Yağışlar Geçen yıla göre arttı
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Önsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu Karadeniz'de en tehlikeli sel baskını periyodunun mayıs-haziran ayları arasındaki dönem olduğunu,
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Önsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu Karadeniz'de en tehlikeli sel baskını periyodunun mayıs-haziran ayları arasındaki dönem olduğunu, bu periyodun gecikmeli olarak yaşandığını belirtti.
Küresel iklim değişikliğinin tehlikeli periyoda yansımaları olduğunu savunan Önsoy, şöyle konuştu:
''Tehlikeli dönemde ileri geri kaymalar oldu, periyotlarda kısalmalar oldu. Daha önceki yıllarda 15 günde düşen yağmur şimdi bir günde düşüyor. Dolayısıyla aniden düşen şiddetli yağış daha toprağa sızmaya fırsat bulmadan akışa geçiyor. Özellikle küresel iklim değişikliği sürecinin yaşandığı günümüzde çok daha dikkatli olmalı, gerçekçi plan ve program yapmalıyız.''
Prof. Dr. Önsoy, doğal afetlere karşı üniversitelerle uygulamacı kurumların çok daha yoğun işbirliğine gitmeleri gerektiğini vurgulayarak, ''Bizler bilim adamları olarak teorisini yapıyoruz, ama sonuçlar uygulamaya geçmiyor. Böyle olunca da teorisini yapmak bir şey ifade etmiyor. 40 yıldır diyoruz, biz konuşuyoruz, ama uygulamada eksiklikler var. Su konusu olunca en azından 10 kurum kendisini yetkili görüyor. Bir an evvel Su Bakanlığı kurulmalı ve işler tek elden yürütülmeli.
Bir yandan suyun faydalarından yararlanmak diğer taraftan zararlarını da en aza indirmek için bir tek elin uzatılması lazım suya. 15 el olunca böyle olur. İçim sızlayarak söylüyorum, ama bir gerçek var ki her şey daha da acı olacak'' diye konuştu.
RİSK HALEN DEVAM EDİYOR
Tehlikeli su baskını periyodunun ilkinin içinde olunduğunu, risk yaşama ihtimalinin halen devam ettiğine dikkati çeken Önsoy, ''Halen endişem ve korkum var, bekliyoruz çünkü çok yoğun bulutlar ve hava kütleleri var. Aniden geliyor çok kısa sürede çok büyük miktarda yağışlar döküyor bölgemize'' dedi.
Önsoy, yapılaşmaya verilen ruhsatların gözden geçirilmesi ve halkın bilgilendirilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
''Halkı bilgilendirmede büyük eksiklikler var. Derenin şu kadar yakınına ev, okul yapılmamalı diye bilgi verilmeli.
Böyle bir alana okul yapılacaksa 'burada risk fazladır, daha yukarıda yapılması gerekir' diye birilerinin uyarması lazım. Bu tür olaylarda maddi kayıplar da önemlidir, ancak ikinci sırada gelir. Çünkü bir canı parayla ölçmemiz mümkün değil. Can kaybını sıfıra indirmemiz lazım, bu da bilimsel olarak mümkün. Ama uygulamada sıkıntılarımız vardır. Bilimsel çözümler bellidir. Çözümü 'şudur' diyebiliyoruz, ama uygulamada ve halkı bilgilendirmede sıkıntı var. ''
Yöre insanının kaderinin bu şekilde olmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hızır Önsoy, ''Yöre insanının kaderi bu olmamalı diyorum, 'Hızır hoca dinden çıktı' diyorlar. Tam tersine aklımız var, aklımızı kullanmamız lazım. Her şeyi kadere bağlamamızda büyük sakınca var. Önce aklımızı kullanmamız lazım. Bilim ne diyor onu dinlemeli ve uygulamasını yapmamız lazım. Muhakkak can kaybını sıfıra indirmeye mecburuz. Başka yolu yok'' dedi.
DERE YATAKLARINDAKİ SULARIN AKACAK YERLERİ YOK
Prof. Dr. Önsoy, Doğu Karadeniz'de dere yataklarının hiç vakit kaybedilmeden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Dereler ağızlarına kadar dolu. Dere yataklarındaki suların akacak yerleri yok. Bütün dere yataklarında çarpık ve ruhsatsız yapılaşma söz konusu. Böyle çarpık yapılaşma olunca da en ufak bir taşkında, evler ve iş yerleri sular altında kalıyor, insanlar canlarından ve mallarından oluyorlar.''
Önsoy, yöre topoğrafyasının çok haşin olduğunu ifade ederek, ''Ne zaman kriz geliyor, kriz yönetimine kalkıyoruz.
Kriz yerine risk yönetimleri oluşturmalı. Kriz gelmeden komitelerimizi oluşturmalıyız. Ne zaman hırsız evimize geliyor bir şeyler götürüyor o zaman risk yönetimi diyoruz. Yörenin taşkın riski envanteri çıkartılmalı. Bu konuda kısmen çalışmalar yapılıyor. bu çalışma tamamlandığında faydalı olacaktır, ancak uygulamasını uygulayıcı kurumlar yapacak top onlarda'' diye konuştu.
Hızır Önsoy, Türkiye'de taşkınlardan kaynaklanan ekonomik kaybın her yıl için 100 milyon dolardan daha fazla olduğunu da kaydetti.
Bu arada, AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 1929-2009 yılları arasında, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan 31 sel, heyelan ve taşkın olayında, 568 kişi hayatını kaybetti. Bu olaylarda yaklaşık 1 milyar lirayı aşkın maddi hasarın meydana geldiği belirtiliyor.
Bu 80 yıllık süreçte, yıllara göre meydana gelen olaylar, yerleri ve ölü sayıları şöyle:
YIL YERİ VE NEDENİ ÖLÜ SAYISI
1929 Trabzon Of/heyelan 146
1959 Tirebolu, Görele, Trabzon, Rize taşkınları 13
1963 Trabzon Oksu taşkını 3
1963 Trabzon Akçaabat taşkını 2
1965 Giresun, Trabzon taşkınları 2
1973 Rize, İyidere ve Hemşin taşkınları 4
1973 Rize Güneysu, Kalkandere, Pazarköy heyelanları 4
1974 Gümüşhane, Harşit taşkınları 3
1977 Rize Pazar, Hemşin Deresi taşkını 6
1981 Rize Pazar sel 27
1982 Rize İkizdere heyelan 8
1983 Rize Pazar, Fındıklı taşkın ve heyelanlar 27
1985 Rize sel 10
1988 Rize, Pazar, Ardeşen, Fındıklı heyelanlar 3
1988 Trabzon Çatak heyelanı 64
1990 Trabzon Değirmendere, Akçaabat, Söğütlü sel 56
1990 Rize Çamlıhemşin heyelanı 51
1995 Rize Güneysu, Ardeşen, Pazar sel ve heyelanlar 9
1997 Giresun taşkınlar 5
1998 Trabzon Sürmene, Beşköy sel ve heyelan 50
2001 Rize Taşlıdere Güneysu sel ve heyelan 10
2002 Rize Taşlıdere Güneysu Çayeli sel ve heyelan 34
2005 Rize İyidere, İkizdere-Kalkandere sel 1
2005 Trabzon Of Solaklı havzası sel 7
2005 Rize Çamlıhemşin, Çayeli sel 4
2005 Rize Taşlıdere taşkın 7
2005 Trabzon Of heyelan 1
2006 Artvin Arhavi heyelan 1
2006 Giresun taşkın 2
2006 Rize Güneysu Başköy heyelan 3
2009 Rize Kalkandere heyelan 1
2009 (15 Temmuz) Artvin Şavşat taşkın 3
Toplam 567
Bu süreçte, ölenlerin yanı sıra, kayıplar da bulunuyor. 1929 yılından bugüne kadar halen 14 kişi kayıp.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre, 01 Ekim 2008 ile 30 Haziran 2009 tarihleri arasında, normal seviyesi metrekareye 591,3 kilogram olan Türkiye geneli yağış ortalaması, metrekareye 605,6 kilogram olarak gerçekleşti.
Bir önceki yıl aynı dönem metrekareye ortalama 504,4 kilogram olarak düşen yağışlar, normale göre yüzde 2, geçen yıla göre yüzde 20 arttı.
DERE YAKINLARINDA KAMP YAPARKEN DİKKAT
Yetkililer, dere yataklarındaki bilinçsiz yapılaşmanın tehlikeye davetiye çıkardığını, bunun yanında tatil amaçlı dere yakınlarında kamp kurmanın da tehlikeli olduğunu belirtiyor.
Balıkesir'de, Kemer Country'nin sahibi iş adamı Esat Edin ve 3 çocuğu, kamp yaptıkları Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Mehmetalan köyü yakınında, 4 Ekim 2008'de sele kapılarak yaşamını yitirmesi hafızalardaki yerini koruduğunu belirten yetkililer, tatilcilerin dikkatli olmasını istiyor.
Ulusal Kamp ve Karavan Federasyonu (UKKF) Başkanı Hayati Kaplan, kamp yapmak isteyen vatandaşların mutlaka kamp yapılacak bölgenin özellikleri hakkında yerel yönetimlerden bilgi almaları gerektiğini vurgulayarak, şu uyarılarda bulundu:
''Uzak ve tanımadığınız bir bölgeye gidiyorsanız, bölgenin durumu hakkında en sağlıklı bilgiyi yöre halkı verebilir. Özellikle hava şartlarını gün gün takip etmek gerekiyor.
Mümkün oldukça kamp alanı olarak belirlenmiş yerlerde kamp yapılmalı. Gençlerimiz bazen bu konuyu dikkate almıyor. Bu nedenle de telafisi olmayan olaylarla karşılaşılabiliyor.''