Sel değil, zihniyet felaketi!
Karadeniz Bölgesi etkisi altına alan yağışların ortaya çıkardığı felaketler nedeniyle Karadeniz Ulaşım ve Çevre Gönüllü Çalışma Grubu adına Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu kamuoyuna bir açıklama yaptı. Mollamehmetoğlu, bir haftadır Karadeniz'de hayatın felç o
Karadeniz Bölgesi etkisi altına alan yağışların ortaya çıkardığı felaketler nedeniyle Karadeniz Ulaşım ve Çevre Gönüllü Çalışma Grubu adına Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu kamuoyuna bir açıklama yaptı.
Mollamehmetoğlu, bir haftadır Karadeniz'de hayatın felç olduğunu, bu yaşanılanların zihniyet felaketi olduğunu belirterek;
Son 10 gündür Doğu Karadeniz Bölgesi'nde meydana gelen sel, taşkın ve heyelanlar nedeniyle birçok vatandaşımız yaşamını yitirmiş, çok büyük miktarlarda maddi zarar meydana gelmiştir.
Olan biteni doğal bir felaket olarak görmek mümkün değildir. Bilimi rehber almayan, çevreye, doğaya aykırı rant amaçlı talancı zihniyetin kaçınılmaz sonudur bu.
Son günlerde, başta Giresun olmak üzere bazı kıyı yerleşim bölgelerinin adeta birer göle dönüşmesi olayı ise, proje adı altında gerçekleştirilen utanç abidesinin trajik bir görüntüsünden başka bir şey değildir.
Karadeniz sahil yoldu projesi ihale edildiğinde oluşturduğumuz ve içerisinde bilim insanları ile uzmanların bulunduğu Karadeniz Ulaşım ve Çevre Gönüllü Çalışma Grubu, 10 yılı aşkın bir süredir yürüttüğü mücadelede bütün bu olacaklar konusunda, basın açıklamaları, panel ve konferanslar, çeşitli eylemlerle defalarca uyarıda bulunmuştur. Yıllarca bu konularda uyarılar yapan insanlar olarak olup biteni acı bir tebessümle izlemekteyiz.
Projenin pek çok yanlışı vardı. Çevre koşullarına daha uyumlu, ekonomik, kentsel ve toplumsal ihtiyaçlara çok daha iyi karşılık veren, maliyeti daha düşük, daha estetik, her açıdan daha iyi bir proje mümkündü. Ama ekonomik ve siyasal rantı esas alan bu proje ile seçilen bu yol, birçok onarılmaz yaranın açılmasına neden oldu.
Yaptığımız uyarıların bir başlığı da, özellikle kıyı kentlerinin sel ve taşkınlar ile deniz tahribatına açık hale geldiği yönündeydi.
Projenin kentlerin kuzey tarafından geçirilmesi, denizle kent arasına koyulmasından dolayı, yerleşim birimlerinin önemli bir kısmı çukurda kaldı. Kentlerin önünden transit geçen yol, kent merkezlerinden yüksekte. Denizin yolu tahrip etme olasılığına karşı yükseltilen kottan dolayı bu kez kentlerin önüne dev setler çekildi. Bu da, şiddetli ve çok şiddetli yağışlarda kentlerin önemli bir kısmının göle dönüşmesine yol açtı. Yeterli tahliye sistemi olmaması da bu etkiyi arttırdı.
Nitekim Giresun ve ilçelerinde olan budur. Geçtiğimiz yıllarda Trabzon, Rize, Artvin'de bazı yerleşim birimlerinde normalin biraz üzerinde yağışla kıyı kentlerinde taşkın ve sel yaşanmasının en önemli nedeni sahil yolunun yapılış biçimidir.
Öte yandan, vadi tabanları ve dere yataklarında süren yapılaşma, bizzat devletin kara yollarını dere yataklarına indirmesi, sözde ıslah projeleri, içerideki facianın boyutlarını arttırmıştır.
Önümüzdeki yıllarda ne yazık ki çok daha büyük ve sonucu çok daha acı olaylar yaşanması kaçınılmazdır.
Bu gerçekler ortadayken, ülkeyi yönetenlerin olayları kamuoyuna aktaran medyayı suçlaması, bir zihniyet felaketinin de yaşandığını göstermektedir.
Sahil yolu projesinin ihale edildiği dönemden bugüne, Trabzon ve Akçaabat sel felaketi ile Beşköy faciası başta olmak üzere son yıllarda yaşanan büyük çaplı facialara karşın, gerekli önlemleri almayan siyasal iktidarların ve yetkililerin hepsi bu olan bitenden sorumludur.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.