bahsetmediklerini ifade etmektedirler. Yükseköğrenim görmüş altı erkekten biri eşine fiziksel şiddet uygulamaktadır. Kadınların aileye kocalarından daha çok gelir getirmesi, fiziksel şiddet riskini en az iki misli artırmakta, bu durumda olan her üç kadından ikisi şiddete maruz kalmaktadır.”
“Kızını dövmeyen dizini döver, kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin, beyaz gelinlikle çıktığın eve ancak, kefenle dönersin, Kocandır, sever de döver de, İyi günde kocandı da, şimdi mi kötü oldu, Dayak cennetten çıkmadır” söylemleri ve anlayışlarının şiddetin toplumsal zihniyete ne kadar etkin olduğunu gösterdiğini belirten Bayhan, şiddetin sosyal etkisini şu şekilde özetledi: “Bir toplumda bu tür şiddet ve istismar olayları yaygınsa, bu toplumun bireylerinin büyük bölümünün beden ve ruh sağlıkları bozuk demektir.”
ŞİDDETE UĞRAYANLAR EN YAKIN POLİS MERKEZİNE MÜRACAAT ETSİN
Konferansta konuşan Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Şeyda Öztürk ise 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun hakkında katılımcılara bilgiler verdi.
Türkiye’de kadınlara yönelik hakların Avrupa’dan daha önce verildiğini ve bu alanda Türkiye’nin öncü olduğunu belirten Öztürk, “Kadınlar özellikle Medeni Kanunda yapılan değişiklikle bir takım hakları kazanmıştır. Ancak erkeklerden hala şiddet görüyorlar veya toplumsal baskı altında kalabiliyorlar.” dedi.
4320 Sayılı Kanunun kadının korunması açısından çok olumlu olduğunu kaydeden Öztürk, şiddete uğrayan kadınların öncelikle en yakın Polis Merkezlerine müracaat etmesini istedi.