Gümüşhane Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Nazır tarafından kaleme alınan “Güvenli Liman Mazlumların ve Kralların Sığınağı Osmanlı” kitabı, Osmanlı Devleti'nin mültecilere olan merhametini ve hoşgörüsünü belgelerle ortaya koyuyor. Yıllar süren çalışmalar sonucu hazırlanan kitap, Osmanlı’nın mülteciler için gösterdiği özveriyi günümüz politikalarına ışık tutacak şekilde ele alıyor.
Osmanlı’nın Mülteci Politikası ve Avrupa’dan Gelenler
Kitapta, Osmanlı Devleti'nin 1492 yılında Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılmasının ardından Yahudiler ve Müslümanları kabul ederek değişik bölgelere yerleştirmesiyle başlayan süreç anlatılıyor. Prof. Dr. Nazır, Osmanlı’nın, din ve ırk ayrımı yapmadan mültecilere kapılarını açtığını belirtiyor. Sultan II. Bayezid’in İspanya’dan kaçan Yahudilere destek verirken, “İspanya kralının aklına şaşıyorum; ülkesini fakirleştirip benim ülkemi zenginleştiriyor” dediğini aktarıyor. Ayrıca, bu mültecilerin Osmanlı topraklarında matbaa kurarak ilk kez Latince, İspanyolca, İngilizce ve Almanca kitaplar bastığını vurguluyor.
Kralların Sığındığı Güvenli Liman
Osmanlı Devleti'nin sadece halklar için değil, krallar için de bir güvenli liman olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nazır, Osmanlı’ya sığınan isimler arasında Macar Kralı Tökeli İmre, İsveç Kralı Demirbaş Şarl ve Macar Kralı Rákóczi Ferenc gibi isimleri örnek gösteriyor.
Tökeli İmre, Avusturya ile mücadeleyi kaybettikten sonra Osmanlı'ya sığınmış ve İzmit’te yaşamını sürdürmüştür.
Demirbaş Şarl, Osmanlı’ya 15 günlüğüne sığınmış, ancak 5 yıl kalmıştır. Bu süre zarfında Osmanlı donanmasını kara kalemle resmetmiş ve İsveç’e döndüğünde bu gemilere Osmanlı’dan esinlenerek Yaramaz ve Yıldırım adlarını vermiştir.
Rákóczi Ferenc ise Osmanlı'da yaklaşık 25 yıl yaşamış ve Tekirdağ’da ölmüştür.
19. Yüzyılda Mülteci Kabulü ve Osmanlı’nın İnceliği
Osmanlı’nın, zor şartlar altında dahi mültecilere kapılarını açtığını belirten Prof. Dr. Nazır, özellikle 1849 yılında Macar Kralı Lajos Kossuth ve 7500 kişilik heyetin Osmanlı’ya sığınmasını örnek gösteriyor. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın bu mültecilerin tüm ihtiyaçlarının karşılanması için detaylı talimatlar verdiğini aktaran Nazır, Osmanlı’nın kahvaltı menülerine kadar her ayrıntıya titizlikle dikkat ettiğini ifade ediyor.
Sultan Abdülmecid: "Tacımı Veririm, Mültecileri Vermem"
Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid’in mültecileri Avusturya ve Rusya’ya teslim etmemek için savaşı bile göze aldığını söyleyen Prof. Dr. Nazır, Sultan’ın şu sözlerini aktarıyor:
“Tacımı veririm, tahtımı veririm fakat ülkeme sığınanları asla iade etmem.”
Bu kararlı tutumun, o dönemde Avrupa’da büyük yankı uyandırdığı ve Osmanlı’nın insani duruşunu bir kez daha ortaya koyduğu belirtiliyor.
Osmanlı ve Modern Türkiye’nin Mülteci Politikası
Günümüz mülteci tartışmalarına değinen Prof. Dr. Nazır, Türkiye Cumhuriyeti’nin de Osmanlı’nın izinden giderek mültecilere kucak açtığını ifade ediyor. Osmanlı’nın mültecilere yönelik tutumunu tarihsel belgelerle destekleyen Nazır, “Zulme uğrayan kim olursa olsun, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti onları bağrına basmıştır” diyor. Ayrıca, 19. yüzyılda Osmanlı’nın İngiltere’den yardım talebine gelen olumsuz cevaplara rağmen mültecilere sahip çıkmaya devam ettiğini vurguluyor.
Kaynak: