"Haçan" Orta Asya'dan geliyor

Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Salim Küçük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Doğu Karadeniz Bölgesi insanının kullandığı ağzın, Orta Asya Türk boylarının kullandığı ağız özelliklerini yansıttığını'' söyledi. Küçük,

"Haçan" Orta Asya'dan geliyor

Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Salim Küçük, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''Doğu Karadeniz Bölgesi insanının kullandığı ağzın, Orta Asya Türk boylarının kullandığı ağız özelliklerini yansıttığını'' söyledi.

 Küçük, dilin, insanlar gibi doğduğunu, geliştiğini ve öldüğünü belirterek, ''Dil, canlı bir varlık. Konuşan insan kalmadığı zaman ölüyor'' dedi.

 Yaptığı araştırmalardan, Doğu Karadeniz Bölgesi ağızlarındaki yumuşak sessiz harflerin, sert sessiz harfler şeklinde yorumlanması, aynı şekilde, sert sessiz harflerin de yumuşak sessiz harfler şeklinde ifade edilmesini, Orta Asya Türk boylarından Kıpçak boyu Türkçesi'nin tesirinden kaynaklandığını gördüğünü ifade eden Küçük, ''Bu bölge insanları bazı kelimeleri böyle seslendiriyorlar ama sonuçta Türkçe konuşuyorlar.

 Kelimelerin Anadolu ağızlarında girmiş olduğu biçimleri görseniz şaşırırsınız. Ağızlar ile yazı dili bu noktada maalesef birebir örtüşmüyor'' diye konuştu.

 Küçük, Orta Asya Türk boylarının kullandığı ağız ile Doğu Karadeniz Bölgesi insanının kullandığı ağızın benzerliğini şöyle anlattı:
''Örneğin ''kaçan'' kelimesi var. Kelime sekizinci yüzyılda Göktürk yazıtlarında ''kaçan'' şeklinde geçiyor.

 Uygur dönemi yazılı eserlerinden İyi Prens ve Kötü Prens, Altun Yaruk gibi eserlerde de aynı şekilde geçiyor. Kelime 15'inci yüzyılda, eski Kıpçak Türkçesi'nde yine yazılı kaynaklar itibarıyla 'haçan' şekline dönüşmüş. Yazılı dilde 'haçan' şekline dönüşen kelime, Karadeniz ağızlarına da 'haçan' şeklinde yerleşmiş. 'Ne vakit', 'ne zaman ki', 'her ne zaman', 'vakta ki', 'madem ki', 'ne çabuk' gibi anlamlara geliyor.

 Anadolu ağızları, bu tür kullanımlar yönünden son derece zengin. Her köşede böyle küçük hazinelere rastlayabilirsiniz.''
Küçük, Türkçe'de bayak, bıldır, erincek, kaçan/haçan, kölük, şişek, tike, tor, tünür/dünür, bertilmek, sançmak gibi isim ve fiillerin yıllar geçmesine rağmen unutulmamasının ve Anadolu ağızlarında, Doğu Karadeniz ağızlarında bu kelimelere rastlanılmasının çok önemli olduğunu ve Türkçe'de buna benzer yüzlerce kelime olduğunu söyledi.

 Bu konuda akademik çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Küçük, ''En büyük eksiğimiz akademik olarak yeterince karşılaştırmalı çalışma yapmamamız'' dedi.

 Kuzeydoğu grubu ağızlarının üç ili kapsadığını belirten Küçük, ''Bölgede üç tane alt ağız grubu bulunuyor. Yani karşılaştırmalı çalışma yapmak için son derece uygun bir coğrafya ve malzeme var burada. Trabzon, Rize ve Artvin illeri üzerine pek çok çalışma yapılmış olmasına rağmen, hiç karşılaştırmalı çalışma yapılmamış olması büyük bir eksiklik diye düşünüyorum'' şeklinde konuştu.

-ÖRF VE ADETLERDE BENZERLİKLER-

Yiyecek, içecek kültürü, davranışlar ve kullanılan eşyaların da Orta Asya Türk boylarından bu yana benzerlik gösterdiğini belirten Küçük, şunları söyledi:
''Örneğin 'albastı' diye bir kavram var. Kökeni eski Türk mitolojisine dayanıyor. Loğusa kadına kırmızı giydirmiyorlar. Yanında mutlaka bir kişiyi, bebeği ve anneyi koruması için bulunduruyorlar. Hatta loğusa kadının yanında demir veya çelikten yapılmış makas, bıçak gibi kesici bir takım aletler bulunduruyorlar. Bu tür davranışlara, Orta Asya Türk devletlerinde de rastlanıyor. Şamanlardan, Göksakallılardan, Dede Korkut'tan gelen yaşlıların bilgisine başvurma davranışımız var.''

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler