Kısırlık en fazla Doğu Karadeniz'de
Türkiye’de Orta ve Doğu Karadeniz bölgelerinde kısırlığın diğer bölgelere oranla daha yüksek olduğu belirtildi. Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ufuk Yılmaz, Radyoaktive’ye maruz kalan insanların üreme hücrelerinin olumsuz etkinliğini belirterek, radya
Yayınlanma:
Türkiye’de Orta ve Doğu Karadeniz bölgelerinde kısırlığın diğer bölgelere oranla daha yüksek olduğu belirtildi.
Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ufuk Yılmaz, Radyoaktive’ye maruz kalan insanların üreme hücrelerinin olumsuz etkinliğini belirterek, radyasyona direkt maruz kalanların gonad hücrelerinin öldüğünü söyledi. Dünyada kısırlığa (infertilite) maruz kalan çiftlerin sayısında giderek artış olduğunu kaydeden Yılmaz, “Aslında istatistiki olarak baktığımızda kısırlık oranları geçmişe göre artış göstermemektedir, sayı olarak baktığımız da tabi ki bir artış mevcuttur fakat şunu da bilmekteyiz ki giderek tüketilen gıdaların sanayi ağırlıklı olması, doğal yiyeceklerden uzaklaşmak, toplu şehirlerde yaşamın artması, ilerleyen yıllarda farklı kısırlık nedenleriyle karşılaşmamıza kısırlık sebeplerinin değişkenlik göstermesine yol açacaktır” dedi.
Dünya genelinde kısırlık sebeplerinde çok büyük bir farklılık gözlendiğini ifade eden Yılmaz, “Ülkemizin geneline baktığımızda da bu tabloyu görmekteyiz. Fakat bizim bölgemiz için yani Orta ve Doğu Karadeniz bölgesi için birkaç farklılık söyleyebiliriz. Bu bölgede , diğer bölgelerimize ve dünya geneline oranla erkek kısırlığı yani infertilitesi daha yüksek yüzde 3-5 arası görünmektedir. Bunun sebepleri kesin olarak belli olmamakla birlikte geçmişte Ukrayna’da yaşanmış olup, ülkemizide, özellikle bizim bölgemizi etkilediğini düşündüğümüz felaketlerin bu oranı arttırdığı varsayılmaktadır. Tabi bu kısırlık tedavilerin de de farklılığa neden olmakta ve Tüp Bebek oranlarının da bölgemizde artmasına yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
“RADYASYON ÜREME HÜCRELERİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Rasyanyonun üreme hücrelerini olumsuz etkilediğini belirten Yılmaz, “Fakat gözlemelerimize dayanarak bu bölgedeki azoospermi (erkekte hiç sperm bulunmaması) oranlarının diğer dünya geneline göre artmış olması bizim aklımıza bu tarz radyoaktiviteye maruz kalan insanların üreme hücreleri üzerinde olumsuz etkisi olduğu yönündedir. Radyasyona direkt maruz kalmanın gonad hücrelerini öldürdüğü tıbben bir gerçektir. Bu tarz felaketlerde de ne kadar açıklanmasa da kabul edilebilir maruz radyasyon oranlarının üzerinde bir radyasyona maruz kalındığı açıktır” diye konuştu.
Kısırlığı ortadan kaldırmak için sıkıntıdan uzak durulması gerektiğini söyleyen Op. Dr. Yılmaz, “Erkek infertilitesini ortadan kaldırmak günümüz şartlarında mümkün değil. Fakat bazı destek ilaçlar, kötü alışkanlıkların uzaklaştırılması (sigara, alkol) dengeli bir hayat yaşanması, mümkün olduğunca stresten uzak durulması, bu hastalarda özellikle tavsiye ettiğimiz dikkat edilmesi gereken hususlardır. Çiftlerin tamamen sağlıklı olarak nitelenmesi tıbbi bir nitelemedir, yani şuan ki teknolojik imkanlarla tespit edilebilen hastalıkların, tespit edilememesi anlamına gelir. Fakat bu aslında o çiftlerde bir problem olmadığı anlamına gelmez sadece tıbbi olarak bulunabilen problemleri yoktur. Bu da zaten infertil çiftlerin yüzde 35 -40'nı oluşturmaktadır. Buna da açıklanamayan kısırlık (infetilite) denir. Bu açıklanamayan kısırlık hastalığının da yüzde 15 i de tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olabilmektedirler” ifadelerini kullandı.
“TÜP BEBEK TEDAVİSİN CİNSİYET ÖĞRENİLEBİLİYOR”
Kısırlık tedavilerinden tüp bebek tedavisinde, bebeğin cinsiyetini belirlemenin mümkün olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Fakat bu ancak özel bir teknikle yapılabilir. Hepimizin bildiği gibi çocuğun cinsiyetini belirleyen ‘Y’ kromozomu sperm hücrelerinde yani erkekte bulunur. Annede ise sadece ‘X’ kromozomu yani kadınlık kromozomu mevcuttur. Annenin yumurtasını erkekten gelen ‘Y’ kromozomu döller bebeğin cinsiyeti erkek ‘X’ kromozomlu sperm döllerse bebek kız olur, bunu da embriyo transfer edilmeden önce embriyoya yapılan kromozom analizi ile tespit etmek mümkündür. Fakat bu yasal olarak ancak erkek ya da kız bebeklerinde genetik bir rahatsızlığa bağlı ölümler meydana gelen çiftlere uygulanmaktadır, diğer türlü keyfi olarak cinsiyet seçimi yapılamamaktadır zaten ülkemizde de yasal olarak mümkün değildir” diye konuştu.
“1 YILDA 3 DEFA TÜP BEBEK TEDAVİSİ YAPILABİLİR”
Tüp bebek tedavisinde 7 deneme yapıldıktan sonra tüp bebek tedavisinin başarısı olmadığının kabul edildiğini söyleyen Kadın Hastalıkları Op. Dr. Yılmaz, şunları söyledi:
“Bir çift, istediği kadar tüp bebek denemesi yapabilir fakat 1 yıl içerisinde en fazla 3 deneme yapılır. 7 deneme yapıldıktan sonra ise tüp bebek başarısı olmadığı kabul edilir. Bu gibi durumlarda tüp bebek uygulamasından önce daha önceki uygulamalara ait tedavi safhaları ve embriyoların laboratuvar bulgularını incelemek uygun olur. Gerekirse çift yeniden değerlendirilir, bazen ilave testler istenebilir. Karı-kocadan genetik test istenebilir. Yeni değerlendirme sonucuna göre nasıl bir tedavi uygulanacağına karar verilir.”
Kadınların hayat boyu takip gerekliliği konusunda uyarılması gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Kadınlar hormonal yönden farklı oldukları için en çok ilaçla tedaviden fayda görürler. Zaten en çok kısırlık sebebi aylık yumurta gelişmesinin olmayışıdır. İlaçla yumurtalık uyarısı genellikle yumurta gelişmesi ve iyi bir gebelik şansı ile sonuçlanır. Fakat bu tip kadınlarda bazen yumurta gelişmesi için gereken doz ayarlamalarında zorluklar ortaya çıkar. Ya hiç yumurta gelişmez veya istenenden çok yumurta gelişerek tedavinin devamını imkansız kılar. Bu tip kadınlar ayrıca diabet, hipertansiyon gibi diğer bazı rahatsızlıklara da aday oldukları için bu yönde de araştırılmaları ve gerekirse tedavileri yapılmalıdır. Hayat boyu takip gerekliliği konusunda uyarılmalıdırlar” ifadelerini kullandı.
“GEBELİK İÇİN BAYAN YAŞI EN ÖNEMLİ FAKTÖRDÜR”
Normal yol ile tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen bebekler arasında zihinsel ve fiziksel açıdan hiçbir fark olmadığını kaydeden Yılmaz şöyle konuştu:
“Tamamen normal bir bebek gelişiminin seyrine uygun olarak bu süreç devam eder. Tüp bebek ile normal bebek doğurma riski de, normal yolla yapılan doğumlardaki kadardır. Normal gebelik sonrası doğan bir bebekle tüp bebek tedavisi sonrası doğan bir bebek arasında sağlık açısından bir fark yoktur. Şu anda dünyada uygulanan tüm yeni teknikler Hastanemizde uygulanmaktadır. Çiftler düzenli cinsel ilişkiye ve herhangi bir korunma yöntemi kullanmamaya rağmen 1 yıl içinde çocuk sahibi olamadıkları zaman kısırlık teşhisi ve tedavisi için merkezimize başvurabilirler. Eğer bayan yaşı 30'un üzerindeyse 5 - 6 aylık korunmama sonrası gebelik oluşmaz ise tetkiklerin yapılmasını önermekteyiz. Çünkü gebelik elde etmede bayan yaşı en önemli faktörlerden birisidir.”
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.