Yol bitti ama tartışması sürüyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fazıl Çelik, bölünmüş meskun mahal caddesi niteliğindeki Karadeniz Sahil Yolu'nun 542 kilometre boyunca yerleşimlerden geçtiğini belirterek, yolda yaşanan kazaların önüne geçi

Yol bitti ama tartışması sürüyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fazıl Çelik, bölünmüş meskun mahal caddesi niteliğindeki Karadeniz Sahil Yolu'nun 542 kilometre boyunca yerleşimlerden geçtiğini belirterek, yolda yaşanan kazaların önüne geçilmesi için mutlaka hız sınırlandırılmasına gidilmesi gerektiğini söyledi.

Projelendirilmesinden yapım aşamasına, inşa sürecinden tamamlanarak trafiğe açılmasına kadar farklı kesimleri karşı karşıya getiren ve çok çeşitli tartışmalarla gündeme gelen Karadeniz Sahil Yolu, şimdilerde yolda yaşanan kazalar ve can kayıplarıyla tartışılıyor. Sağlayacağı ulaşım kolaylığına bağlı olarak bölgenin geri kalmışlığına önemli bir açılım getirmesi ve iktisadi yönden canlılık kazandırması beklenen ve bu anlamda bir 'umut yolu' haline gelen Karadeniz Sahil Yolu, Nisan 2007 tarihindetamamlanarak trafiğe açılmasının ardından daha çok yolda sıkça yaşanan kazalarla gündeme geldi. En son Giresun şehir içi geçişinde yaşanan kazalardaki artış sebebiyle Giresun Esnaf ve Sanatkarlar Odası (GESOB) ve Giresun Şoförler ve Otomobilciler Odası ilgili kurum ve kuruluşlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Karadeniz Sahil Yolu'nun alt yapısı tam olarak hazır hale getirilmeden trafiğe açılmasının kazaların en önemli sebebi olduğu dillendirilirken, KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fazıl
Çelik meseleyi daha farklı bir açıdan ele alıyor.

Karadeniz Sahil Yolu'nun 'Karadeniz Bölünmüş Kıyı Dolgu Yolu' olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik, resmi açılışı yapılmasına ve trafik akışı başlamasına rağmen yolun tartışılmasını yadırgamadığını belirterek, yola ilk kazma vurulduğu günden itibaren dile getirilen bütün olumsuzlukların artık birebir ortaya çıktığını ve giderek daha yüksek bir sesle dile getirilmeye başlandığını söyledi. Yolun projelendirme aşamasından başlayarak yapım sürecine kadar birçok alanda görüşlerini dile getirdiğini, ancakbunların dikkate alınmadığını kaydeden Prof. Dr. Çelik, "Biz, bu yol yapılırken kazaların artacağını söyledik. Çünkü yolun yapımında birçok yanlışlıklar vardı. Ama maalesef kimseye dinletemedik" diyerek yolun güzergah seçiminde yapılan yanlışın ilk ve en önemli yanlış olduğunu ve diğer yanlışları da arkasından getirdiğini ifade etti.

Samsun-Sarp arasında kalan 542 kilometrelik yolun tamamının yerleşim yerlerinden geçtiğine işaret eden Prof. Dr. Çelik, "Yoldaki ilk hata güzergah seçiminde yapılan yanlışlıkla başladı. Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasındaki 542 kilometrelik yolun güzergah seçimi o kadar yanlış yapılmıştır ki, bölgenin birçok gelişme ve kalkınma potansiyelleri sıfırlandığı gibi bölge insanının yaşamını sürekli etkileyen birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmiş bulunmaktadır. Bu yol 542 kilometre boyunca şehirleşmiş ve
yapılaşmış alanlardan geçmektedir ve bu alanlar da lineer bir kent durumundadır. Bilindiği gibi, 1960'dan önce kıyı bandının güneyinden geçen Samsun-Sarp karayolu, 60'lı yıllarda kıyıya alınarak yer yer geniş kumsalların üzerinden geçirilmiş ve bu sahil yolu bütün yapılaşmayı kıyı bandına çekerek Samsun-Sarp kıyı bandını tümüyle meskun mahal haline dönüştürmüş durumdadır. Dolayısıyla, bugün bu kıyı bandında doğu-batı yönünde yapılaşma hemen hemen tamamlanmış olduğundan kıyı yerleşimlerinin, güneydengeçen bölünmüş yollara şiddetle gereksinimleri bulunmaktadır. İşte yanlış olan 542 kilometrelik 'Samsun-Sarp çizgisel kıyı kenti'nin önünden, transit yol adı altında 'bölünmüş meskun mahal caddesi' niteliğinde yeni bir yolun geçirilmiş olmasıdır" diye konuştu.

"KARADENİZ SAHİL YOLU BİR TRANSİT YOL DEĞİLDİR"
Yolda meydana gelen trafik kazası sayısında artış yaşandığını ve bu kazaların can kayıplarını beraberinde getirdiğini dile getiren Prof. Dr. Çelik, bu kazaların yaşanmasındaki en önemli sebebinin ise yolun yapılış amacıyla kullanımı arasındaki farktan kaynaklandığını söyledi. Karadeniz Sahil Yolu'nun bir transit yol olmamasına rağmen transit yol olarak kullanıldığına ve bu sebeple yolda trafiğin çok hızlı seyrettiğine işaret eden Prof. Dr. Çelik, aynı yolu farklı amaçlar için diğer taşıtların da
kullandığını ve hızlı ve yavaş seyreden trafiğin iç içe olduğunu belirterek, bunun kazalardaki en önemli sebep olduğunu dile getirdi.
Karadeniz Sahil Yolu'nun 'bölünmüş meskun mahal caddesi' niteliğinde bir yol olduğunu tekrarlayan Prof. Dr. Çelik, bunun gerekçelerini şu şekilde sıraladı:

"Trafik Kanunu'na göre meskun mahalde hız sınırı saatte 50 kilometredir. Ancak yolda şehirler arası seyreden motorlu taşıtlar yolu bir otoyol gibi kullanarak ortalama 90-100, hatta 140-150 kilometre hız yapmaktadır. Aynı yol üzerinde şehir içi amaçlı dolmuş ve diğer araçlarda dur-kalk şeklinde hareket etmektedir. Haliyle burada bir karmaşa ortaya çıkmaktadır. Yol, 542 kilometre boyunca yerleşim birimlerinden geçmektedir. Vatandaşlar da yolda çok hızlı seyreden trafiğin takdirini yapamamakta ve çok sayıda
yayaya çarpma şeklinde trafik kazası yaşanmaktadır. Yani yol, uluslararası bir transit yol standardında olmamasına rağmen bu amaçla kullanılınca kazalar da kaçınılmaz olmaktadır. Çünkü bu yolda hızlı ve yavaş trafik iç içedir."

Uluslararası bir yolun sadece motorlu taşıt trafiğine açık olduğunu ve böyle bir yolda trafik akış hızını yavaşlatacak adım başı kavşak ve sinyalizasyon sistemi bulunmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelik, "Ancak bu yolda bol sayıda kavşak ve sinyalizasyon yanında yolun her iki tarafında da yaya kaldırımları vardır. Yol bu haliyle bölünmüş meskun mahal caddesi niteliğindedir.

Samsun-Sarp çizgisel kenti ile deniz arasından geçirilen bölünmüş yol esas itibarıyla bir yerleşim yeri bulvarından ibaret
olduğundan bu yolda izin verilen en yüksek yasal hız saatte 50 kilometredir. Bu yolun 50 km/saat levhalarıyla donatılmaması ve hız kontrollerinin yapılmaması çok ağır bir görev ihmalidir ve mahkemelik bir konudur" dedi.
Yoldaki bir diğer önemli yanlışın da döner kavşaklarda yavaşlama şeritlerinin bulunmaması olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik, bunun sonucunda dönüş için yavaşlayan araçlara diğer araçların arkadan çarpması şeklinde kazalar yaşandığını kaydetti. Ayrıca bu tür önemli noktalarda sinyalizasyon sisteminin bulunmayışının da eksiklik olduğunu dile getiren Prof. Dr. Çelik, dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan cinsten köprülü kavşak adı altında yapılan bir takım uyduruk kavşakların da görüş açısını engelleyerek
kazalara davetiye çıkardığını savundu.


Prof. Dr. Çelik, yolda yaşanan kazaların önüne geçilmesi için ilk olarak yolun meskun mahal caddesi niteliğinde olduğunun kabul edilmesi ve hız sınırlamasına gidilmesinin şart olduğunun altını çizerek kavşaklarda yavaşlama şeritlerinin oluşturulması, yolda alt ve üst geçitlerle yaya güvenliğinin sağlanması ve yolun araç ve yaya trafiği açısından bariyerlerle ayrılmasının şart olduğunu ifade etti.

"BÖLGE İNSANI GÜNEY ÇEVRE YOLLAR İÇİN BASTIRMALIDIR"
Bölge insanının canına kast eden Karadeniz Sahil Yolu'ndaki yüksek hıza izin vermemesi durumunda bölge için çok önemli bir proje olan Güney Çevre Yolu'nun gündeme geleceğini söyleyen Prof. Dr. Çelik, uzun vadeli ve kalıcı çözüm için şu tavsiyelerde bulundu:


"Karadeniz insanı, 542 kilometrelik bu yolda canına kasteden yüksek hıza izin vermediği takdirde, ilgili Karayolları İdaresi transit trafiğini geçirmek için kendisine yeni bir güzergah aramak zorunda kalacaktır. Bu da bölünmüş güney yollardan başka bir güzergah olmayacaktır. Karadeniz insanı bölünmüş güney yollar için bastırmalı, bölge için yaşamsal öneme haiz olan bu yolları en kısa zamanda hayata geçirmelidir.

 Zira bölgenin kaderini değiştirecek ve ufkunu açacak olan bu yol, bir tarafı deniz, diğer
tarafı bina olan meskun mahal caddesi değil, güneyden geçen bölünmüş yollardır. Çok daha fonksiyonel ve ekonomik olan güney bölünmüş yollar yerine, müteahhit firmaların iştahını kabartan kıyı ve deniz dolgusu güzergahının seçilmiş olması, fevkalade yanlış olmuştur.

 750 milyon dolar gibi çok ucuz bir fiyata yapılacağı aldatmacasıyla, Türkiye'nin boynuna, astronomik faizli 5 milyar dolarlık (halen ödenmiş olan 4.2 milyar dolar) çok ağır bir borç yükü asılmış bulunmaktadır. Üstelik, yaşam boyu yaşanacak olanolumsuzluklar yanında, bakım maliyetlerinin çok daha külfetli olacağı bir ölüm ve gözyaşı yolu elde edilerek, bu yolun bölgeye elbetteki bir takım getirileri olacaktır. Ancak, geri dönüşü olmayan götürüleri, son derecede fazla olmuş ve olmaya da devam edecektir."

HABERE YORUM KAT
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler