PKK’nın suikastı sonucu şehit olan Başsavcı Murat Uzun’un, son dönemde artan saldırı istihbaratları nedeniyle Adalet Bakanlığı’ndan silah istediği ortaya çıktı. Uzun’un mesai arkadaşı Hâkim Ahmet Eryılmaz, “Savcım bir ay oldu talep edeli, bir tabanca gelmedi. Bağıra bağıra, göz göre göre geldi hainler” dedi

 

Ovacık Başsavcısı Murat Uzun’un öğle tatilinde gittiği lojmanında merdiven boşluğuna saklanan kadın PKK’lının silahlı saldırısına uğraması yargı mensuplarının tepkisine neden oldu. Uzun’un korumasının bulunmaması, kamera sisteminin olmadığı lojmanda güvenlik önleminin de alınmamasına mesai arkadaşları isyan etti.

 

Uzun’un bölgede birlikte çalıştığı ismini vermek istemeyen bir hakim, güvenlik ve istihbarat birimlerinin ilçede son 1 aydır hakim ve savcılara yönelik saldırı yapılabileceği uyarısında bulunduklarına dikkat çekerek, “Bu uyarılar Başsavcımıza yapılıyordu, o da bizlere gerekli bilgileri veriyordu. ‘Dikkat edin’, ‘Şöyle tedbirler alın’ diye uyarılarda bulunurdu. İçimizdeki en tedbirli insan oydu. Altına bakmadan arabasına binmezdi. Aynı saatte girip çıkmazdı. Balkona bile çıkmazdı. Tek ortak noktamız öğle arasıydı. Hangimiz eve gelseydik o kurşunu yerdik. İki çocuğu var. Biri 11 aylık, biri 6 yaşında. Evine gider çocuklarını sever, yemeğini yer, gelirdi. Normalde birlikte giderdik. İki arkadaşımız bir dosya için adliyede kalmış. Savcım tek başına çıkmış” dedi.

 

Uzun’un 1 ay önce silah verilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduğunu belirten mesai arkadaşı, “Silah gelmeden saldırı oldu. En azından silah olursa bazı saldırılara karşı kendimizi koruruz, diye düşünüyorduk. Lojmanda herkes silahsızdı. Lojman ilçenin girişinde ve en korumasız yerde. Üç tarafı açık, önü Munzur Çayı. Her türlü saldırıya açık. Silah yok, koruma yok, hiçbir şey yok. Başsavcımızın emniyetle olan konuşmasında, ilçede yeterli polis memurunun olmadığı, polisin kendi nöbetlerini bile tutmakta zorlandığı, lojmanda polis noktası olursa daha çok hedef haline gelinebileceği söylenmiş. Oysa kaymakamın evinin önünde 5 tane özel harekat polisi var. Gazetelerde ‘Koruması vardı da yanına almadı, yürüyerek adliyeden lojmanına gitti’ deniliyor. Bu adam bir kez bile arabasız hiçbir yere gitmedi. Biz savcımla her gün kendi arabamızla beraber gidip gelirdik. Normalde otomobille 2-3 dakika süren yolu biz 45 saniyede geçiyorduk. Tedbirli olmak için hızlı geliyorduk” diye konuştu.

 

Uzun’a yönelik saldırı hakim ve savcıların üyesi olduğu ‘adalet.org’ta da büyük yankı yarattı. Meslektaşları terörün yoğun olduğu bölgelerde hiçbir koruma önleminin alınmamasına sert tepki gösterdiler. Ovacık’ta hakim olarak görev yapan Ahmet Eryılmaz da en sert tepki verenlerden biriydi. Eryılmaz, “Murat abim karşı komşumdur. 1,5 aydır beraber yedik içtik. Adeta melektir. 2 tane masum pırıl pırıl yavrusu ve eşi boynu bükük şu an. Ne korumamız ne lojmanda kameramız ne de belimizde silahımız vardı. Savcım 1 ay oldu talep edeli 1 tabanca gelmedi. Bağıra bağıra göz göre göre geldi hainler” diyerek isyan etti.

 

“adalet.org”ta yer alan hakim ve savcıların yazıları şöyle:

 

Fark edilmek için şehit mi olmak gerekiyor? Vatan sağ olsun elbet. Ama biz de sağ olalım. Sığınmacılara bile reva görülmeyen lojmanlarda, doğu hizmetinde, güvenliksiz kalmak da ne demek? Hangi aklın ürünü, hangi vicdanın vurdumduymazlığı.

 

Hangi lojmanda koruma var ki? 2 sene Pülümür’de çalıştım, oraları iyi bilirim. Allah’a emanettir hakim savcı. Parmaklık bile yoktu lojmanda. Nöbetleşe uyuduk eşimle 2 yıl.

 

Lojmanımızda herhangi bir güvenlik tedbiri olmadığı için bugün kaymakamlığa lojman için 24 saat esaslı güvenlik talebimizi içeren yazımızı gönderdik. Aynı yazımızda yakın koruma polisi de talep ettik. Bakalım sonuç ne olacak.

 

Ağrı ili Tutak ilçesinde göreve başladığım sırada lojmanda koruma olmaması dikkatimi çekmişti. Biz terör bölgesinde çalışıyoruz diye silah istedim, aylar sonra çalışıp çalışmayacağı şüpheli, kalitesiz bir silah gönderild, ben de almadım. Kaymakamlık, emniyet, jandarma lojmanında koruma vardı. Tek bizim lojmanda koruma yoktu. Doğuda lojmanların çoğunda koruma yok. Bu akıl işi değil.