Prof. Dr. Bektaş'tan Akyazı uyarısı
Yapımı TOKİ tarafından üstlenen, içerisinde stadyum yapımı yanında sosyal, konaklama, sportif tesisler ve yeni otogarın bulunacağı Akyazı Projesinin gerçekleştirilmesi sırasında bölgesel bazı jeolojik özellikler risk faktörleri olarak öne çıkmaktadır: -
Yapımı TOKİ tarafından üstlenen, içerisinde stadyum yapımı yanında sosyal, konaklama, sportif tesisler ve yeni otogarın bulunacağı Akyazı Projesinin gerçekleştirilmesi sırasında bölgesel bazı jeolojik özellikler risk faktörleri olarak öne çıkmaktadır:
-16m derinliğe kadar uzanan dolgu alanı 35m su derinliğinde bulunan ‘ Trabzon Sığ Metan Gazı Bölgesinin’ ön cephesinde yer alır. Derinde oluşan gaz, fay ve kırıklar boyunca yükselmiş ve deniz tabanından 2-15m derinde depolanmıştır
-Son 60 yıllık deprem kayıtlarına göre dolgu alanı ‘Trabzon Sismik Zonu’ üzerinde bulunur. Fay, deprem, gaz çıkışı birbirlerini tamamlayan üçlüdür
-Dolgu alanın oturacağı yumuşak taşlaşmamış zeminin kalınlığı yaklaşık 10m dir. Bu tür zeminler, ‘Zeminde Oturma’, ‘Zeminde Sıvılaşma’ ve Deprem Şiddetini Arttırma’ özelliğine sahiptir.
-Denizaltı topoğrafyasına göre dolgu alanı içerisinde kalan denizaltı sırtlarının doğrultuluları (doğu-batı,kuzeybatı ve kuzeydoğu) karadaki ‘Trabzon Aktif Fay Sistemine’ karşılık gelir
TRABZON KIYI ÖTESİ GÜRCİSTAN-RİZE PETROL-GAZ SAHASINIIN DEVAMIDIR
Akçaabat ile Yomra arasında yapılan jeofizik çalışmaları sonucunda 5 ayrı sismik kesitde, 35 m su derinliğinde deniz tabanından 2-15m derinde sığ metan gazı birikimleri saptanmış ve sonuçları uluslararası makale olarak yayınlanmıştır ( Okyar and Ediger, 1999, Seismic evidence of shallow gas in the sediment on the shelf off, Trabzon, southeastern Black Sea, Continental Shelf Reserch, s. 575-587 ). Uydu fotoğrafları ve jeofizik verilere göre Trabzon kıyı ötesi yapısal olarak Gürcistan-Rize üzerinden gelen gaz-petrol sahası üzerinde yer alır. Bu nedenle son yıllarda Trabzon-Rize açıklarında petrol aramaları hız kazanmıştır
DENİZ TABANINA KADAR YÜKSELMİŞ GAZIN ANLAMI VE ÖNEMİ NEDİR?
Sığ gaz üç yönden önem taşır: 1- Sığ metan gazı daha derinlerde oluşmuş petrol yataklarına işaret edebilir. 2- Derinde oluşan gaz, fay ve kırıkları yüzeye çıkış yolu olarak kullanır. Bu nedenle fay ,deprem ve gaz ayrılmaz üçlüdür. 3-Metan gazının patlayıcı, ve yanıcı özelliği vardır. Yoğun gaz birikimleri deniz tabanı kayaçlarının dirençlerinde azalma oluşturacağı gibi ani gaz çıkışları veya gaz patlamaları deniz tabanında önemli boyutlarda çökmeler oluşturur. Akçaabat-Yomra arasındaki Okyar ve Ediger’e ait 5 sismik kesit tarafımızdan yeniden gözden geçirilerek diğer gaz sahalarındaki kesitlerle karşılaştırılması yapılmış ve gaz birikimlerinin yandaki şekilde görüldüğü gibi olasılı aktif düşey fay zonlarını takip ederek “gaz bacaları” ile yükseldiği ve gaz çıkışlarının Akçaabat-Söğütlüde 7-8m, Trabzon-Yomra arasında ise deniz tabanına 2m kadar yaklaştığı saptanmıştır. Ayrıca yoğun gaz birikimlerinin 35m su derinliğinde başlamasına karşın kesitlerde daha sığ bölgelerde yersel gaz çıkışları da gözlemlenmiştir. Trabzon Metan gazı sahasının ön cephesinde yer alan 16m derinliğe kadar uzanan dolgu sahası alanında metan gazı çıkışlarının veya sızıntılarının olup olmadığı bilinmemektedir.
DEPREM GERÇEĞİ
Kandilli ve Doğu Akdeniz Deprem Merkezi ( EMSC ) kayıtlarına göre son 60 yıldan beri bölgemizde kayıt edilen deprem dış odak merkezleri yandaki şekil üzerinde görüleceği gibi Trabzon ve yakın çevresindeki fay sistemleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu verilere göre hazırlanan uluslar arası deprem hasar haritaları dolgu alanı ve çevresinde olabilecek en büyük depremin büyüklüğünü M 6.6-5 olarak öngörmektedir. Derinlerde oluşarak faylar boyunca yükselen ve güncel ( 10.000 yıl ) tortulları kat eden metan gazı bacalarının veya gaz çıkışlarının aktif faylara ( deprem üreten faylar ) karşılık gelmesi muhtemeldir.Çünkü gaz çıkışlarının fay ve depremle doğrudan ilişkili olduğu bilinmektedir
DOLGU VE DOLGU TABANI TRABZONUN EN ZAYIF YAPILAŞMA ZEMİNİ NİTELİĞİNDEDİR
Dolgu alanı ve yakın çevresindeki sondaj ve sismik kesitlere göre deniz tabanındaki henüz taşlaşmamış çakıllı kum, ve daha açıklardaki killi zeminin kalınlığı yaklaşık 10m civarında olup bu kalınlık derinlere doğru artmaktadır. Bu tür zeminler orta büyüklükteki bir depremin şiddetini 5-6 kere daha artırarak yıkıcı özellik kazanmasına neden olabilir. Ayrıca deprem titreşimi nedeniyle kum tanelerinin su içersinde yüzer gibi davranması ve dolgunun çökmesi söz konusu olabilir. Öte yandan kumlu- killi zeminde zaman içerisinde artan oturmalar ayrı bir problem olarak karşımıza çıkar
DENİZ TABANI TOPOĞRAFYASI TEKTONİK YAPIYI YANSITABLİR.
Dolgu alanının deniz tabanı topoğrafyası düz değildir. 40-50m ye kadar varan genişlikteki 3 denizaltı sırtı çukur alanları ayırır. Farklı üç doğrultuda görülen bu sırtlar doğu-batı, kuzeybatı, kuzeydoğu doğrultularında gelişmiştir. Güncel tortullar içersinde görülen bu sırtların karalardaki fay sistemine paralel olması sırtları sınırlayan yapıların fay veya aktif fay olma olasılığını gündeme taşır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
-Akyazı ve Trabzon civarında denizden yer kazanma işlemi 20- 25m metan gazı kritik su derinliği ile sınırlandırılmalıdır. Bu derinlikten sonra yapılacak dolgular riskli olup zemini tıpkı tüpgaz üzerinde oturtmaya benzer.
-Yasal olarak dolgu alanlarında zemin iyileştirilmesi yapılmadan yapılaşmaya izin verilmez. Bu nedenle sahil oto yolu dolgu sisteminden farklı tekniğe ve yönetmeliklere uygun dolgulama yapılmalıdır
-Dolgu alanın zemin ve jeolojik yapısını aydınlatmak, gaz birikimi veya gaz bacalarının olup olmadığını anlamak, olasılıklı aktif fayların varlığını kontrol etmek amacıyla ayrıntılı sığ jeofizik çalışmalar yapılmalıdır.
-Jeofizik çalışmalarını sondaj çalışmaları izlemelidir.
-Jeofizik,sondaj ve jeolojik çalışmalarla zeminin özelliği kesin olarak belirlendikten sonra fizibilite, maliyet ve projelendirme çalışmalarına geçilmelidir. Başka deyişle zemin etütleri proje çalışmalarının yol haritası niteliğinde olmalıdır.