Oruç tutarken hava sıcaklıklarının yüksek olması nedeniyle susuzluk, halsizlik gibi durumlardan etkilenen vatandaşlar, ramazan ayını, akşamları soba yakılacak kadar serinliğe sahip, uçsuz bucaksız ormanların verdiği bol oksijenli havasıyla insanları dinç tutan Karadeniz yaylalarında geçiriyor.

 

Yemyeşil çayırları, sarp yalçın dağlarını ayıran akarsuları, gürültüden uzak insana huzur veren ormanlarıyla herkesin ilgi odağı yaylalar, ramazan ayının da vazgeçilmezi oldu.

 

Kentin sıcak, nemli havasından ve gürültülü ortamından bunalarak oruç tutmakta zorlanan vatandaşlar, çareyi yaylaya çıkmakta buluyor. Kış rahatlığında sıcaktan uzak oruç tutan vatandaşlar, yaylada hayvanlarını besliyor, kendi yetiştirdikleri sebzeleri toplayarak yemek hazırlıyor ve böylece iftar saatinin geldiğini fark edemiyor.

 

Gündelik işler bittiğinde ise vatandaşlar aileleriyle kuzine sobanın etrafına kurdukları yer sofralarında iftar saatini bekliyorlar. Ezan okunduğunda da kuzinede odun ateşinde pişen doğal sebzelerden yapılan birbirinden güzel yemekler yeniyor.

 

Yağlıdere ilçesine bağlı Kırıkyayla'da ramazanı geçirenlerden Melek Elevli, 1,5 aydır yaylada olduğunu ve kent merkezine ara sıra gittiği söyledi.

 

Ramazan ayında şehre inmeyi kesinlikle düşünmediğini dile getiren Elevli, "Serin havada orucumuzu tutuyoruz. Ne susuyoruz ne de acıkıyoruz, Allah'a çok şükür. Kentte hava çok sıcak, oruç tutmakta zorlanıyoruz ama burası öyle değil" dedi.

 

 

Elevli, yaylada gün içerisinde çok iyi vakit geçirdiklerini belirterek, şöyle konuştu:

 

"Yaylanın çayırlarında geziyoruz, kekik, çilek, ormandan mantar topluyoruz ve bunlar bize çok keyif veriyor. Burada hayvanları otlatmak ve bakımlarını yapmak bile ayrı bir zevk. Yaylanın çimenlerinden beslenen ineklerin harika sütünden yoğurt, ayran yapıyoruz. Yayla gerçekten çok güzel, gelmeyenler de gelsin."

 

Yaylada ramazan ayını geçiren vatandaşlardan Hatice Çukur ise oruç tutarken yorgunluk hissetmediğini vurgulayarak, "Yaylanın çok güzel bir ortamı var. Kent merkezinde olsak ter bir yandan, açlık bir yandan, koku bir yandan ama burada bunların hiçbiri yok. İftarda pişireceğimiz yemeğimizi de kendi ürettiğimiz sebzelerden yapıyoruz" ifadelerini kullandı.