Trabzon'da su kalitesi toplantısı

Trabzon Valisi Recep Kızılcık, ''Özellikle gelişmiş ve sanayi anlamında gelişmekte olan ülkelerin çevreye verdikleri zararın, zararlı gazların azaltılması konusunda bir konsensüse varamamaları nedeniyle dünyamız hala çevresel anlamda çok ciddi bir tehdidi

Trabzon'da su kalitesi toplantısı

Trabzon Valisi Recep Kızılcık, ''Özellikle gelişmiş ve sanayi anlamında gelişmekte olan ülkelerin çevreye verdikleri zararın, zararlı gazların azaltılması konusunda bir konsensüse varamamaları nedeniyle dünyamız hala çevresel anlamda çok ciddi bir tehdidin altındadır'' dedi.

Kızılcık, Dünya Su Günü dolayısıyla DSİ 22. Bölge Müdürlüğü'nde düzenlenen ''Su Kalitesi'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, globalleşen dünyada sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi, gelecek nesillerden emanet olarak alınan çevrenin onlara en iyi şekilde iade edilmesi için, çevreye olan duyarlılığın artarak devam etmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı.

Özellikle içme suyunun bölge, ülke ve insanlık için ne anlama geldiğini, sanayileşen toplumlarda içme suyu ihtiyacının çocukluktan itibaren ''zamanı gelecek petrolden daha değerli olacak'' sözünün öngörüsünün son dönemlerde ne anlama geldiğini daha iyi idrak edebilme, daha iyi anlayabilme imkanının yakalandığını ifade eden Kızılcık, ''Bu anlamda hem ülkemizde hem de dünyamızda çevreye olan duyarlılığın artarak devam etmesi için Dünya Su Günü gibi çeşitli etkinliklerin bu alandaki duyarlılığın oluşması, farkındalığın yaratılması ve neticede kıt olan kaynaklarımızın en etkin olarak kullanılabilmesi için son derece önemli olduğunu değerlendirmekteyim'' diye konuştu.

Çevrenin korunması için son dönemde sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de çok önemli çalışmaların gerçekleştirildiğini dile getiren Kızılcık, ''Hatta AB üyelik sürecimizde 35 başlık altında yürüttüğümüz müzakerelerde en çetin, en zor başlıklar altında değerlendirilen çevre faslının açılması, ülkemizin hacim bakımından yerine getirmemiz gereken, üstlenilmesi gereken müktesebatın çok önemli bir kısmını oluşturan çevre alanında bu faslın açılması, ülkemizde 72 milyon insanıyla bu alanda oluşmuş olan duyarlılığın ve farkındalığın göstergesidir'' dedi.

-''SUYUN ÇOK ÖNEMLİ BİR DEĞER OLDUĞUNU BİLİYORUZ''-

Kızılcık, suyun insanlığın sağlığı için ne kadar önemli olduğunu, geçmiş nesillerden bu yana çok önemli bir değer olduğunu ve Türk kültüründe yer ettiğini çok iyi bildiklerini belirterek, şöyle devam etti:

''Tabi ki sanayileşmenin sürdürülebilirlik ilkesiyle orantılı olarak gerçekleştirilmediği takdirde ki gelişmiş bazı batı ülkelerinde bu anlamda sanayileşme ile beraber çevreye olan duyarlılığın aynı oranda gelişmemesi nedeniyle tabiatın hoyratça kullanıldığı ve neticede çok ciddi çevre problemleriyle karşı karşıya kalındığını biliyoruz. Biz sonradan sanayileşen ve bu yolda emin adımlarla ilerleyen bir ülke olarak bir avantaja sahiptik. Çünkü bizden önce sanayileşen ülkelerin yaptıkları hataları görerek onları tekrar etmeme, onların güzelliklerinden, özelliklerinden istifade ederek daha sürdürülebilir bir ortamın, bir yaşamın, bir kalkınmanın gerçekleştirilmesi için uygulamaya geçebilme şansına sahiptik.''

AB'nin 1991 yılında Göteborg zirvesinde aldığı bir karar çerçevesinde, yapılacak ve uygulanacak tüm projelerin sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde yürütüleceğinin karara bağlandığını, bunun neticesinde de tüm uygulamaların da bu ülkenin titizlikle takip edilmesi ve uygulamalarında denetim altında tutulmasının kararlaştırıldığını anımsatan Kızılcık, şunları söyledi:

''Son dönemde özellikle Kyoto anlaşmasının maalesef istenildiği gibi başarıyla sonuçlandırılamaması ve Kyoto'nun uygulaması bittikten sonra Kopenhag zirvesinde bu alanda da bir uzlaşmaya varılamaması, dünyamızın çevresel anlamda, iklim değişikliği anlamında hala ciddi bir tehdit altında olduğunu de bizlere hatırlatmakta. Özellikle gelişmiş ve bazı gelişmekte olan, sanayi anlamında gelişmekte olan ülkelerin çevreye verdikleri zararın, zararlı gazların azaltılması konusunda bir konsensüse varamamaları nedeniyle dünyamız hala çevresel anlamda çok ciddi bir tehdidin altındadır.

Ama yine de ülkemiz özellikle gelişmekte olan bir ülke olarak bu alanda çevreye olan duyarlılığını göstererek, kalkınmanın sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde gerçekleştirilebileceğine inandığı ve bu yönde de uygulamalarını yaptığı için su kaynaklarımızın en etkin kullanılması için uygulamaları gerçekleştirmekte, bu alanda özellikle vahşi sulamanın hem topraklarımıza hem de suyun boşuna kullanımının, verimsiz kullanımının önüne geçmek için kapalı sulama sistemine geçti. Önceden açık olarak suları hedefine, menziline götürürken, 2003 yılından itibaren buharlaşma ile belirli oranda suyun yok olduğunu, azaldığını tespit ettiğimiz için daha kapalı sistemler ile sulama yapmaya ve özellikle daha az suyu gerektiren ve suyu daha verimli kullanabileceğimiz damlama sulama sistemine geçerek daha az su tüketip, daha fazla verimliliği elde etmeye çalışıyoruz.''

-''SUSUZ HAYAT OLMAZ''-

Vali Kızılcık, susuz hayatın olamayacağına dikkati çekerek, ''Bunu hepimiz çok iyi bildiğimiz için özellikle içilebilir su kaynaklarının muhafazası için de çok ciddi tedbirler alınmakta, hem şehirlerimizin hem de köylerimizin içme suyunun temin edildiği kaynakların etrafı ciddi koruma tedbirleri ile koruma altına alınmakta ve böylece hem mevcut nesillerimizin hem de gelecek nesillerimizin içilebilir su kaynağına sahip olabilmeleri için, kaliteli su kaynağına sahip olabilmeleri için biz de devlet ve yönetimler olarak sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz'' diye konuştu.

İklim değişikliğinin artık gerçek olduğunu ve belki insanlığın bu alandaki gerekli hassasiyeti göstermeyerek bu değişikliği de bile bile kendisinin oluşturduğunu ifade eden Kızılcık, şunları kaydetti:

''Kyoto sözleşmesinde ve daha sonra Kopenhag zirvesinde bu alanda dünyanın önde gelen gelişmiş ülkelerinin uzlaşmaya varamamaları bunun bir göstergesi. Ama eminim ki bu alanda farkındalığı özellikle genç nesillere anlattığımızda toplumun tüm kesimlerine yaydığımızda tabandan tavana yapılacak bir baskı ile belki çok kısa zamanda değil ancak orta vadede tüm milletler ve devletlerin bu alanda uzlaşmaya varıp kendi sonlarını hazırlama konusunda bugüne kadar göstermiş oldukları aymazlığı bundan sonra göstermeyeceklerini temenni ediyorum. Bu alanda Trabzon ve bölgemizde farkındalığın oluşması için bu toplantının bir araç olmasını temenni ediyorum.''

-DSİ 22. BÖLGE MÜDÜRÜ ÇITIR-

DSİ 22. Bölge Müdürü Mehmet Recep Çıtır ise su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve mevcut suyun her damlasının bilinçli kullanılmasının insanlık için bir zorunluluk olduğuna işaret ederek, ''Aksi halde suyla başlayan hayat su kaynaklarının tükenmesi ile son bulabilir'' dedi.

Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu, yağışların aylara göre dağılımında büyük farklılıkların görüldüğü coğrafyalarda suyun yönetiminin, bir dağıtım hizmetinden ziyade risk yönetimi olarak insanlığın karşısına çıktığını dile getiren Çıtır, ''Suyun istenilen yerde, istenilen zamanda, yeterli miktarda ve kalitede halkımıza ulaştırılmasının yanı sıra, fazla suyun zararlarından korunmak ve suyun enerjisinden istifade edecek tesisleri inşa etmek DSİ'nin başlıca görevleridir'' diye konuştu.
Çıtır, bölgenin hidroelektrik potansiyelinin değerlendirilebilmesi için 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) kapsamında 338 adet HES müracaatı yapıldığını anlatan Çıtır, ''Bu HES'lerin üretecekleri enerji toplamı 14 bin 792 GWh saat olarak palanlanmaktadır'' dedi.

Bölge müdürlüklerince yürütülen Trabzon içme suyu çalışmaları kapsamında Atasu Barajı'nın inşa edilmesiyle şehrin 2056 yılına kadar içme ve kullanma suyu temin edilmiş olunacağını kaydeden Çıtır, şöyle konuştu:

''Bölgemizde bugüne kadar 402 adet taşkın koruma projesi bitirilmiş olup bu çalışmalar neticesinde 407 adet yerleşim yeri ve 12 bin 68 hektar alan taşkınlardan korunmuştur. Bölge sulama faaliyetleri kapsamında ise bugüne kadar 15 bin 199 hektar alan sulu tarıma açılmıştır.''

Konuşmaların ardından, okullara yönelik düzenlenen kompozisyon ve şiir yarışmalarında dereceye girenlere ödülleri verildi. Vali Kızılcık, kompozisyon dalında birinci olan Bener Cordan İlköğretim Okulu öğrencisi Sıla Gülşah Tekin ile aynı okuldan resim dalında birinci olan Zeynep Pınar Karabacak'a ödüllerini verdi.

Törende Sıla Gülşah Tekin, birinci olan kompozisyonunu okudu.

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler