Oğlu polis kurşunuyla ölen annenin isyanı yürek yaktı
Samsun'da fındık bahçesinde çalışırken, polis memurunun silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden 17 yaşındaki Doğan Can'ın annesi isyan etti.
Samsun'un Terme ilçesinde bahçede fındık toplarken maganda kurşunuyla yaşamını yitiren Doğan Can Yılmaz'ın (17) Antalya'nın Manavgat ilçesinde yaşayan annesi Zehra Yılmaz, "Benim yavrum, gözümün önünde sırtından vuruldu. Ben silaha karşıyım, ona çocukken oyuncak tabanca bile almamıştım" diyerek, gözyaşı döktü.
Terme ilçesi Akçagün Mahallesi'nde geçen yıl ağustos ayında akrabalarının yanında annesi, kız kardeşleriyle fındık toplayan açık lise öğrencisi Doğan Can Yılmaz, sırtına isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi. Soruşturma sonucunda atışın, karşı tarafta bulunan fındık bahçesinden yapıldığı belirlendi. Jandarmanın yaptığı incelemede atış için kullanılan hedef tahtasının yakıldığı, boş mermi kovanlarının ise tuvalete atıldığı belirlendi. Jandarma, tuvalet deliğinden boş kovanların bazılarını çıkararak olayla ilgili dosyaya koydu.
2 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI
Yapılan soruşturma sonucunda jandarma tarafından gözaltına alınan şüphelilerden polis memuru Celaleddin Günay (35) ve Doğan Karaca (38) tutuklandı. Jandarma Kriminal Dairesi'nden gelen raporda Doğan Can Yılmaz'ın ölümüne Celaleddin Günay'ın el konulan tabancasından çıkan merminin neden olduğu tespit edildi.
1,5 ŞARJÖR MERMİ HARCANDI
Şüpheliler Celaleddin Günay, Doğan Karaca ile D.K. (67), E.K. (36), L.D. (41) ile suça sürüklenen çocuklar H.S. (15) ve S.N.S. (14) hakkında 'olası kastla öldürmek' suçundan Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlendi. Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, D.K.'nin evinde çitlerin önüne Celalettin Günay'a ait tabanca ile atış yapmak için hedef tahtası dikildiği ve 7 şüphelinin de sırayla buraya ateş ettikleri, 1,5 şarjör merminin atıldığı belirtildi. Atışlar sırasında karşı yamaçta bulunan Doğan Can Yılmaz'ın yaralandığı ve Salıpazarı Devlet Hastanesi'ne götürüldüğü belirtilen iddianamede, "Burada maktulün hayatını kaybettiğinin belirlendiği, bu sırada şüphelilerinin, komşuları A.K.'nin fındık bahçesinde bir çocuğun vurulduğunu haber vermesiyle olayı öğrenerek hedef tahtasını yaktıkları ve boş mermi kovanlarını tuvalete attıkları belirlendi" denildi.
DURUŞMA BAŞLADI
Dava başlamadan verilen ara kararda tutuklu sanıklar Celaleddin Günay ve Doğan Karaca adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Olayın ilk duruşması geçen ay Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sanıklardan Celaleddin Günay ifadesinde, hedef tahtasını bulunduğu yere kendisinin koymadığını, kimin koyduğunu da bilmediğini öne sürdü. Mahkeme başkanı, jandarmada verdiği ifadede hedef tahtasını Doğan Karaca'yla birlikte koyduklarını söylediğini hatırlatması üzerine Günay, "Biz kalabalıktık hedef tahtasını ben koymadım" dedi.
'SORUŞTURMA GEÇİREBİLİRİM DİYE VİDEOLAR SİLİNDİ'
Hedef tahtası arkasındaki bahçede kimsenin olmadığının söylendiğini, buna rağmen kendilerinin bahçeyi kontrol ettiklerini ve kimse olmadığından emin olduklarını anlatan Günay, daha sonra atış yaptıklarını, her seferinde kendisinin namluya birer mermi sürdüğünü aktardı. Atışlar yapılırken çocukların video çektiğini söyleyen Yılmaz, bir süre sonra videoları sildirdiğini, kovanları toplattığını söyledi. Celaleddin Günay, kendi tabancasının etkili menzilinin belli olduğunu, bu kadar uzun mesafeden öldüremeyeceğini de iddia etti.
'MAKTULÜN VURULDUĞUNU ÖĞRENDİK'
Sanık Doğan Karaca da ifadesinde tüm sanıklarla ortak olarak Celaleddin Günay'a ait tabancayla hedef tahtasına ateş etmeye karar verdiklerini söyledi. D.K. ve kardeşi tarafından konulduğunu öne sürdüğü hedef tahtasına ilk kendisinin bir el ateş ettiğini aktaran Karaca, daha sonra diğer sanıklar ateş etmeden Celaleddin Günay'ın her seferinde namluya bir kurşun yerleştirdiğini ve bu şekilde atış yapıldığını anlattı. Olay günü kına olduğu için bahçenin temizlendiğini ve toplanan kovanların L.D. tarafından tuvalete atıldığını kaydeden Karaca, "Maktulün vurulduğunu, A.K.'nin D.K.'yi aramasıyla öğrendik" dedi.
Diğer sanıkların ve şikayetçi Mehmet Yılmaz ile Zehra Yılmaz'ın ifadelerinin alınması ve avukatların beyanlarının ardından duruşma, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için ertelendi.
'HAKİM BEY BİLE TEPKİ GÖSTERDİ'
Duruşmanın ardından Antalya'nın Manavgat ilçesinden gelen Doğan Can Yılmaz'ın annesi Zehra Yılmaz ve babası Mehmet Yılmaz, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) yaşadıklarını anlattı. Doğan Can Yılmaz ve iki kızıyla aile bütçelerine katkı sağlamak için Terme'de akrabalarının yanına fındık toplamaya gittiklerini gözyaşlarıyla anlatan Zehra Yılmaz, "Biz o gün fındık topluyorduk. Ara ara sürekli silah sesleri geliyordu. O anda yine sol taraftan silah sesi geldi. Oğlum gözlerimin önünde gitti. Savunmasız gitti benim yavrum. Sırtından vurularak gitti. Ben adalet istiyorum. Hakim beyin gözünün içine baka baka yalan söylediler. Hepsi, 7 kişi de yalan söyledi. Birbirlerinin üstüne attılar. Hakim bey soruyor, 'Hedef tahtasını kim çaktı' diye. Hepsi de 3 maymunu oynadı, 'görmedim bilmiyorum' diye. En son polis memuruna geldi soru. O da 'ben bilmiyorum' demesi üzerine hakim bey, 'Ben mi çaktım. Hiç kimse görmemiş çakanı' diye tepki gösterdi" dedi.
"BEN SİLAHA KARŞIYIM"
Kendisinin tek isteğinin adalet olduğunu belirten Zehra Yılmaz, gözyaşları içinde sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar dışarıda geziyor, benim yavrum toprakta. Ben nefes alamıyorum. Gözümün önünden gitmiyor, dayanamıyorum. Avukatlar, silahı mahkemede bile normalleştirerek anlatıyorlar. 'Karadeniz'de silah gelenek haline gelmiştir' dediler. Mahkemede öyle dediler. Ben de kızdım, 'Bunu siz normalleştirmeyin' dedim."
'DÜNYAM BAŞIMA YIKILDI'
Mehmet Yılmaz da oğlunun vurulduğunu iş yerinde gelen telefonla öğrendiğini söyledi. Yılmaz, "'Baba, abimi kaybettik' dedi. Ben oğlumun yaşamını yitirdiğini bankanın önünde öğrendim. O anda dünyam başıma yıkıldı" diye konuştu.
Tutuklu 2 kişinin dava başlamadan önce serbest bırakılmasına tepki gösteren Yılmaz, "Orada ağaca hedef tahtası koymuşlar, tahtaya bütün aile fertleri atış yapmış. Olayla ilgili 2 bacanak tutuklandı. 4 ay yattılar, 4 ay sonra da dava görülmeye başlanmadan serbest kaldılar" dedi.